Post Author Avatar
Zeynep Senis
Çevirmen/Yazar

Günümüzde, dünya çapında uygulanan aşılar sayesinde insanlığın COVID-19 pandemisinden çıkma umudu ufukta görünüyor. Ancak, Batı dünyasında mRNA teknolojisinin ve aşı geliştirmenin yolunu açmak, az tanınan bir bilim insanının eseriydi.

Okuyacağınız bu kısa hikâye; mücadele eden, direnen ve vazgeçmeyi reddeden bu bilim insanının hikâyesi olacak.

Katalin Kariko Kimdir?

Babası bir kasap olan Katalin Kariko, 1955’te küçük bir Macar kasabası olan Kisujszallas'ta doğdu. Küçük yaşlardan itibaren bilime hayran olan Kariko, Szeged Üniversitesi'nde doktora derecesi aldı ve Biyolojik Araştırma Merkezi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştı. 1985 yılında, üniversitenin araştırma programına ayrılmış bütçesi tükendiğinde, Philadelphia'daki Temple Üniversitesi'nde doktora sonrası öğrencisi olarak çalışmak üzere, eşi ve iki yaşındaki kızıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne taşındı.

1989'da, bir kardiyolog olan Dr. Elliot Barnathan ile çalıştığı Pennsylvania Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak düşük seviyeli bir pozisyona geldi. Sonraları, Dr. Barnathan bir biyoteknoloji firmasında bir pozisyonu kabul ederek üniversiteden ayrıldığında, Kariko çalışacağı bir laboratuvar veya kendisine sağlanan herhangi bir finansal destek olmadan orada kalmaya devam etti.

O sıralarda üniversitenin beyin cerrahisi bölümünün başkanı olan Dr. David Langer, Kariko'nun araştırmasının bir şansı hakettiğine inanan ilk kişi olarak biliniyor. Langer, diğer bilim insanlarının aksine, Kariko'nun hiçbir zaman patentleri veya yeni bir keşiften nasıl para kazanılacağını umursamadığını belirtmiştir. Bu söylemi, Katalin Kriko’nun mücadeleci ve kararlı yapısına örnek olarak rahatlıkla gösterebiliriz.  

1995 yılında, yani ABD'ye gittikten 10 yıl sonra, Pennsylvania Üniversitesi'ndeki rütbesi düşürülen Kariko’ya kanser teşhisi kondu. mRNA yöntemi üzerindeki çalışmalarına destek olabilecek hiçbir fon bulamadığı için bilim akademisinin alt basamaklarına geri dönmek zorunda kaldı.

1990'ların sonunda Kariko'nun ve kariyerinin kaderini değiştiren olay, bir fotokopi makinesi sayesinde gerçekleşen bir karşılaşma oldu. Orada HIV aşısı üzerinde çalışan immünolog Dr. Drew Weissman ile tanıştı. İkili, tanışıklarının ardından geçen sürede işbirliği yapmaya ve araştırmalarında kullanabilecekleri hibe için destek aramaya ve sunumlar hazırlamaya başladı, ancak şansları çok azdı. Önde gelen bilim dergileri çalışmalarını reddetti. Araştırmaları nihayet yayınlandığında ise çok az ilgi gördü.

Weissman, bu süreçte yaşadıkları zorlukları şöyle aktarıyor;

"Çoğunu kazanamadık. İnsanlar mRNA ile ilgilenmiyorlardı. Sunumları inceleyen kişiler mRNA'nın iyi bir tedavi yöntemi olmayacağını, bu yüzden zahmete girmeye değmeyeceğini söylediler.

Kariko ise bir röportajında;

 "Genellikle, bu noktada insanlar pes eder ve projeden, çalışmalarından vazgeçerler çünkü reddedilmek, ilgi görmemek çok korkunçtur." şeklinde demeç verdi.

Fakat vazgeçmek yerine zorluklar karşısında direnen bilim insanı, Business Insider'a verdiği röportajında; dışarıdan bakıldığında çılgınca mücadele ediyor gibi gözükse de aslında laboratuvarda oldukça mutlu olduğunu belirtmiştir. 

Katalin Karako
Katalin Kariko. Görsel Kaynak: CNN

2005 yılında Kariko ve Weissman, mRNA'nın sentetik formüllerini üreterek büyük bir atılım gerçekleştirdi. Çalışmaları, iki önemli bilim insanının dikkatini çekti. Bunlardan biri, Kanadalı kök hücre biyoloğu Derrick Rossi’ydi. Rossi, bu gelişmeyi “çığır açan bir buluş” olarak tanımlamakla kalmadı, Kariko ve Weissman'ın kimya dalında Nobel Ödülü'nü hak ettiklerini de belirtti. 

Stanford Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmacı olan Derrick Rossi, 2010'da mRNA tabanlı aşılar ve ilaçlar üretmek amacıyla biyoteknoloji şirketi Moderna'yı kurdu. Bildiğimiz gibi, COVID-19 pandemisi patlak verdiğinde Moderna, mRNA aşısı geliştirmeye başlayan ilk şirketlerden biriydi ve şu anda da dünyanın en büyük aşı üreticilerinden biri olarak çalışmalarına devam ediyor.

Karikó ve Weissman, teknolojilerini Pfizer ile ortak olan BioNTech adlı küçük bir Alman şirketine lisanslayarak bulgularını ticarileştirmeyi de başardılar. Kasım 2020'de Pfizer ve BioNTech, koronavirüs aşılarının yüzde 90'ın üzerinde etkili olduğunu açıklayarak tarihe geçti. 

Bilim camiasının unutulmuş köşelerinde onlarca yıl geçirdikten sonra, şu sıralar Kariko ve Weissman, 2021 Nobel Tıp Ödülü'nün favori isimleri olarak gösteriliyor.

Kariko ve Weissman

COVID-19 salgını sırasında, mRNA bazlı aşıların, bir bağışıklık tepkisi oluşturmak için virüsün cansız veya inaktive edilmiş bir formunu kullanmanın daha geleneksel ancak zaman alıcı yöntemine göre en hızlı ve en etkili çözüm olduğu kanıtlandı. mRNA aşıları virüsün tam gen dizisini içermez, bu nedenle kullanımları tamamen güvenlidir ve enfeksiyona neden olmazlar. Hem Moderna'nın hem de BioNTech'in aşıları, son aşama klinik deneylerde %95 oranında etkinlik gösterdi.

Bugün Karikó, BioNTech'in kıdemli başkan yardımcısı ve RNA protein replasman tedavileri başkanı olarak hizmet veriyor ve aynı zamanda Pennsylvania Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak kariyerine devam ediyor. Çığır açan bilimsel başarısı için Kariko’ya yakın zamanda Szeged Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı da verildi.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir