Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Gen ekspresyonu, yani genomumuzdaki bir genden, o genin DNA dizisinin şifrelediği kodlardan, RNA'lar aracılığı ile sırasıyla aminoasitlerin birleştirilmesi ve sonunda kodlanmış olan proteinin üretilmesi süreci için, RNA molekülleri çok büyük bir önem arz etmekte ve bir o kadar önemli görevi -bildiğimiz veya henüz keşfedemediğimiz- üstlenmektedir. Yapısal kapasite için, bilgi taşıma, bilgi aktarımı görevinde ve düzenleyici (kontrol edici) görevleri için; RNA'lar gen ekspresyonu sürecinin yürütücüleridir denebilir.


Yapılan yeni bir araştırmada da; gen ekspresyonu regülatörleri olarak ve küçük RNA parçaları olarak bilinen ve de kodlayıcı işlevi olmayan mikroRNA'ların (small noncoding microRNAs), memeli kök hücrelerinde gen ekspresyonu çeşitliliği (farklılığı / değişkenliği) ile ilişkili olduğu tespit edildi. Aynı zamanda bu çeşitlenebilirlik durumunun, 'cell fate' denilen ve  embriyonik gelişim sırasında bir hücrenin hangi doku, organ veya vücut hücresine dönüşeceğinin belirlendiği süreç ile de ilişkili olduğu ortaya koyuldu.
RNA-duzenleyici-gorevi-bilimfilicom
RNA'ların çok sayıdaki ve çok geniş yelpazedeki fonksiyonlarının belirleyicisi
olan temel modifikasyonların ve sekans özelliklerinin sanatçı izlenimi
Görsel : Charles Williams 

Gen ekspresyonu veya diğer adıyla protein sentezi sürecinin epigenetik regülasyonu için DNA metilasyonu denen biyokimyasal düzenleyici aktivite çok kritiktir. DNA gibi RNA da aynı şekilde kovalent olarak modifiye edilebilirdir ve üzerlerinde bunun izlerini taşırlar. İşte bu yeni araştırmada aynı zamanda, mRNA ve kodlayıcı olmayan uzun RNA'lar (long noncoding RNAs) üzerinde bu modifikasyonun sanıldığından daha geniş çaplı gerçekleştiğine işaret eden izler keşfedildi.  Daha önce de tahayyül edildiği gibi DNA epigenetiği ile analog sayılabilecek bir doğaya sahip olan RNA epigenetiği için yeni kanıtlar niteliği taşıyan bu keşifte, modifikasonu sağlayan enzimlerin bu modifikasyonu çoğu zaman kovalent olarak bağlanan grup veya grupları eklediğine bazı durumlarda ise var olan grupları çıkarttığına dair izlere rastlandı. Her iki durumda da, RNA moleküllerinin işlevi ve görevi bu biçimde düzenlenmiş oluyor.

mRNA (mesajcı RNA) moleküllerinin 5′ uçları tRNA karşılığı bulacak bir 'kodon'a sahip değildir ve bu sebeple 'translasyon'a dahil olmaz ve amino asit kodlamazlar. Bu uç, ribozom organelinin arasında tıpkı bir fermuar çekeceği gibi tutunulmasını ve ribozomun ilk protein kodlayıcı bölge ile rahat çalışmaya başlamasını sağlar. Bir genin ardı sıra gelen diğer genlerin proteinlerinin üretilmesinde de görevi olan mRNA'ların translasyon aşamasını nasıl gerçekleştirdiğinin anlaşılması, hücre içi lokasyonlarının ve kinetiklerinin detaylarını da ortaya çıkaracak ve böylelikle protein sentezini regüle etme potansiyellerini de ortaya çıkaracaktır.

RNA'nın gen ekspresyonundaki kritik rolü kabul edilirken, aynı zamanda terapötik bir amaçla da düşünülmesi şaşırtıcı değildir. Öyle ki, sürmekte olan klinik araştırmalar dahilinde farklı RNA ilacı modelleri ile kök hücrelere vücut içerisinde müdahale etme, hücrelerin embriyonik gelişimdeki gibi hangi hücrelere dönüşeceğinin yapay olarak belirleme gibi yetenekler elde edilmeye çalışılıyor.

Bunun sonucunda ulaşılacak her türlü veri ve bilgi, neredeyse tüm hastalıkların tedavilerinde ve özellikle kanser tedavilerinde RNA'lara başvurmak için önümüzü açacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir