Plastik Katkıları ve Stres, Prematüre Doğuma Yol Açabiliyor
Hamileliklerinin ilerleyen dönemlerinde strese ve aynı zamanda plastik katkılarına* maruz kalan kadınlar, prematüre doğum yapma riski altında bulunuyor. Bu buglular Rutgers Univ...
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Hamileliklerinin ilerleyen dönemlerinde strese ve aynı zamanda plastik katkılarına* maruz kalan kadınlar, prematüre doğum yapma riski altında bulunuyor. Bu buglular Rutgers University öncülüğünde gerçekleştirilen ve Environment International'da yayımlanan yeni bir çalışmaya ait.
Araştırmanın, stres ve ftalatlar ile prematüre (erken) doğumun arasındaki bağıntıları inceleyen ilk bilimsel çalışma olduğu kaydedildi. 2010 ila 2012 yılları arasında, 783 kadını hamilelikleri boyunca takip eden araştırmacılar hem ftalatlara hem de yüksek seviyede strese maruz kalan hamile bireylerin 37 haftalık standart gebelik (gestasyon) süresinden önce doğum yapmaları ile ilişkili olduğunu keşfetmişti.
Ancak Rutgers School of Public Health and Environmental and Occupational Health Sciences Institute'ta Doçent olarak görev yapan Dr. Emily Barrett; daha önce bu ilişkinin alt gerekçelerinin daha önce incelenmemiş olduğunu kaydetti. Yapılan araştırmada ise, hamileliğin son üç aylık döneminin bu tip riskler için kritik bir zaman olduğunu ortaya koyuldu.
Ftalatlar, bu kimyasalları içeren kap veya bardaklardan yiyip içtikçe; kişisel bakım ürünlerinden derimiz yolu ile ve paketlerden yine ellerimiz ile ve son olarak havadan soluyarak kolaylıkla maruz kalabildiğimiz zararlı bileşenlerdir.
Bu plastik eklentilerine maruz kalmak ile stresin direkt bir bağlantısı bulunmamış olsa da, stresin bağışıklık sistemini çok kolay etkileyebildiğini, inflamasyona neden olabildiğini ve hormon seviyelerinde değişime neden olarak ftalatların sebep olduğu olumsuz etkilere karşı çok daha açık ve potansiyel olarak daha korumasız hale getirdiği tahmin ediliyor.
Barrett, yaptığı açıklamada, hamile bireyin stresi nasıl işlediği, sosyal destek ile stresini ne kadar azaltabildiği ve hayatında stres nedeni olacak olayların sayısı ve yaşanma sıklığı gibi tüm diğer faktörlerin hamilelikteki stresin çocuğun sağlığına nasıl bir etkisi olabileceğini belirleyebildiğini belirtti. Araştırmacılar bu açıdan, daha az işlenmiş gıda yiyerek, plastikten uzak durarak ve kişisel bakım ürünleri açısından seçici olarak ve maruziyeti azaltarak en azından ftalatlara maruz kalma durumunu kontrol altında tutmalarını hamilelere öneriyor.
Araştırmacılar, kadınların hamilelikleri boyunca idrar örneklerini ftalat izlerini sürmek için analiz ettiler ve hamilelikleri boyunca yaşadıkları iş kaybı, ciddi hastalık, aile bireylerinin ölümü, ilişkilerde zorluk ve yasal ya da maddi problemler gibi stresli olaylar hakkında hamileliklerinin son üç ayında doldurdukları anketleri incelediler.
Bu hamile bireylerin yüzde dokuzunun erken doğum yaptığı ve erken doğumların yüzde 70'inin de ani ve spontane doğum olduğu tespit edildi. Erken doğuma en meyilli bireylerin, idrarlarında diğerlerine göre daha yüksek ftalat bulunan ve aynı zamanda yüksek strese maruz kalan kişiler olduğu bunun muhtemel sebebinin de ftalatlar dolayısıyla vücudun stresin olumsuz etkilerine karşı daha korumasız ve açık hale gelmesi olabileceği değerlendirildi.
*Plastiklere belirli özellikleri kazandırabilmek için maddesel bileşen olarak eklenen veya kompozisyona katılan, plastikleri oluşturan maddeler ile bağ yapabilen eklentiler kastedilmektedir.
Araştırmanın, stres ve ftalatlar ile prematüre (erken) doğumun arasındaki bağıntıları inceleyen ilk bilimsel çalışma olduğu kaydedildi. 2010 ila 2012 yılları arasında, 783 kadını hamilelikleri boyunca takip eden araştırmacılar hem ftalatlara hem de yüksek seviyede strese maruz kalan hamile bireylerin 37 haftalık standart gebelik (gestasyon) süresinden önce doğum yapmaları ile ilişkili olduğunu keşfetmişti.
Ancak Rutgers School of Public Health and Environmental and Occupational Health Sciences Institute'ta Doçent olarak görev yapan Dr. Emily Barrett; daha önce bu ilişkinin alt gerekçelerinin daha önce incelenmemiş olduğunu kaydetti. Yapılan araştırmada ise, hamileliğin son üç aylık döneminin bu tip riskler için kritik bir zaman olduğunu ortaya koyuldu.
Ftalatlar, bu kimyasalları içeren kap veya bardaklardan yiyip içtikçe; kişisel bakım ürünlerinden derimiz yolu ile ve paketlerden yine ellerimiz ile ve son olarak havadan soluyarak kolaylıkla maruz kalabildiğimiz zararlı bileşenlerdir.
Bu plastik eklentilerine maruz kalmak ile stresin direkt bir bağlantısı bulunmamış olsa da, stresin bağışıklık sistemini çok kolay etkileyebildiğini, inflamasyona neden olabildiğini ve hormon seviyelerinde değişime neden olarak ftalatların sebep olduğu olumsuz etkilere karşı çok daha açık ve potansiyel olarak daha korumasız hale getirdiği tahmin ediliyor.
Barrett, yaptığı açıklamada, hamile bireyin stresi nasıl işlediği, sosyal destek ile stresini ne kadar azaltabildiği ve hayatında stres nedeni olacak olayların sayısı ve yaşanma sıklığı gibi tüm diğer faktörlerin hamilelikteki stresin çocuğun sağlığına nasıl bir etkisi olabileceğini belirleyebildiğini belirtti. Araştırmacılar bu açıdan, daha az işlenmiş gıda yiyerek, plastikten uzak durarak ve kişisel bakım ürünleri açısından seçici olarak ve maruziyeti azaltarak en azından ftalatlara maruz kalma durumunu kontrol altında tutmalarını hamilelere öneriyor.
Araştırmacılar, kadınların hamilelikleri boyunca idrar örneklerini ftalat izlerini sürmek için analiz ettiler ve hamilelikleri boyunca yaşadıkları iş kaybı, ciddi hastalık, aile bireylerinin ölümü, ilişkilerde zorluk ve yasal ya da maddi problemler gibi stresli olaylar hakkında hamileliklerinin son üç ayında doldurdukları anketleri incelediler.
Bu hamile bireylerin yüzde dokuzunun erken doğum yaptığı ve erken doğumların yüzde 70'inin de ani ve spontane doğum olduğu tespit edildi. Erken doğuma en meyilli bireylerin, idrarlarında diğerlerine göre daha yüksek ftalat bulunan ve aynı zamanda yüksek strese maruz kalan kişiler olduğu bunun muhtemel sebebinin de ftalatlar dolayısıyla vücudun stresin olumsuz etkilerine karşı daha korumasız ve açık hale gelmesi olabileceği değerlendirildi.
*Plastiklere belirli özellikleri kazandırabilmek için maddesel bileşen olarak eklenen veya kompozisyona katılan, plastikleri oluşturan maddeler ile bağ yapabilen eklentiler kastedilmektedir.
Kaynak ve İleri Okuma
- Kelly K. Ferguson, Emma M. Rosen, Emily S. Barrett, Ruby H.N. Nguyen, Nicole Bush, Thomas F. McElrath, Shanna H. Swan, Sheela Sathyanarayana. Joint impact of phthalate exposure and stressful life events in pregnancy on preterm birth. Environment International, 2019; 133: 105254 https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160412019321786?via%3Dihub
- Patti Verbanas, Rutgers University Rutgers Today Website, Stress, Plastic Additives in Late Pregnancy Raise Risk of Premature Birth, 14 Kasım 2019" https://news.rutgers.edu/research-news/stress-plastic-additives-late-pregnancy-raise-risk-premature-birth/20191114#.XdBidC17HfZ
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
03 Nisan 2015
Akdeniz plastik kirliliğin en yoğun olduğu deniz
01 Temmuz 2015
Plastik Kullanımı Erkekleri Kısır Yapıyor mu?
20 Kasım 2015
3D Yazıcı Çıktıları Zehirli Olabiliyor
19 Temmuz 2019
"A Plastic Ocean" ve Okyanuslardaki Plastik Kirliliği
15 Aralık 2014
269.000 Ton Plastik Okyanuslarda Yüzüyor