Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Global pandeminin uzun vadede en geçerli korunma ve engelleme yöntemi olan aşı için en büyük adaylarımızdan biri olan BNT162b2 hakkında son günlerde artan açıklamalar oldukça umut vadedici. Ancak herhangi bir dezavantajı var mı, tehlike barındırıyor mu veya ne ölçüde bir nüfusu ne kadar hızla koruyabileceğine dair soru işaretlerine netlik kazandırılması için, bir süre daha beklememiz gerekiyor.

Bahsi geçen Pfizer-BioNTech ortaklığı (aslında bu ortaklık daha sonradan aşının etkilerinin ilk verileri ortaya çıktıktan sonra kuruldu) ile geliştirilen BNT162b aşısı için geçtiğimiz Ekim ayının başında FDA'in EUA (Emergency Use Authorization) protokolüne uygunluk başvurusu yapacaklarını bunun için Kasım ortasına kadar elde edilecek ara verileri beklediklerini açıklamışlardı.

Moderna'ya ait rakip mRNA1273 aşısı ile birlikte eldeki en büyük adaylar olarak bilinen iki mRNA aşısı da büyük bir kütlesini kapsayabilmeyi hedefliyor. EUA'lar bir takım cihaz, yöntem, ilaç veya aşılar için FDA tarafından geliştirilmiş hızlı onay verme ve yürürlüğe sokma süreçlerinin detaylarını kapsayan bir yönetmeliktir. Pandeminin başından beri kullandığımız testlerden, daha önce başka hastalıklar için onaylanmış bir takım ilaçların reçetelerimize yazılabilmesi dahi bu sürecin işletilmesine bağlı olabilmektedir.

Pfizer'in 2021 yılı içinde 3.5 Milyar dolar kâr elde etmeyi planladığı aşı, daha şimdiden birçok ülke tarafından çok büyük stoklar halinde ön satışta alınmaya başlandı bile. Peki bu aşı aslında ne derece ölçeklendirilebilir, halka ulaştırılabilir ve ne derece etki potansiyeline sahip ve en önemlisi çalışma mekanizması nedir?

Aşı çalışmasına, geçtiğimiz haftanın kayıtlarına göre 43.538 gönüllü dahil edilmişti. 6 ülkeden randomize edilen hastalar iki kola ayrılmış bir kola plasebo aşı verilirken diğer kola BNT162b uygulanmıştı. 27 Temmuz'dan bu yana aşı uygulanan bu kadar bireyden yalnızca 94'ünde vaka kaydedildi. Bunların da yüzde 90'ının plasebo kolundan olduğu ve yalnızca yüzde 10'unun gerçek aşı uygulanan hastalar olduğu tespit edildi. Vaka bulaşma potansiyeli olan bireyler düşünüldüğünde yüzde 90 ve üzerinde etkililik vaad eden bu aşıya verilerin sonrasında güven de arttı.

Ciddi güvenlik şüphesi taşıyan herhangi bir olay kaydedilmeyen BNT162b aşısı, virüsün konak hücrelere yani vücudumuza girdiğinde tutunup penetre edebildiği ilk hücrelerimize tutunmasını sağlayan yüzeyindeki S (spike) proteinlerinden üretmemizi sağlıyor. Vücudumuza gerçek bir virüs girmeden aşı sayesinde aldığımız mRNA, hücrelerimize komut vererek üzerindeki kod ile virüsün bir parçasına sahip olmamızı sağlıyor. Bu protein bağışıklık sistemimiz için yabancı olduğundan sanki enfekte olmuşuz gibi onları uyararak harekete geçiriyor ve uzun vadeli bir bağışıklık sistemi hafızası kurularak ileride gelecek enfeksiyon koşullarına karşı ilk savunma hattını güçlendirmiş olmamızı sağlıyor. Virüsün bu proteinini tanınmayacak kadar değiştirmesine sebep olacak mutasyonlar dışındaki tüm ihtimallere hazırlanmamızı sağlayan bu aşı tipi Moderna'ya ait daha önce sıkça bahsettiğim mRNA1273 aşısı gibi umut vadedici.

BNT162b ile ilgili şüphelerden biri de aşının -70 santigrat derecede saklanma zorunluluğunun olmasıydı. Rakip mRNA1273 aşısı ise -20'de saklanabiliyor ki günümüzde birçok ev tipi buzdolabının dondurucu kısmı bu sıcaklıklara inebiliyor. Üniversite hastaneleri, özel hastaneler veya laboratuvarlar -70 ve -80 derece dondurucalara sahip olabilir her devlet hastanesinde bu fasiliteler yok veya birçok eczanenin bu cihazları bulundurma şansı olmuyor. Bu da aşının güvenilir ve etkili olsa dahi toplum bağışıklığını sağlayacak ölçüde doğru koşullar altında taşınıp, halka ulaştırılıp uygulanabilmesini zora sokuyor ve aşı her ne kadar etkili olsa da toplumun belirli bir kesimine uygulanmadan pandeminin yayılma ve öldürme oranlarını düşürme şansımız oldukça az.

Raporlara göre, mRNA1273'e göre çözünmenin akabinde bozulma hızının da daha yüksek olduğu kaydedilen BNT162b'nin uygulanmasının da profesyonel saklanma koşullarının olduğu ortama en yakın yerde yapılması gerekliliğini ortaya çıkarıyor. 2021 içinde 1.3 milyar doz üretebileceklerini duyuran Pfizer'in aşı adayı, iki doz uygulama gerektiriyor. Bir diğer dezavantaj gibi görünen bu durum aslında etkililiğini de avantaj olarak ortaya çıkarıyor.

Herd immunity olarak bilinen sürü bağışıklığının ortaya çıkması için nüfusun yüzde 70'i civarının bir şekilde virüsün en yaygın formlarına bağışıklı hale gelmesi gerekir. Bu koşulların yaratılabilmesi için son derece umut vadedici görünen aşı adayları önümüzdeki bahar aylarının sonunda Dünya genelinde bir rahatlama ve 2021'in sonlarına doğru da ülkemizi de içine alacak bir Dünya nüfusu bağışıklığını sağlayabilir.

Virüsün ortaya çıkış anından itibaren, genomunun haritalanması ile başlayan bu uzun süreç, çıkan ara verilerin hem güvenilirlik hem etkililik göstergesi olması ile devam ediyor. Mutlu son için henüz çok fazla iş ve çetrefilli bir yol var. Ancak geçtiğimiz Nisan-Mayıs aylarına göre daha fazla adayımız ve umudumuz var.
Kaynak ve İleri Okuma
  • Clinicaltrials.gov
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir