Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Narsist liderliğin tahakkümünün sürdüğü bir dönemde yaşıyoruz. Dünyanın pek çok yerinde, kendileriyle ilgili görkemli oldukları algısına sahip, kanun ve düzenlemelerin kendileri için geçerli olmadığına inanan, her zaman taraftarlarının saygı ve hayranlığını arzulayan narsist liderlerin yükseliş ve nihayetinde de düşüşlerine tanıklık ediyoruz. 

Peki narsist liderliğin köklerini gerçekten de kişinin çocukluğuna inerek arayabilir miyiz? 

Narsisizm, şişirilmiş bir kibir ve yetki duygusu ile karakterize edilen ve sağlıklı olandan patolojik olana doğru seyir halinde olan bir kişilik özelliğidir. Sağlıklı narsisizm, normal insan sürecinin bir parçasıdır. Sağlıklı narsisizm; kişinin kendine dair hissettiği sağlıklı bir sevgi, gerçek başarılara dayalı özgüven, yenilgilerle başa çıkabilme yetisi ve sosyal bağlardan ihtiyaç duyulduğunda destek alınması olarak ifade edilebilir. Fakat birey, diğer insanların hassasiyetlerini göz ardı ederken, kendine aşırı bir biçimde hayran olmaya, diğer insanların onayını beklemeye ve kendiyle fazlasıyla meşgul olmaya başladığında, narsisizm bir problem hâline gelir.

Narsistler, çevrelerine genellikle muazzam bir görüntü ya da aşırı özgüvenli bir portre çizerler. Fakat bu durum, derinlerde gizlenmiş güvensizlik duygusu ve en ufak bir eleştiriyle kırılacak çürük bir özsaygı ile kuşanmıştır.

3 Şubat'ta (2021) Psychological Science'da yayımlanan araştırmada, narsisizmin çocuklukta geliştiği bulgusuna ulaşıldı. Araştırma verilerine göre, yedi yaşından itibaren çocuklar arasında narsisizm düzeyleri açısından sürekli farklılıklar vardır. Narsist çocukların “Ben çok özel bir insanım.”, “Benim gibi çocuklar ekstra bir şeyi hak ediyor” ve “Diğer çocuklar için harika bir örneğim” gibi iddialarda bulunma olasılıkları daha yüksektir.

Yetişkinlerde ise narsistler genellikle gruplar içindeki liderler olarak ortaya çıkar ve çekici cezbedicilikleri, cüretli vizyonları ve sarsılmaz özgüvenleri ile başkalarını büyüler.

Araştırma ekibi, çocukların okulda boş zamanlarının çoğunu gruplar halinde geçirdiğini göz önüne alarak, narsist çocukların akranları tarafından lider olarak görülüp görülmeyeceği üzerine gözlemlere başladı. Bu çocuklar genellikle oyun alanlarının başkanları olarak takınırlar. 

Araştırmada, 7-14 yaşları arasındaki 332 çocuktan oluşan bir örneklem alındı. Bu çocukların narsisizm seviyelerinin değerlendirilmesinin ardından çocuklara liderin "bir grubun ne yapacağına karar veren, patron olan kişi" olduğu açıklandı. Sonrasında da çocuklardan “gerçek lider” olarak gördükleri sınıf arkadaşlarının adlarını yazmaları istendi. 

Narsisizm seviyeleri yüksek çıkan çocukların, akranları arasında da gerçek lider olarak görüldükleri gözlemlendi. Dahası narsisizm ve liderlik arasındaki ilişkinin o kadar tutarlı olduğu görüldü ki; araştırmanın yürütüldüğü tüm sınıfların %96'sında bu ilişki ortaya çıktı.

Bu değerlendirmenin ardından narsist çocukların genellikle sınıflarında lider olarak ortaya çıktıklarını gören araştırmacılar, bu kişilerin lider olarak gerçekten başarılı olup olmadıkları sorusunun cevabını aramaya başladı. 

Bu soruyu ele almak için ekip, çocukları ortak bir görev etrafında toplamaya başladı. Çocuklar, birkaç aday arasından en iyi polis memurunu seçmek için üç kişilik bir komite kurdular. Çocuklardan, seçtikleri adayı hangi özelliğine bakarak seçtiklerini ayrıntılı açıklamalarla (örneğin; "Karate konusunda iyidir", "Karanlıktan korkmaz.") belirlemeleri istendi. Görev, çocukların, adaylar hakkındaki bilgileri grup üyeleriyle paylaştıklarında yalnızca en iyi adayı belirleyebilecekleri şekilde tasarlandı. Yani görevin temelini iş birliği oluşturuyordu. 

Araştırma ekibi, rastgele olarak bir çocuğu lider olarak atadı. Masanın başına oturan bu çocuk, grup tartışmasını yönlendirmekten ve son kararı vermekten sorumluydu.

Kendi liderlik becerilerine ilişkin olumlu algılara sahip olmalarına rağmen, narsist çocuklar lider olarak başarılı olamadılar. Diğer liderlerle karşılaştırıldığında, daha iyi bir liderlik göstermediler ve gruplarını daha iyi bir performansa yönlendiremediler. Tamamen ortalama bir idare tarzı gösterdiler. 

Peki narsist çocuklar lider olarak gerçekten üstün değildiyse, sınıf arkadaşları neden hâlâ onları gerçek liderler olarak görüyordu?

Tıpkı yetişkinler gibi, çocuklar da narsist bireylerin büyük konuşmalarını göründüğü gibi kabul edebilir. Gerçekten de, insanlar genellikle bir narsistin gözünden bakamazlar ve bu da sıklıkla yetkinlik ile özgüveni karıştırmalarına neden olur. 

Bu durum, insanların kendilerini yönetme ve yönlendirmesi için narsistleri seçmeye iten şeyi anlamamıza yardımcı olabilir, ancak yetişkin narsist liderlerin çocuklarla kıyaslanması gerektiği anlamına gelmez. Bu yalnızca çocuklara haksızlık edilmesiyle sınırlı kalmaz aynı zamanda işini doğru şekilde yapması gereken liderlerin de masumlaştırılmasına neden olur. Narsist bir yetişkini, sürekli nefret dili kullanmaktan, şiddeti kışkırtmaktan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan etmekten, demokrasiyi baltalamaktan sorumlu tutabiliriz ancak narsist bir çocuk bunların hiçbirini yapamaz.

Sigmund Freud, 1931 yılında, narsistlerin "başkalarını "karakter" olarak etkilediklerini" ve "lider rolünü üstlenmeye" çok uygun olduklarını yazdı. Bununla birlikte, araştırma, narsistlerin başkalarını etkilemekte "başkalarına liderlik etmekte" üstün olduklarını gösteriyor. Bir toplum olarak yöneticileri, özgüvenlerinden çok yetkinliklerine ve kapasitelerine göre seçme konusunda daha dikkatli olmalıyız.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir