Sağlık Bakanlığı - Yazar
Söğüt ağacı kabuğundan 1897 yılında ilk kez sentezlenen asetil salisik asit (ASA) içeriğiyle, 100 yılı aşkın süredir birçok hastalığın tedavisinde kullanılan, yan etki profili ve ürün güvenliği konusunda hakkında en çok bilgiye sahip olduğumuz “mucize ilaç” Aspirin’in (o kadar ki, ticari ismini doğrudan kullanmakta bir sakınca görmüyoruz) yeni bir etkisi daha ortaya kondu.
Avrupa’daki en büyük kanser platformu olan Avrupa Kanser Organizasyonunun (ECCO) bu yıl 18’incisini Viyana’da düzenlediği Avrupa Kanser Kongresi 2015’te sunumu gerçekleştirilen, henüz bilimsel bir dergide yayınlanmamış çalışmanın sonuçları katılımcılar arasında ve tüm onkoloji camiasına heyecan ve ilgi uyandırdı. Hollanda’da, 1998 – 2011 yılları arasında sindirim sistemi kanseri (çoğunluğu kalın bağırsak, rektum - kalın bağırsak son kısmı - ve yemek borusu) nedeniyle takip edilen 13.715 hastanın, tanı aldıktan sonraki dönemde Aspirin kullanıp kullanmadıklarına dair verilerinin incelemesi sonucunda, yaş, cinsiyet, kanser türü ve evresi ve tedavi şekli gibi sağkalım sonuçlarını etkileyecek faktörler eşitlendikten sonra bile, Aspirin kullanan hastalarda, ortalama 4 yıllık takip süresince kullanmayan gruba göre anlamlı bir sağkalım avantajı olduğu belirlendi.
Tasarım ve istatistiki sonuçlarla ilgili bilgileri incelemek için çalışmanın yayınlanmasını beklememiz gerekse de, açıklanan değerlendirmeler ışığında yorumlamak gerekirse; bireyselleştirilmiş kanser tedavilerinin ön plana çıkarıldığı son dönem onkolojik yaklaşımların gölgesinden sıyrılmayı başarmış, ucuz, hakkında çokça bilgi sahibi olduğumuz bir Aspirin gerçeğiyle karşı karşıya olabiliriz. Kanser hastasının damarlarında serbest olarak dolaşan kanser hücrelerinin, kanda kümelere halinde bir arada bulunan trombositlerin (pıhtılaşma sisteminde önemli bir yere sahip çekirdeksiz kan hücreleri; kan pulcukları, plateletler) arasına saklanarak bağışıklık sisteminden kaçtığı düşüncesiyle, kansere karşı etkinlik mekanizması trombosit biraradalığını bozmasıyla açıklanan Aspirin’in, kalın bağırsak kanserlerine karşı sağladığı hâlihazırda bilinen avantajlarının diğer sindirim sistemi kanserlerine karşı da geçerli olup olmadığı konusunda daha birçok çalışma yapılacak gibi görünüyor.
Henüz sindirim sistemi kanserleri standart tedavisine girmemiş olsa da, Aspirin’in, iyi bilinen antiromatizmal (romatizma karşıtı), antiinflamatuvar (yangı karşıtı), analjezik (ağrı kesici), antiagregan-antitrombosit (kan sulandırıcı-trombosit biraradalığını bozucu), antipiretik (ateş düşürücü) etkilerinin yanında antikanser etkinliğinden de bahsedileceği günler çok da uzak görünmüyor.
Kaynak: The European Cancer Congress 2015 - europeancancercongress.org
Avrupa’daki en büyük kanser platformu olan Avrupa Kanser Organizasyonunun (ECCO) bu yıl 18’incisini Viyana’da düzenlediği Avrupa Kanser Kongresi 2015’te sunumu gerçekleştirilen, henüz bilimsel bir dergide yayınlanmamış çalışmanın sonuçları katılımcılar arasında ve tüm onkoloji camiasına heyecan ve ilgi uyandırdı. Hollanda’da, 1998 – 2011 yılları arasında sindirim sistemi kanseri (çoğunluğu kalın bağırsak, rektum - kalın bağırsak son kısmı - ve yemek borusu) nedeniyle takip edilen 13.715 hastanın, tanı aldıktan sonraki dönemde Aspirin kullanıp kullanmadıklarına dair verilerinin incelemesi sonucunda, yaş, cinsiyet, kanser türü ve evresi ve tedavi şekli gibi sağkalım sonuçlarını etkileyecek faktörler eşitlendikten sonra bile, Aspirin kullanan hastalarda, ortalama 4 yıllık takip süresince kullanmayan gruba göre anlamlı bir sağkalım avantajı olduğu belirlendi.
Tasarım ve istatistiki sonuçlarla ilgili bilgileri incelemek için çalışmanın yayınlanmasını beklememiz gerekse de, açıklanan değerlendirmeler ışığında yorumlamak gerekirse; bireyselleştirilmiş kanser tedavilerinin ön plana çıkarıldığı son dönem onkolojik yaklaşımların gölgesinden sıyrılmayı başarmış, ucuz, hakkında çokça bilgi sahibi olduğumuz bir Aspirin gerçeğiyle karşı karşıya olabiliriz. Kanser hastasının damarlarında serbest olarak dolaşan kanser hücrelerinin, kanda kümelere halinde bir arada bulunan trombositlerin (pıhtılaşma sisteminde önemli bir yere sahip çekirdeksiz kan hücreleri; kan pulcukları, plateletler) arasına saklanarak bağışıklık sisteminden kaçtığı düşüncesiyle, kansere karşı etkinlik mekanizması trombosit biraradalığını bozmasıyla açıklanan Aspirin’in, kalın bağırsak kanserlerine karşı sağladığı hâlihazırda bilinen avantajlarının diğer sindirim sistemi kanserlerine karşı da geçerli olup olmadığı konusunda daha birçok çalışma yapılacak gibi görünüyor.
Henüz sindirim sistemi kanserleri standart tedavisine girmemiş olsa da, Aspirin’in, iyi bilinen antiromatizmal (romatizma karşıtı), antiinflamatuvar (yangı karşıtı), analjezik (ağrı kesici), antiagregan-antitrombosit (kan sulandırıcı-trombosit biraradalığını bozucu), antipiretik (ateş düşürücü) etkilerinin yanında antikanser etkinliğinden de bahsedileceği günler çok da uzak görünmüyor.
Kaynak: The European Cancer Congress 2015 - europeancancercongress.org
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
04 Mart 2017
Kadınlar Neden Daha Fazla Ağrı Hisseder?
16 Aralık 2017
Acı Hissini Azaltan Gen Mutasyonu
08 Ağustos 2018
Manyetik Kuvvetle Ağrı Azaltan "Mekanosotikler" Üretildi
23 Nisan 2015
Yeni doğanlar da acıyı yetişkinler gibi hissediyor
14 Nisan 2017
Bir “Mini Beyinler” Ağı Ağrılarınızdan Sorumlu Olabilir
30 Haziran 2015
Ağrının Kadın ve Erkeklerdeki Temel Farklılığı