Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Her ne kadar beynimizin büyüklüğüyle övünsek de Dünya üzerindeki en büyük beyin bizimki değildir. Beyin kütlesi bakımından, rekor, ortalama bir insan beyninin 4 katı kadar neredeyse 8 kg kütlesinde bir beyne sahip olan ispermeçet balinasına aittir. Öte yandan filler de ortalama 5 kg kütlesindeki beyinleriyle büyük beyinliler grubundadır. Fakat bu hayvanlar yalnızca beyin kütlesi bakımından değil vücut büyüklükleri bakımından da bizden çok daha büyük canlılardır. O halde, pek adil bir kıyaslama yapamayız değil mi? Peki vücut büyüklüğüne göre beyin büyüklüğünü hesaba katarsak ne olur?

Beyin karşılaştırması yapabilmenin bir yolu, ensefalizasyon katsayısıdır (EQ). Peki nedir bu ensefalizasyon katsayısı? Bu sayı esasında bir orandır ve şu şekilde hesaplanır; türün gerçek beyin büyüklüğü ve türün vücut büyüklüğünün sahip olması beklenen beyin büyüklüğü arasındaki orandır. 1.0 'ın üzerindeki bir ensefalizasyon katsayısı, hayvanın beklenen beyin büyüklüğünden daha büyük bir beyne sahip olduğu anlamına gelir. İşte bizim asıl övündüğümüz nokta da esasında burasıdır; çünkü insanlar bu hesaplamada yaklaşık 7.5'lik bir EQ ile liste başıdır. Filler, yaklaşık 2.0; şempanzeler, 2.5 ve şişe burunlu yunuslar için ise bu oran 4.14'tür.

Yine de, tek başına EQ, farklı türlerin beyinlerindeki farklılıkları yakalamak için yeterli değildir. Bazı beyinler, diğerlerinden daha kıvrımlı veya daha buruş buruş bir yapıya sahiptir ve daha küçük bir alanda daha geniş bir yüzey alanı oluşturur. Bunun yanı sıra, bazı beyinler, diğerlerine kıyasla daha fazla nörona sahiptir ve bu da nöronların aynı alan içerisinde birbirine daha sıkı bağlı olmasına neden olur. Öte yandan, bazı türlerin beyin organizasyonundaki spesifik örgüler, bu türlerin insanların kolaylıkla yapamadığı şeyleri yapabilmesine olanak tanır.

Akıllı Yunuslar

Büyük olmasının yanı sıra yunus beyinleri, son derece kıvrımlı ve karmaşıktır. Serebral korteksleri, bizimkinden çok daha fazla kıvrıma ve kırışıklığa sahiptir.

Şişe burunlu yunus beyninin, yaban domuzu ve insan beyninin plastik modeliyle karşılaştırılması. Görsel Kaynak: Wikimedia

Mayıs 2007'de PLoS biology'de yayımlanan bir araştırmada, fosil kayıtları incelendi ve modern balina ve yunus atalarının, hayvanların tamamen suda yaşayan bir yaşam tarzına taşınmasından 10 milyon yıl sonra beyin büyüklüğünde ani bir artış meydana geldiği görüldü. Yeni çevre, yunusların beyin gücünde bir artışa yol açmış olabilirdi, ancak araştırmacılar, balina ve yunus gibi deniz memelilerinin büyük beyinlerinin evriminin aslında karmaşık sosyal hayatlarından kaynaklandığından şüpheleniyorlar.

Yunuslar, doğada, geniş, kompleks; uzun süreli bağlılıklar, stratejik birlikler, öğrenme ve hafıza gibi bilişsel becerilere dayanan işbirlikli bağlar gibi ilişkileri içeren farklı türden ilişkiler oluşturur. Bazı saha çalışmaları, lehçelerin kültürel öğrenimini, yiyecek toplama sahalarını ve belirli araçların kullanımı gibi yiyecek arama stratejilerini belgelemiştir. Yunusların sosyal becerileri ve kültürleri; hepsinin büyük ve ayrıntılı bir beyin tarafından desteklendiği sesli, görsel ve dokunsal sinyalleri içeren sofistike ve karmaşık bir iletişim sistemine bağlıdır.

