Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
University of Buckingham'a ait  Armagh Gözlemevi araştırmacıları, son 20 yılda gezegen sisteminin ötesinde yüzlerce dev kuyruklu yıldızın keşfedilmesinin bu yıldızların dünyadaki yaşam için göktaşlarından daha büyük tehdit oluşturduğunu rapor etti. Ekip bulgularını Royal Astronomical Society dergisinin Astronomy and Geophysics Aralık sayısında yayımladı.

Yunan mitolojisindeki yarı insan yarı at olan yaratıkların adı 'sentor' (ing. centaur) ismi ile anılan dev kuyruklu yıldızlar, Jüpiter, Satürn Uranüs gibi dev gezegenlerin yolunun üzerinden de geçecek biçimde sabit olmayan ve değişken yörüngelere sahiptir. Gezegenlerin uyguladığı kütle-çekiminin alanı da bu dev nesneleri Dünya'ya doğru yönlendirebilir.

Sentorlar büyük çoğunlukla 50 -100 kilometre çapında olmakla birlikte tek bir tane sentor Dünya'ya bugüne kadar ulaşabilmiş olan tüm göktaşlarından daha fazla kütleyi bünyesinde barındırıyor. Sentor'ların Güneş sisteminin içlerine ulaşabilme oranları hesaplandığında ise görüldü ki, her 40.000 ila 100.000 yıl içinde bir sentor Dünya'nın yörüngesi ile kesişecek biçimde kendi yörüngesinden sapacaktır. Dünya'ya yakın uzaysal konumlara geldiklerinde ise sentorların toz ve daha büyük parçalara ayrılması, iç güneş sistemini kuyruklu yıldıza ait kalıntılarla baskına uğratması ve gezegenimiz üzerinde kaçınılmaz etkiler yaratması bekleniyor.

Karasal ortamın bilinen  en ciddi bozgunları ve antik uygarlıkların gelişiminin sekteye uğraması, Dünya'ya yakın konumdaki gezegenlerarası madde üzerine büyümekte olan bilgi birikimimizle birlikte sentorun yaklaşık 30000 yıl önce vardığını gösteriyor. Bu devasa kuyrukluyıldız iç gezegenler sistemini tozdan kilometreler büyüklüğündeki topaklara kadar değişkenlik gösteren büyüklüklerde kalıntılarla dağıtmıştı.

Milattan önce (M.Ö) 10800 ile M.Ö 2300 yılları arasındaki çevresel çalkantıların belirli dönemleri, jeologlar ve paleontologlar tarafından belirlendiği halleriyle, kuyrukluyıldızlara ait popülasyonlar üzerine bu yeni anlayış ile uyumlu nitelikte.

Uzak geçmişteki en büyük kitlesel yok oluşların bazıları -örneğin dinozorların 65 milyon yıl önce ölümü- devasa kuyruklu yıldız hipotezi ile benzer şekilde ilişkilendirilebilir.

Profesör Napier şöyle diyor: " Son üç yüzyıl içinde Dünya ve bir asteroid arasındaki çarpışmanın riskini takip ve analiz etmek amacıyla çok büyük efor sarf edildi. Araştırmamız, aynı zamanda yakın komşularımızın ötesine bakmamız ve sentorları bulmak için Jüpiter'in yörüngesinden ötesini incelememiz gerektiğini öne sürüyor. Eğer doğru yoldaysak, bu uzak kuyruklu yıldızlar ciddi tehlike oluşturabilir ve onları daha iyi anlamak gerekir."

Araştırmacılar ayrıca modellerini desteklemek amacıyla bambaşka bilim alanlarından da kanıtlar ortaya çıkardılar. Örneğin, Apollo programında geri dönen ay taşlarında belirlenen milimetre-altı kraterlerin yaşı neredeyse 30000 yıldan azdı, bu da o zamandan bu yana iç Güneş sistemindeki tozların miktarında çok büyük bir artış olduğunu göstermekte.




Kaynak : Bill Napier, David Asher, Mark Bailey and Duncan Steel. Centaurs as a hazard to civilization. Astronomy and Geophysics, December 2015, vol. 56, pp. 6.24-6.30


Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir