Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Şu anda dünyada yürürlükte olan 306 COVID-19 çalışmasının içinden 204 tanesi 'girişimsel' olan yani hastalar üzerinde bir tedavi veya aşıyı test eden veya etmeyi hedefleyen çalışma olarak kaydedilmiş. Ne var ki, aşı çalışmaları hariç tedavi çalışmalarının yani bir veya birden fazla ilacın çalışıldığı veya çalışılacağı hiçbir klinik araştırma orijinal bir molekül denemiyor.

Yani sadece bu virüs üzerinde etkisi olacağını düşündüğümüz, SARS-CoV-2’ye özel bir tekil orijinal molekülümüz yoktu. Ancak şimdi bu unvanın ilk adayı ile karşı karşıyayız. Daha önce İsviçre University of Basel Faz I ünitesinde yürütülen faz I çalışmasında pulmoner hastalıklar, kardiyovasküler rahatsızlıklar böbrek hastalıkları ve kanser tipleri için verileri toplanan ancak bu gruplardan herhangi bir endikasyon için klinik çalışmaları başlatılmamış olan bir molekül olan APN01 ilacı (rhsACE2) şimdi COVID-19 endikasyonunda denenecek ilk orijinal molekül olmaya aday.

Bunun dışında aynı molekül, akut solunum yetmezliği için faz I ve II deneylerini tamamlamıştı. (Khan et al., 2017*) COVID-19’un bu hastalıkla tamamen aynı şekilde seyreden bir hastalık olmadığını az çok görebilsek de endikasyon anlamında ilacın etkilerine nasıl tepki vereceğinin baştan itibaren faz çalışmaları ile denenmesi gerekiyor.

APN01 laboratuvar ortamında in vitro çalışmalarda insan dokuları üzerinde virüsü engelleyici etkileri olduğunu gösterdi. University of British Columbia araştırmacılarından Dr. Josef Penninger, SARS-CoV-2’nin hücreye giriş kapısını kapatabildiğini tespit ettikleri bu molekül ile ilgili ilk verilerini Cell’de yayımladı.

Çalışma özgün bir ilacın işe yararlığı hakkında ilk verilerin yanı sıra aynı zamanda virüsün hücre içi etkileşimlerini ve böbrek, kalp ve damar hastalıkları ile ne tip bağıntılarının olduğu konusunda literatüre ek bilgiler sunuyor.

Orijinal Molekül Olarak APN01

Pandemik daha önce görülmemiş özgün bir virüs olan SARS-CoV-2’nin sebep olduğu COVID-19’a karşı, bu moleküle kadar; özgün ve orijinal bir ilacımız yoktu. Şu ana kadar başlatılmış veya başlatılacak girişimsel çalışmaların tedavi çalışması olanları, başka endikasyonlarda işe yaradığı bilinen (AIDS, Romatoid artirit, kanser ve SARS hastalıkları gibi) bir takım moleküllerin kombinasyonlarına odaklanıyor. Yeni çalışmada bahsi geçen Apeiron Biologics’e ait APN01 molekülü ise bu noktada özgün ve daha önce bir endikasyonu olmayan ilk molekül olarak karşımıza çıkıyor.

Kanada, İsveç, İspanya ve İngiltere’den birçok bilim insanı ve şirketin dahil olduğu ilk preklinik laboratuvar çalışmalarında hastalığın histopatolojisi üzerine yeni veriler elde etmek üzere çalışıldı ve olası terapötik yolaklar tekrar tekrar değerlendirildi.

Hepimizin yakın zamanda öğrendiği ve bildiği üzere ACE2 adı ile bildiğimiz hücrelerimizin yüzeyinde bulunan angiotensin-converting enzyme 2, SARS-CoV-2’Nin yüzeyinde bulunan S (spike) glikoproteinin tutunduğu bir protein. Şu ana kadar medikal olarak kliniklere gelen hastalara verilecek tedaviye karar verilmesinde bu kadar zorlanılmasının sebebi de mevcut ve onaylı (klinik çalışmaları tamamlanmış) ve de yalnızca ACE2’yi hedefleyen bir ilacın bulunmamasıydı.

Bu noktada çok fazla ihtiyaç duyduğumuz şey, APN01 (hrsACE2 - human recombinant soluble angiotensin-converting enzyme 2) gibi direkt antiviral etkiye sahip ACE2 hedefleyici bir ilaçtı. İsminden de anlaşılacağı üzere insan dokularında üretilen yani human recombinant olan ACE2 beklediğimiz direkt etkili özgün molekül olabilir. Kullanımı ise elbette ancak klinik faz çalışmalarından sonra mümkün olacak.

Molekül Nasıl Çalışıyor?

Molekül henüz çalışma aşamasına yeni gireceği için elbette tüm mekanizmalarını bilmiyoruz. Ancak araştırmanın ilk incelemelerinde fare rekombinantı versiyonu olan mrsACE2’nin (mouse recombinant soluble angiotensin-converting enzyme 2) deneylerin yapıldığı Vero E6 hücrelerinin enfekte olmasına engel olamadığı görülmüştü. İnsan rekombinant versiyonu ise bu enfeksiyonu ilk elden engelleme yeteneğine sahip.

İnsan dokularına ilk bir saatte verilen virüs ile enfekte olan hücrelerin devam eden 15 saatlik süre içinde hrsACE2 ve mrsACE2 ile ayrı ayrı ile gösterdiği gelişme ve değişim gözlemlendi. Burada mrsACE2’nin etkilerinin virüsün enfeksiyonunu engellemediği görüldü.

İlk Veriler

hrsACE2, in vitro laboratuvar çalışmalarında virüsün hücre içi üretim kapasitesini ve virüs yükünü 1,000 ila 5,000 kat azalttı. Bu çalışmalar, enjinere insan kan damarı ve böbrek dokusu hücre kültürleri üzerinde yapıldı. Bunlar da direkt olarak insan kök hücrelerinden elde edildiğinden virüsün hem insan vücudunda damar ve böbreklerde de üreyebildiğini gösteriyor hem de şimdiye kadarki çoklu organ işlev kayıplarını ve kardiyovasküler sisteme verdiği zararlar ile ilgili verileri doğruluyor. Yine bu insan dokusu deneyleri aslında hızlı bir yol kat etmemizi, hayvan deneyleri ile zaman kaybını da büyük ölçüde engelledi.

* Khan, A., Benthin, C., Zeno, B., Albertson, T.E., Boyd, J., Christie, J.D., Hall, R., Poirier, G., Ronco, J.J., Tidswell, M., et al. (2017). A pilot clinical trial of recombinant human angiotensin-converting enzyme 2 in acute respiratory distress syndrome. Crit Care 21, 234.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir