Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Astrobiyolojinin en revaçta altbaşlıklarından birisi de radyasyon ile yaşamın ortaya çıkışı arasındaki ilişki veya var olan yaşamın sürmesine izin verecek radyasyon miktarının belirlenmesi konusudur. Evrendeki sayısız ötegezegen, atmosferleri olmasından bağımsız olarak uzak ve yakın gökçevrelerindeki yıldız patlamalarından, ışımalardan, kara delik ve yıldız dinamiklerinden etkilenmektedir. Özellikle de süper parlamalar denilen (İng. superflares) hadiselerin ortaya çıkardığı radyasyon salımının gezegenlerin yaşanabilir olması üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu biliyoruz. Dev yıldız parlamalarının saçtığı ultraviyole (morötesi) ışınlar bir gezegenin yaşanabilirliğini yok edebilmektedir.

University of North Carolina bünyesinde yapılan yeni bir araştırmada da süperparlama olayları sırasında gezegenlerin ne kadar radyasyona (ölçülebilir ve ölçülemez) maruz kaldığı ve bu verilere göre Güneş Sistemi'miz dışında yaşamın varlığının ne oranda mümkün olabileceği incelendi. Süper parlamalar Güneş'teki patlamaların en büyüklerinden 10 ila 1.000 kat daha yüksek enerjili patlama olaylarıdır. Bir süper parlama yaydığı morötesi ile bir gezegenin üzerinde yaşam oluşma veya sürme ihtimalini tamamen sıfırlayabilir.

UNC-Chapel Hill'deki araştırmacılar birçok yıldızda gerçekleşen süper parlama olaylarının sıcaklığını ilk kez ölçme şansı buldu ve bu parlamaların morötesi yayımlarını da tespit etmeyi başardı. Astrophysical Journal'ın yayımladığı çalışma, astrobiyologların gezegenlerin yaşam zonunda olmasına ek olarak yaşanabilirliğe yeni bir doğal limit tanımlamasını sağlıyor. Bu da üzerinde yaşam olan veya yaşanabilir gezegen arayışı çalışmalarında ciddi bir kazanım demektir. Çünkü, artık hangi bölgelerde veya kozmik mahallerde bu arayışı gerçekleştirmemeniz gerektiğini bildiğiniz anlamına geliyor.

Araştırmanın bulgularına göre, genç yıldızların etrafında turlamakta olan gezegenlerin yaşamı engelleyecek miktarda morötesi radyasyona maruz kalıyor olabileceği ancak bazı mikro-organizma tiplerinin yaşam şansı bulabileceği düşünülüyor. Değerlendirmeyi yapan başyazar Ward S. Howard ve ekibi üniversite bünyesindeki UNC-Chapel Hill Evryscope teleskop ağı ve NASA'nın Transiting Exoplanet Survey Satellite (TESS) verilerini bir araya getirdi.

Çalışma, parlamaların sıcaklıkları ve çok az sayısa süper parlama olayının yaydığı radyasyon miktarının hesaplanması üzerine yapılan araştırmalara dayanarak gerçekleştirildi ve iki farklı veri grubu ile en geniş çaplı süper parlama analizi gerçekleştirilmiş oldu. İstatistiksel analizler ile süper parlamaların yarıçapları ile sıcaklıkları arasında bir bağıntı olduğu keşfedildi. Sıcaklık ile de ötegezegenlerin yüzeylerindeki muhtemelen hayatı imkansız kılacak olan yayılan radyasyon miktarı eşleştirilebildi. 

Süper parlamalar doğaları gereği yaydıkları morötesi radyasyonun çok büyük birçoğunluğunu 5 ila 15 dakika süren parlama zirveleri sırasında saçar. Evryscope ve TESS gözlemleri eşzamanlı olarak ve 2 dakikalık aralıklar ile alındı. Böylelikle her parlama zirvesi boyunca birden fazla veri ve görüntü alınabildi. Aynı zamanda gözlemlerin sıklığı araştırmacıların, süper parlamaların gerçekleştiği yıldızların etraflarındaki gezegenleri tam anlamı ile morötesi bombardımanı ile kaplamak için ne kadar süre gerektiğini de hesaplamasını sağladı.

Gözlemlere dayanarak sürmekte olan TESS Uzatma Görevi'ne en parlak cüce yıldızların etrafında tur atmakta olan binlerce ötegezegeni keşfetmesi için bildiri yapıldı. Çalışmanın sonuçlarının bu denli tutarlılık ve kesinlik teşkil etmesi sayesinde bu hızlı aksiyon alınabildi. Böylelikle TESS artık daha sık aralıklı süper parlama ölçümü yapabilmek için en parlak yıldızları ve etrafındakiler tarayabilecek.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir