Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Bütün hafızalar aynı biçimde oluşturulmaz. Bir gün sonra, bir hafta sonra veya bir yıl sonra bir olayı hatırlayıp hatırlayamamanız bir dizi etkene bağlıdır ve bunlardan en önemlisi de o olay ile ilişkilendirdiğiniz duygudur.

Duygu yoğunluğu içeren olaylar, duygusal açıdan o kadar da yoğun olmayanlara kıyasla dikkati daha hızlı yakalar ve insanlar bu hafızaları hakkında konuşmaya daha meyillidirler. Yani duygusal yoğunluğu olan hafızalar; daha detaylı oluşturulur, bu da yıllar sonra bile canlı bir biçimde hatırlanmalarını mümkün hale getirir.

Flaş Bellek

Örneğin, Gezi Parkı eylemlerine katılmış insanlara, o ilk güne dair hafızasında neler sakladığını sorarsanız; pek çok insanın tam olarak nerede olduklarından, kiminle olduklarına, dahası hava durumunun nasıl olduğuna kadar neredeyse bütün detayları çok berrak biçimde hatırladığını görebilirsiniz.

Duygusal yoğunluğu olan bu hafızalar "flaş bellek" olarak bilinir. Bu hafızalar, beyniniz, o anın sanki bir fotoğrafını çekmişçesine neredeyse bütün ayrıntılarıyla hatırlanan özel hafızalardır.

Duygusal yoğunluğu olan olaylar, yalnızca beklenmedik toplumsal olaylarla sınırlı değildir. Çocuğunuzun doğumu, düğün gününüz ya da yaptığınız tartışmalar gibi olaylar da aynı zaman içerisinde meydana gelmiş rutin olaylara kıyasla detaylarıyla hatırlanır. Bu da bize, beynimizin, koşullara bağlı olarak hafızalarımızı nasıl renklendirdiğini gösterir.

Duygusal Hafızalar Nerede Oluşturulur?

Duygusal yoğunluğu olan hafızaların beyinde özel biçimde depolandığı fikri yeni değildir. Henüz 1890 yılında, ünlü psikolog William James,“duygusal olayların serebral doku üzerinde bir iz bıraktığını” bıraktığını ileri sürmüştür. Ancak duygusal tetiklemeyi gerçekleştiren beyin bölgeleri, beynimizin tamamına yakınında olduğu gibi tam anlamıyla anlaşılabilmiş değildir.

1994 yılında, nörobilimci Ralph Adolphs, nadir bir genetik hastalık olan Urbach-Wiethe hastalığı bulunan bir kadını tanımladı. Bu hastalık, beynin duygulardan sorumlu bir bölgesi olan amigdalada büzülmeye ve bozulmaya neden olur. Kadın, korku duygusunu büyük oranda kaybetmiş, başkalarındaki korku ifadelerini de tanımlamakta güçlük çeker hale gelmişti. Daha da şaşırtıcı olanı, kadının duygusal hafızaları ciddi biçimde etkilenmiş, sağlıklı insanlarda genellikle görülen duygusal hareketlenmelerden hiçbirini sergilemiyordu.

Hafızalar ve Demans

2013 yılı Ekim ayında Brain'de yayımlanan bir araştırmada, duygusal hafızaları daha yakından incelemek için, frontotemporal demans hastaları üzerinde çalışmalar yürütüldü. Demansın bu türü, 50'li ve 60'lı yaşlarındaki insanları etkileyen nadir görülen bir hastalık ve ne yazık ki; henüz bir tedavisi bulunmuyor.

Frontotemporal demansı bulunan insanlar, sosyal durumlarla başa çıkmada ve diğer insanların hislerini anlamakta güçlük yaşarlar. Bu da hastalığın, beynin duygular için önemli beyin bölgelerini etkilediğini gösterir.

Araştırmada, frontotemporal demansı bulunan insanlara ve sağlıklı yetişkinlere normalde duygusal tepki tetiklenmesine neden olacak (örneğin; yılanlar, trafik kazaları gibi) resimler gösterildi. Ardından duygusal tepki oluşturması beklenen resimlere ve duygusal tepki tetiklemesi beklenmeyen (ev ve kupa gibi) resimlere dair hafızalar test edildi.

Testler sonucunda, frontotemporal demans sahibi hastalarda herhangi bir duygusal hareketlenme görülmezken, sağlıklı yetişkinlerin güçlü hislerle ilişkilendirdiği resimlerin pek çoğunu hatırladıkları görüldü. Yapılan incelemelerde, bu duygusal hafıza kaybı, beyindeki değişikliklerle ilişkilendirildiğinde, bu durumdan orbitofrontal korteksteki büzülmenin sorumlu olduğu keşfedildi.

Bu sonuçlar, duygusal hafızaların nerede oluşturulduğuna dair yeni bilgiler sağlıyor. Görünüşe göre, güçlü hafızaların oluşturulmasında yalnızca amigdala değil, orbitofrontal korteks de önemli bir pay sahibi.

Öte yandan, araştırma sonuçları, frontotemporal demans sahibi insanların dünyayı nasıl deneyimlediklerine dair de önemli bakış açıları sağlıyor. Görünüşe göre bu hastalar için, kızlarının düğününe katılmak gibi son derece duygusal olaylar; arabaya benzin almak gibi sıradan olaylarla benzer hatırlanabilirlik özelliğine sahip.

Duygular ve hafızalar arasındaki kompleks bağlantıyı anlamaya yönelik çalışmalar, diğerlerine kıyasla bazı olayları neden ve nasıl daha iyi hatırladığımıza dair kavrayışımızın gelişmesine katkıda bulunmaya devam ediyor. Beyindeki bu süreçlerin daha iyi anlaşılması, zengin duygusal deneyimlerin hafızalarımızı nasıl renklendirdiği ve dünya deneyimlerimizi nasıl şekillendirdiği konusunda önemli ipuçları verebilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir