Isaac Newton, Albert Einstein, Charles Darwin... Modern bilime yaptıkları katkılar bir yana bu üç olağanüstü insanı birleştiren başka bir özellik daha bulunuyor.

Dedikodunun, neredeyse hiçkimsenin yapmayı tercih etmediği, ayıplanmış bir davranış olarak etiketlenmiş kötü bir şöhreti vardır. Hatta pek çok dedikodu "Dedikodu yapmayı sevmem ...

Neo-Empresyonizm akımı, görüşümüzün nasıl çalıştığına dair bilimsel çalışmalardan ilham aldı.

Bilimde gerçeğe hep bir adım daha yaklaşırız ama son adıma ulaştığımızdan asla emin olamayız.

Artan beyin yorgunluğu ve bilinç bulanıklığı şikayetleriyle birlikte, bilim insanları beyinlerimizin de enfekte olup olmadığını ve bunun nasıl olabileceğini araştırmaya koyuldu.

Rastgele harf dizilerinden gerçek kelimeleri ayırmak ve bunu büyük bir hız ve doğrulukla yapmak beynimizin olağanüstü becerilerinden birisidir.

Nature Neuroscience'da yayımlanan araştırmada, başkalarından tamamen izole bir gün geçiren insanların beyinlerinin, sosyalleşebilecekleri bir toplantıyı gördüklerinde; aç bir insanın beyninin yiyecekleri gördüğündeki gibi bir aktifleşme gösterdiği ortaya koyuldu.

Nihayetinde varlığından emin olduğunuz tek bilinç kendi bilincinizdir. Bunun dışındaki her şey maddi dünyanın size sunduğu verilerle edindiğiniz çıkarımlardır.

Morton, kafataslarının hacmini ölçerek beyin büyüklüklerine dair kayıtlar tutuyordu. Beyin hacmini ölçmek için kullandığı alet ise hardal tohumlarıydı.

PLOS Biology’de yayımlanan çalışmada şimdiye kadar sandığımız gibi uyku eksikliğinin obeziteye sebep oluyor olmasının aksine, fazla kiloların kalitesiz uyku veya uyku kaybına yol açabileceği yönünde bulgular elde edildi.

Çalışmanın ezberbozan sonuçları ortaya çıkmadan önce beyindeki dil yolaklarının ortaya çıkışını 5 milyon yıl öncesi olarak kabul ediyorduk.

Unutmak ve hatırlamak kavramları günlük dilimize işleyişine bakıldığında çoğu zaman olması gerekenden farklı düşünülen kavramlardır aslında. Öyle ki, unuttum diyebilmek için ger...