Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Jenerasyonlar arası geçişte özellikler yalnızca DNA tarafından aktarılıp belirlenmiyor, hücre içinde bulunan diğer maddeler ve konsantrasyonları da belirleyici rol oynuyor.

Bu yeni araştırmada bilim insanları hücre içinde bulunan histon proteinleri üzerinde çalıştı. Histon proteinleri elbette genetik bir kod niteliği taşımıyor, ancak DNA'nın çevresinde sarılı bir kılıf görevi görüyor.

Araştırmacılar bu proteinlerde gerçekleşen doğal değişimlerin , gen kontrolünü (genlerden protein yapımını ve bunu kontrol eden tüm süreçleri) etkilediği biliniyor. Tüm bu özellikler jenerasyonlar arasında korunuyor ve belli özellikleri ve karakteristikleri belirleyici rol oynuyor.

Araştırma ile DNA dışında özellik aktaran bir molekül  ilk kez keşfedilmiş oldu. Doğada kalıtımın bu metodunun nerede , ne zaman ve tam olarak nasıl gerçekleştiği ile ilgili araştırmaların önü de açılmış oldu. Ayrıca bu kalıtım metodun sağlığa yansımaları da başka bir merak konusu..

Science dergisinde yayımlanan çalışma, stres veya beslenme alışkanlığı gibi çevresel faktörlerin histon proteini üzerinde yarattığı değişimi inceleyen araştırmalara da bir referans niteliği taşıyor. Çünkü histon proteini üzerindeki değişimler, aktarılan DNA üzerindeki genlerin mutasyonuna, çalışmamasına ya da hatalı çalışmasına sebep olabilir. Ancak ne kadar genel geçer bir süreç olduğu konusu bu araştırmanın ana temasını oluşturdu.

Teori bilimciler tarafından deneyler ile test edildi. Mantarlar üzerinde insanlardakine benzer bir gen kontrol mekanizması yaratılarak gözlemlendi. Histon proteinleri değiştiren bilim insanları, doğada kendiliğinden gerçekleşen değişimleri taklit etti. Öyle ki bu değişimler sebebiyle hasarlı bölgeye yakın olan genler çalışmaz hale getirildi. Değişen histonlar bu halleri ile kopyalanarak alt jenerasyonlara bölünmeler ile aktarıldı.

Araştırma tam manasıyla epigenetik kalıtımı doğruluyor, bu da genetik kalıtımın yalnızca DNA ve üzerinde aktarılan genler ile gerçekleşmediğini kanıtlıyor.
Epigenetik görüşün, preformasyonizmi kesin olarak yenilgiye uğrattığından genellikle söz edilir. Her şey bir yana, sperma hücresi içinde yer alan küçük bir adam resminden daha aptalca bir şey yoktur bizim için. Ancak, gerçekte zafer preformasyonizmin olmuştur. Zira, sadece mekanik bir ayrıntı olabilecek bir fark dışında, organizmayı döllenmiş yumurtada önceden oluşmuş gören bakış ile organizmanın tam bir taslağının ve onu tayin etmeye yetecek tüm bilginin döllenmiş yumurtada bulunduğunu savunan bakış arasında temel bir farklılık yoktur. (...) Görüntü, çekilmiş filmde zaten vardır ve filmi banyo etme sürecinde yapılan şey, bu saklı görüntüyü görünür kılmaktan ibarettir. İşte “Gelişimsel Biyoloji”nin bir organizmanın gelişimine bakışı da tam olarak budur. Modern gelişimsel biyoloji, çevrenin yalnızca fon işlevi gördüğü, tamamen genler ve hücre organelleri ile ifade edilen bir çerçeveye oturtulmuştur.

- Richard Lewontin (Üçlü Sarmal)

 




Kaynak : Sciencedaily.com, DNA can't explain all inherited biological traits, research shows, www.sciencedaily.com/releases/2015/04/150402161751.htm
Orijinal makale : Pauline N. C. B. Audergon, Sandra Catania, Alexander Kagansky, Pin Tong, Manu Shukla, Alison L. Pidoux, Robin C. Allshire. Restricted epigenetic inheritance of H3K9 methylation. Science, 2015 DOI: 10.1126/science.1260638




Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir