Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Uluslararası bir araştırma ekibi gökada kümeleri ile çevrelerinde karanlık madde ağılı arasındaki ilişkinin daha önce sanılandan daha karmaşık olduğunu açığa çıkardı. Tüm detayları ve sonuçları Physical Review Letters'da dün (25 Ocak) yayımlanan çalışma bu ilişkiyi tanılamak için gözlemsel verilere dayanan ilk araştırma olma niteliğini taşıyor. Kütlelerinin yanında gökada kümelerinin oluşum tarihi çevreleriyle ilişkilerinin anlaşılması için çok büyük bir önem taşıyor.
Gökada kümeleri ile karanlık madde ağılları birlikte, evrenin karanlık madde içeriği ve karanlık enerji sebebiyle gerçekleşen ivmeli genleşme özellikleri ile ilgili önemli bilgileri saklı tutuyor. gökada kümeleri yüzlerce hatta binlerce gökadanın kütle çekim kuralları doğrultusunda bir arada bulunmaları ile var olurken evrenin de en büyük, devasa kütle içeriğine sahip oluşumlarını meydana getiriyor. Bu kümeler (gökadalar da denir) görünmez karanlık madde dokusuna gömülmüş durumdadır.
Geleneksel olarak kozmologlar sürekli kümelenmeyi önceden kestirmeyi ve matematiksel olarak tanımlamayı -üstelik yalnızca kümelerin ve ağıllarının kütlelerini hesaplayarak- sürdürüyordu. Ne var ki; kozmolojik simülasyonlar ve teorik çalışmalar önemli rolü olan tek oyuncunun kütle olmadığını ortaya koydu. Buna göre diğer önemli etmen de gökada kümelerinin oluşma zamanı ve şeklini belirleyen ayrıca kümelenmede etkili olan 'birleşme eğilimi' * (birleşme öngerilimi) idi.
Carnegie Mellon's McWilliams Center for Cosmology üyesi Rachel Mandelbaum'a göre simülasyonlar resmin bir parçasının da 'birleşme eğilimi' tarafından çizildiğini gösteriyor. Bunu da gözlemlenmiş verilerle onaylamak gökadaları, oluşumlarını ve gökada kümelerinin oluşumu ile evrimini anlamak için hayati bir önem taşıyor.
Yapılan çalışmada, Kavli Institute'ten Hironao Miyatake tarafından yönetilen araştırma ekibi Sloan Digital Sky Survey'na ait DR8 adlı gökada kataloğunun gözlemsel verilerini analiz etti. Bu datayı kullanarak araştırmacılar gökadaların ne zaman ve nerede bir grup oluşturacak olduğunun, kümenin kendi çevresinde bulunan karanlık madde ile olan ilişkisini de belirleyeceğini gösterdi.
Araştırmacılar yaklaşık 9.000 gökada kümesini, içlerindeki gökadaların uzamsal dağılımlarına (bir anlamda yoğunluklarına) göre iki ayrı gruba ayırdı. Bir grup gökadalarınn merkezde yoğunlaştığı ve bir arada olduğu kümelerden oluşurken diğer gruptaki gökada kümelerinin üyeleri daha birbirinden uzak ve yayılmıştı. Daha sonra 'kütleçekimsel mercekleme' olarak bilinen (İng. gravitational lensing) bir yöntem ile iki grubun üyelerinin aynı kütlelerde olsalar da çevreleri ile ilişkilerinin çok farklı olduğu gösterildi. Gökadaların daha seyrek ve boşluklu yayıldığı kümeler çok daha büyük ve kaba görünüyordu. (Burada aslında kümenin içindeki gökadaların seyrekliğine rağmen daha yığınlaşmış bir ortam gibi göründüğü anlatılıyor)
Mandelbaum'un açıklaması şöyle : "gökada kümelerinin bir araya gelme biçimlerinin büyük ölçeklerde ölçülebilmesi, modern kozmoloji için kilit bir adım olacaktır. Kütlenin kümelenmedeki tek etmen olmadığını bilerek çok daha ileriye gitmemiz mümkün."
*birleşme eğilimi : (ing. Halo assembly bias veya assembly bias) kozmolojide kara-ağıl kümelenmesinin oluşum aşamasında göreli ilişkisini veya bağımlılığını anlatan terim.
Kaynak : Hironao Miyatake, Surhud More, Masahiro Takada, David N. Spergel, Rachel Mandelbaum, Eli S. Rykoff, and Eduardo Rozo. Evidence of Halo Assembly Bias in Massive Clusters. Phys. Rev. Lett., 25 January 2016 DOI: 10.1103/PhysRevLett.116.041301
Gökada kümeleri ile karanlık madde ağılları birlikte, evrenin karanlık madde içeriği ve karanlık enerji sebebiyle gerçekleşen ivmeli genleşme özellikleri ile ilgili önemli bilgileri saklı tutuyor. gökada kümeleri yüzlerce hatta binlerce gökadanın kütle çekim kuralları doğrultusunda bir arada bulunmaları ile var olurken evrenin de en büyük, devasa kütle içeriğine sahip oluşumlarını meydana getiriyor. Bu kümeler (gökadalar da denir) görünmez karanlık madde dokusuna gömülmüş durumdadır.
Geleneksel olarak kozmologlar sürekli kümelenmeyi önceden kestirmeyi ve matematiksel olarak tanımlamayı -üstelik yalnızca kümelerin ve ağıllarının kütlelerini hesaplayarak- sürdürüyordu. Ne var ki; kozmolojik simülasyonlar ve teorik çalışmalar önemli rolü olan tek oyuncunun kütle olmadığını ortaya koydu. Buna göre diğer önemli etmen de gökada kümelerinin oluşma zamanı ve şeklini belirleyen ayrıca kümelenmede etkili olan 'birleşme eğilimi' * (birleşme öngerilimi) idi.
Carnegie Mellon's McWilliams Center for Cosmology üyesi Rachel Mandelbaum'a göre simülasyonlar resmin bir parçasının da 'birleşme eğilimi' tarafından çizildiğini gösteriyor. Bunu da gözlemlenmiş verilerle onaylamak gökadaları, oluşumlarını ve gökada kümelerinin oluşumu ile evrimini anlamak için hayati bir önem taşıyor.
Yapılan çalışmada, Kavli Institute'ten Hironao Miyatake tarafından yönetilen araştırma ekibi Sloan Digital Sky Survey'na ait DR8 adlı gökada kataloğunun gözlemsel verilerini analiz etti. Bu datayı kullanarak araştırmacılar gökadaların ne zaman ve nerede bir grup oluşturacak olduğunun, kümenin kendi çevresinde bulunan karanlık madde ile olan ilişkisini de belirleyeceğini gösterdi.
Araştırmacılar yaklaşık 9.000 gökada kümesini, içlerindeki gökadaların uzamsal dağılımlarına (bir anlamda yoğunluklarına) göre iki ayrı gruba ayırdı. Bir grup gökadalarınn merkezde yoğunlaştığı ve bir arada olduğu kümelerden oluşurken diğer gruptaki gökada kümelerinin üyeleri daha birbirinden uzak ve yayılmıştı. Daha sonra 'kütleçekimsel mercekleme' olarak bilinen (İng. gravitational lensing) bir yöntem ile iki grubun üyelerinin aynı kütlelerde olsalar da çevreleri ile ilişkilerinin çok farklı olduğu gösterildi. Gökadaların daha seyrek ve boşluklu yayıldığı kümeler çok daha büyük ve kaba görünüyordu. (Burada aslında kümenin içindeki gökadaların seyrekliğine rağmen daha yığınlaşmış bir ortam gibi göründüğü anlatılıyor)
Mandelbaum'un açıklaması şöyle : "gökada kümelerinin bir araya gelme biçimlerinin büyük ölçeklerde ölçülebilmesi, modern kozmoloji için kilit bir adım olacaktır. Kütlenin kümelenmedeki tek etmen olmadığını bilerek çok daha ileriye gitmemiz mümkün."
*birleşme eğilimi : (ing. Halo assembly bias veya assembly bias) kozmolojide kara-ağıl kümelenmesinin oluşum aşamasında göreli ilişkisini veya bağımlılığını anlatan terim.
Kaynak : Hironao Miyatake, Surhud More, Masahiro Takada, David N. Spergel, Rachel Mandelbaum, Eli S. Rykoff, and Eduardo Rozo. Evidence of Halo Assembly Bias in Massive Clusters. Phys. Rev. Lett., 25 January 2016 DOI: 10.1103/PhysRevLett.116.041301
Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
25 Aralık 2015
Evrenin Neden Çökmediği Araştırılıyor
15 Haziran 2015
Fiziğin Çözülmemiş 9 Büyük Gizemi
23 Aralık 2015
Evrenin Yaşı
28 Ekim 2016
Hayır, Evren Hızlanarak Genişlemiyor!
25 Şubat 2016
Kayıp Madde Hızlı Radyo Patlama Sayesinde Bulundu
07 Nisan 2017
Karanlık Enerji Parçacığı Var mı?
11 Şubat 2017
Evreni Genişleten Nedir?