Bir Fil Asla Unutmaz 

Söz konusu kara hayvanları olduğunda ise, filler, hem beyin büyüklüğü hem de serebral korteksin hacmi bakımından en rekoru elinde bulundurur. Fakat ensefalizasyon katsayıları (EQ) 1.0'ın üzerinde olsa da yunus ve balinalar kadar etkileyici değillerdir.

Bazı araştırmacılar, EQ'nun fil beyinlerini anlamak için en iyi yol olmadığını ileri sürüyor. 2008 yılında Neuroscience & Biobehavioral Reviews'de yayımlanan bir araştırmada, daha iyi bir ölçünün, vücut büyüklüğüne bağlı fonksiyonlara (örneğin sinirlerle kaplı deri ve kas gibi) ve çeşitli duyusal sistemlere adanmamış olan toplam serebral korteks miktarı olduğu ileri sürüldü. Bunlar çıkarıldığında, tahminler, fillerin, insanlarda daha yüksek zihinsel aktiviteler için bulunan mevcut serebral korteks hacminin yaklaşık iki katına çıktığını gösteriyor. 

Fillerin zihinsel yetenekleri, uzun süreli mekânsal ve sosyal hafıza ve empati ile ilişkili davranışları içerir. Filler, yüzlerce kilometreye varan yollar katederler ve bu yol boyunca da besin ve su kaynaklarının yerini, mevsimsel olarak hangi kaynakların erişilebilir durumda olduğunu hatırlamak zorundadır. Örneğin, şiddetli bir kuraklık ortaya çıkarsa, uzun süredir gruba liderlik eden dişi fil, normal sınırlarının dışındaki 35 yıl önceki bir su kaynağının tam olarak nerede olduğunu hatırlayabilir ve kendi grubunu oraya yönlendirebilir.

İnsan beyni- Afrika fili beyni karşılaştırması. Çizim: Lorena Kaz

Fillerin, aynı zamanda sosyal hafızaları da güçlüdür. Farklı ailelerden ve klanlardan 100'ü aşkın farklı filin sesli çağrısını ayırabilirler. Vahşi filler üzerinde yıllardır yapılan gözlemler, bu hayvanların oldukça empatik ve hassas oldukları bulgusuna ulaşmıştır. Filler, son derece güçlü sosyal bağlar oluşturur, birbirlerini teselli eder, tehlikeye açık bireylerini korur, yabancı nesneleri diğer fillerden uzaklaştırır ve hareket etmekte güçlük çeken arkadaşlarına yardımcı olurlar. Hatta ölü aile üyeleri için yas tutar ve güzergâhları üzerinde gördükleri fil kemiklerine saygı gösterisinde bulunurlar.

Fillerin bu eşsiz zihinsel becerileri, beyin büyüklükleriyle değil, nöronlarının mikroskobik anatomisinde ve nöronlar arasındaki bağlantı tiplerindeki farklılıklarla açıklanabilir. Fillerin serebral korteksindeki nöronlar oldukça büyüktür --ispermeçet balinasından sonraki en büyük-- ve insan ve maymunlarınkinden çok daha fazla yayılırlar. Bu nöronların büyük çoğunluğu, uzak kortikal alanlara bağlantılar gönderebilir. Buna karşın, primat beyni, yakın nöronlar arasında daha fazla bağlantısallık gösterir. Bunun yanı sıra fil beyni, bir primat beynine göre daha küresel ve lokal bölgelere daha az ayrılmıştır. Yani fil beyni, yalnızca boyut anlamında değil, yapısı itibariyle de primat beyninden farklılık gösterir.

Fil ve yunus gibi hayvanlar; büyük beyinlerin, büyük zihinsel yetenekleri desteklediğini gösteriyor. Beyinlerini nasıl ölçtüğünüz fark etmez, bu canlıların bilişsel kapasitelerinin oldukça etkileyici olduğunu söylemeliyiz.

Filler düşünüldüğünden daha zeki çıkmışlardı ama daha da önemlisi bu durum, olumsuz kanıtların sınırlarını teyit etmişti. Belli bir türde alet kullanımı ya da kendini tanıma işaretleri bulunamasa bile kesin hüküm vermemek gerekir. Hayvanın becerileri yeterli olmayabilir ama biz de hayvanı anlamıyor olabiliriz. Onlara yanlış aletler veriyor, yanlış aynalar tutuyor olabiliriz. Deneysel psikolojinin ünlü deyişiyle "kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir".
- Frans de Waal (Bonobo ve Ateist)

Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir