İyileşen COVID hastalarından alınan kan örneklerinden elde edilen antikor ekstratları tek tek de, bir arada da çalışıyor. Her biri farklı bir yolak ile de olsa kemirgenler üzerinde denendiğinde koronavirüsün akciğerlerine tutunup üremesini engelleyebildikleri görüldü. Bir antikor kokteyli halinde verildiğinde ise, pandemi sırasında oluşan virüsün doğal mutantlarının olası bir tedaviden kurtulmalarının önüne geçilmiş oluyor.  

Yeni çalışmada bazı virüs varyantlarının -yani mutant tiplerinin- nasıl enfeksiyon yaratmış olduğunu bilmekte olduğumuz ve COVID-19 mağduru olan ve hastalıktan kurtulan gönüllülerden alınan antikorların kokteyl karışım halinde verilmesi ile koronavirüsün moleküler enfeksiyon mekanizmasını kitleyip hücrelere tutunmasını engellemekte başarılı olduğu not edildi. Bu antikor karışımı çok farklı virüs varyantlarının nötralizasyonunda etkili olabiliyor.

Antikorlar bunu hem virüsün konak hücre içine girmesini engelleyerek hem de virüsü temizlemek için gelen diğer bağışıklık hücrelerinin virüs ile savaşmasını uyararak başarıyor. Araştırmacılar biribirinden farklı ve aynı zamanda birbirine destek olan mekanizmaların, hastalığı engellemede klinik uygulama anlamında çok daha faydalı olacağını düşünüyor.

Kriyoelektron mikroskobu kullanarak antikorların birim olarak moleküler seviyede nasıl çalıştığını araştıran çalışma ekibi virüsün enfeksiyon mekanizmaları üzerindeki etkilerini gözlemledi. Keşfedilen antikorlardan biri, direkt virüsün konak hücre ile etkileşime girmesini engellemenin yanı sıra bu bağlantı mekenizmasını inaktif bir hale (konformasyon) getiriyor. Daha detaylı açıklamak gerekirse üç boyutlu yapısında değişikliğe neden olarak anahtar-kilit uyumunu bozuyor diyebiliriz. Virüs, hücre zarı ile birleşemezse RNA'sını hücre içine bırakamıyor ve hastalığa neden olamıyor.

Geçtiğimiz hafta sonuçları Science'ta yayımlanan çalışmanın yazarları olan Washington Tıp Fakültesi doktorlarından Dr. Katja Fink ove biyokimyacı Dr. David Veesler başka koronavirüsler ve  virüslerin de moleküler yapılarını ve enfeksiyon mekanizmalarını incelemişti. Bunun dışında çalışmada Belçike, İsviçre Fransa ve Teksas'tan da bilim insanları işbirliği yaptı.

SARS-CoV-2'nin yayılmasının ve hastalık yaratmasının önüne geçilebilmesi için verimli terapötik uygulama ve yöntemlerin geliştirilmesi en temel şartlardan biri. Bilinen ve bilinmeyen ölümlerin sayısı da bu aciliyeti en iyi gösteren veriyi ifade ediyor. Aslında bütün Dünya bir aşının geliştirilmesini beklerken, terapötik ajanların ortaya çıkması sentetik de olsa çok fazla doz sayısında üretilmesi test edilmesi ve onaylanıp piyasaya sürülmesi görece daha kolay medikal seçenekler olabilir.

Farklı yollarla da olsa hastalığın yayılmasının önüne bu şekilde geçilmesi de mümkün. Hatta aşıdan sonra da aşıya erişemeyen veya aşının engellemekte başarısız olduğu hasta olan bireyler üzerinden hastalığın bir takım doğal varyantlarının küçük bir oranda da olsa toplum içinde dolaşıyor olması kuvvetle muhtemel ve ileride de bu gibi terapötik seçeneklere ihityaç duyacağımızın en büyük göstergesi. Mevcut çalışma da doğal geliştirilen antikorların veya kokteyllerinin çok yüksek yüzde ve verimlilikle işe yarayacağını en iyi gösteren işlerden birisi olarak raporlandı. Bir an önce insan deneylerine başlanması ve fazlarını tamamlamasını da çok da büyük olmayan umutlarla beklemeye devam ediyoruz.