Çoğu yetişkin erkeğin, yetişkin olmayan dişi farelerden özellikle uzak durmalarını sağlayan bir radarı bulunuyor.

Bağışıklık sisteminin baskılanması, virüsün kendini kopyalamasına veya bağışıklık sisteminden kurtulmasına yardımcı olan mutasyonlar edinme şansını arttırır.

Bu yazımızda Covid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün neden yapay bir virüs olmadığını ve zoonoz bir virüs olduğunu bilimsel araştırmalar ışığında ortaya koyacağız.

Belli mutasyonlarının dışında çok büyük değişiklikler göstermeyen SARS-CoV-2 virüsünün altı farklı suşu bulunuyor.

Toplum davranışı ve R değeri arasındaki ilişki bir miktar karmaşıklık içermektedir. İkinci dalganın nasıl olabileceğine dair hâlâ bu konsepti kullanarak bir öngörü elde edebiliriz.

Birden fazla ülkede pek çok kurum, bilim insanları arasında SARS-CoV-2 olarak bilinen koronavirüsün bu yeni türüne yönelik aşı geliştirme çalışması sürdürüyor.

Serinin bu bölümünde, güncel araştırma verlerine dayanarak düşmanımızı biraz daha detaylarıyla ele aldık.

Virüsün kaynağına dair pek çok spekülasyon ortaya atılırken, komplo teorilerinden birisi de virüsün bir laboratuvarda üretildiğini iddia ediyordu.

Virüse karşı henüz bir aşı geliştirilememiş olmasından kaynaklı virüsün yayılmasını durdurmak için alınacak önlemler de önemli hale geldi.

Dünya dışı yaşamı ne zaman düşünsek, beynimizde genellikle insansı bir canlı resmediyoruz. Fakat, ne var ki; arayışı içerisinde olduğumuz akıllı yaşam, insansı olmak zorunda değil.

Canlılığın her aşamasında birincil görevler üstlenen proteinlerin, belirli bir sırada arka arkaya birbirlerine eklenen amino asitlerden oluşan zincirler olduğunu biliyoruz.

Cornell Üniversitesi'nden Prof. Angela Douglas'ın 2014 yılında "Cold Spring Harbor - Perspectives in Biology"de yayımlanan makalesinin Türkçe çevirisini sunuyoruz.