Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
St. Louis, Washington University'de gerçekleştirilen yeni bir çalışmaya göre, hiç de beklenmedik bir meteor parçasında uzayın tarihine dair bir kalıntı olduğu tespit edildi.
Presolar veya Güneş öncesi tanecikler olarak nitelediğimiz bu zerre enklüzyonları, Güneş dahi oluşmadan önceki zamana ait yıldızlararası tozdan kalan katı tohumcuk veya tanecikleri ifade ediyor. Bu tip kalıntıların ilkel meteorlarda bulunuyor olduğu bilinirken, yeni çalışma dahilinde gerçekleştirilen analizler, Presolar taneciklerin bulunmasının hiç beklenmediği bir meteoritin parçasında bulunduğunu gösterdi.
Güneş Sistemi'nin oluşumuna dair mevcut bilgi dağarcığımız üzre; presolar taneciklerin, oluşmaları sırasındaki ortamda kendilerini oluşturan taneciklerin bir arada kalmalarının mümkün olmadığını düşünüyorduk. Ne var ki, gerçekten de o sırada oluşan ve günümüze ulaşan 'tohumcuklar' meteorun bünyesinde varlığını sürdürüyordu.
Detayları Nature Astronomy'de yayımlanan çalışmanın konu mankeni olan meteorit Robert A. Pritzker Center for Meteoritics ve Polar Studies at the Chicago Field Museum koleksiyonlarına ait ve 1969'da Kuzey Meksika'ya düşen Allente Göktaşı'nın bir parçası olan Curious Marie meteoruydu.
İçinde kalsiyum alüminyum zengini bir enklüzyon (CAI) barındıran görseldeki taş, Güneş sistemi'ni oluşturan nebulada oluşan ilk yoğunlaşmış tanecikleri barındırıyor. Kozmokimya araştırmacıları da bu bilginin ışığında Güneş Sistemi'nin yaşını tanımlamayı başardı.
Soygaz izotopik izlerine bakarak, presolar zamana ait silisyum karbür (SiC) tohumcukları aramaya girişen araştırıcılar ortam koşullarına dair fikir edinmeye çalıştı. Dönemin yüksek sıcaklıkları için bahsi geçen tanceiklerin birikintilerinin son derece bozunabilir olduğunu bildiğimizden bu oldukça önemliydi.
Ancak araştırıcılara göre tüm kalsiyum alüminyum topakları (CAIs) aynı şekilde oluşmuyor. Silisyum karbürün de mevcut olması ilk katı parçacıkların bir araya gelerek yoğunlaşıp kalınlaşmasına izin veren bir solar nebula ile bizi karşı karşıya bırakıyor.
Elbette çok zor eriyip bozunan (refraktör) enklüzyonların büyük çoğunluğu o ortamda yok olduysa da, hepsi olmadı ve bizim Güneş Sistemi'mizin doğduğu ortamı kavramamıza yardımcı olmaya devam ediyor.
Dünyanın en eski soygaz araştırma merkezlerinden olan ve belki de en iyi soygaz laboratuvarlarına sahip olan Washington University dahilinde kurulan iki kütle spektrometrisinden yararlanan araştırıcılar, çalışmalarının hala kendine has bir zorluğunun olduğunu belirtiyor.
Sayılarla bunu daha iyi açıklamak gerekirse, sadece 20 miligramlık Curious Marie örneği ile yola çıkan araştırıcılar -ki bu kozmokimya ve kozmofizik açısından oldukça büyük bir miktar sayılır- bu örneği aşamalı olarak tırmandırarak ısıttı. 17 farklı sıcaklık durağında açığa çıkan 4 farklı soygaz kompozisyonunu ölçen araştırcılar koca bir soygaz izotopu izleri karmaşası ile karşı karşıya kaldı.
Bu derecede elegan ve ince elenmiş bir deney aşamasından sonra çok katmanlı bir bulmacayı çözmek durumunda kalan araştırma ekibi, tüm dörtlü izlerin bir şekilde silisyum karbür anomalisine, veya bu durumda varlığına işaret ettiğini tespit etti.
Daha öncede bir çok ekip, kalsiyum alüminyum birikmelerinde silisyum karbür arama girişiminde bulunmuş olsa da, WU ekibi bunu ilk kez başaran grup oldu. Çok özel ve kendine has zorlukların içinde oluşan bu tanecikler, kısa ve uzun vadede güneş nebulasının evrimine ve başlangıç aşamalarına dair fikirlerimizi gözden geçirip, bilgilerimizi revize edip koşulları yeniden analiz etmemize olanacak sağlayacak.
Presolar veya Güneş öncesi tanecikler olarak nitelediğimiz bu zerre enklüzyonları, Güneş dahi oluşmadan önceki zamana ait yıldızlararası tozdan kalan katı tohumcuk veya tanecikleri ifade ediyor. Bu tip kalıntıların ilkel meteorlarda bulunuyor olduğu bilinirken, yeni çalışma dahilinde gerçekleştirilen analizler, Presolar taneciklerin bulunmasının hiç beklenmediği bir meteoritin parçasında bulunduğunu gösterdi.
Güneş Sistemi'nin oluşumuna dair mevcut bilgi dağarcığımız üzre; presolar taneciklerin, oluşmaları sırasındaki ortamda kendilerini oluşturan taneciklerin bir arada kalmalarının mümkün olmadığını düşünüyorduk. Ne var ki, gerçekten de o sırada oluşan ve günümüze ulaşan 'tohumcuklar' meteorun bünyesinde varlığını sürdürüyordu.
Detayları Nature Astronomy'de yayımlanan çalışmanın konu mankeni olan meteorit Robert A. Pritzker Center for Meteoritics ve Polar Studies at the Chicago Field Museum koleksiyonlarına ait ve 1969'da Kuzey Meksika'ya düşen Allente Göktaşı'nın bir parçası olan Curious Marie meteoruydu.
İçinde kalsiyum alüminyum zengini bir enklüzyon (CAI) barındıran görseldeki taş, Güneş sistemi'ni oluşturan nebulada oluşan ilk yoğunlaşmış tanecikleri barındırıyor. Kozmokimya araştırmacıları da bu bilginin ışığında Güneş Sistemi'nin yaşını tanımlamayı başardı.
Soygaz izotopik izlerine bakarak, presolar zamana ait silisyum karbür (SiC) tohumcukları aramaya girişen araştırıcılar ortam koşullarına dair fikir edinmeye çalıştı. Dönemin yüksek sıcaklıkları için bahsi geçen tanceiklerin birikintilerinin son derece bozunabilir olduğunu bildiğimizden bu oldukça önemliydi.
Ancak araştırıcılara göre tüm kalsiyum alüminyum topakları (CAIs) aynı şekilde oluşmuyor. Silisyum karbürün de mevcut olması ilk katı parçacıkların bir araya gelerek yoğunlaşıp kalınlaşmasına izin veren bir solar nebula ile bizi karşı karşıya bırakıyor.
Elbette çok zor eriyip bozunan (refraktör) enklüzyonların büyük çoğunluğu o ortamda yok olduysa da, hepsi olmadı ve bizim Güneş Sistemi'mizin doğduğu ortamı kavramamıza yardımcı olmaya devam ediyor.
Dünyanın en eski soygaz araştırma merkezlerinden olan ve belki de en iyi soygaz laboratuvarlarına sahip olan Washington University dahilinde kurulan iki kütle spektrometrisinden yararlanan araştırıcılar, çalışmalarının hala kendine has bir zorluğunun olduğunu belirtiyor.
Sayılarla bunu daha iyi açıklamak gerekirse, sadece 20 miligramlık Curious Marie örneği ile yola çıkan araştırıcılar -ki bu kozmokimya ve kozmofizik açısından oldukça büyük bir miktar sayılır- bu örneği aşamalı olarak tırmandırarak ısıttı. 17 farklı sıcaklık durağında açığa çıkan 4 farklı soygaz kompozisyonunu ölçen araştırcılar koca bir soygaz izotopu izleri karmaşası ile karşı karşıya kaldı.
Bu derecede elegan ve ince elenmiş bir deney aşamasından sonra çok katmanlı bir bulmacayı çözmek durumunda kalan araştırma ekibi, tüm dörtlü izlerin bir şekilde silisyum karbür anomalisine, veya bu durumda varlığına işaret ettiğini tespit etti.
Daha öncede bir çok ekip, kalsiyum alüminyum birikmelerinde silisyum karbür arama girişiminde bulunmuş olsa da, WU ekibi bunu ilk kez başaran grup oldu. Çok özel ve kendine has zorlukların içinde oluşan bu tanecikler, kısa ve uzun vadede güneş nebulasının evrimine ve başlangıç aşamalarına dair fikirlerimizi gözden geçirip, bilgilerimizi revize edip koşulları yeniden analiz etmemize olanacak sağlayacak.
Kaynak ve İleri Okuma
- Talia Ogliore, 28 0cak 2019, Meteorite chunk contains unexpected evidence of presolar grains, Washington University in St.Louis - theSource https://source.wustl.edu/2020/01/curious-and-curiouser/
- O. Pravdivtseva, F. L. H. Tissot, N. Dauphas, S. Amari. Evidence of presolar SiC in the Allende Curious Marie calcium–aluminium-rich inclusion. Nature Astronomy, 2020; ";
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
13 Haziran 2018
Son Evrensel Ortak Atamız Uzaydan Gelmiş Olabilir mi?
16 Kasım 2014
NASA Göktaşı Haritası
03 Temmuz 2015
Yeryüzünde Keşfedilmemiş 340 Krater Kaldı
11 Mayıs 2016
Yaşam Kraterlerde Filizlenmiş Olabilir
21 Haziran 2019
Mars Bulutları Meteorlar Sayesinde Oluşuyor
05 Kasım 2014
Meteorun Havakürede Patlaması
02 Mart 2016
Gök Cisimleri Neden Farklı Boyutlarda Oluyor?
16 Nisan 2018
Gezegenimizde Bulunan En Büyük Göktaşı: Hoba Meteoriti