Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Sevdiğiniz birisinin sırtını okşamak ya da sıvazlamak oldukça rahatlatıcı bir eylemdir. Dahası bu durum yalnızca sırtını okşadığınız kişiye haz vermekle kalmaz, kendinizin de rahatlamasını sağlar. Current Biology'de yayımlanan bir araştırma, bu haz duygusunun, karşı tarafın teninin kendi tenimizden daha yumuşak olduğu hissini ve dolayısıyla da beynimizin okşanan kişiden haz beklentisine dayalı bir yanılsama yaratarak ortaya çıktığını ileri sürüyor.

Derimizden beynimize kadar, nazik ve yavaş okşamayı algılayabilen özel bir sistemimiz bulunuyor. Bilim insanları, avuç içlerimizi, parmak uçlarımızı ve ayak tabanlarımızı pürüzsüz veya tüysüz kısımlarını "kılsız cilt", geri kalan yerlerimizi ise "kıllı cilt" olarak tanımlıyor. Tüysüz deri olarak tanımlanan bu deri kısmı, dokunuş için son derece hassastır ve etrafımızdaki çevreyi tanımamıza ve keşfetmemize yardımcı olur. Fakat aynı zamanda da dokunuşun duygusal, keyif verici ve ödüllendirici yönü için gerekli olduğu düşünülen özel bir sinir lifi olan C-lifleri bu bölgelerde yoktur. Bu tür bir dokunuşa tepki veren sinir hücreleri, ayak tabanları ve avuç içleri gibi kılsız bölgelerin dışında vücudumuzun çoğunu kaplayan derimizde bulunur. 

Yapılan araştırmalar genellikle, dokunulan kişinin hisleri üzerine yoğunlaşırken; dokunan kişinin elde ettiği fayda ya da haz duygularına pek de değinilmemiştir. 2015 yılında Current Biology'de yayımlanan çalışmada, araştırma ekibi, bir başkasını okşamanın dokunan kişiyi nasıl etkilediğini bulmak için insanlardan kendi kollarını ve diğer insanların kollarını okşamalarını istedi. Yapılan denemeler sonucunda, katılımcıların çoğu, diğer insanların ciltlerinin kendi ciltlerinden daha yumuşak olduğu hissini deneyimlediklerini bildirdi. 

Araştırmacılar, bu hissi verenin yalnızca derimiz olmadığını; bundan ziyade beynimizin, diğer insanların teninin kendi tenimizden daha yumuşak olduğu yanılsamasını yarattığını ileri sürüyor. Çünkü vücudumuzun bir başkasına dokunmak için en sık kullandığımız kısmı olan avuç içlerimizde okşamaya duyarlı sinirlere sahip değiliz. Fakat beynimiz, insanlara nazikçe ve yavaşça dokunmanın onlara zevk, güven ya da destek vereceğini öğrenmiş durumdadır ve bu da, beynimizde, kendimizden zevk aldığımız yanılsamasına çevrilir. Başkalarına dokunma motivasyonumuzun temelinde de bu yatıyor olabilir.

Dokunuş, yalnızca neye dokunduğumuza bağlı değildir, aynı zamanda nasıl dokunduğumuza da bağlıdır. İnsanlar genellikle hafif hafif ve yavaş yavaş dokunulan bir nesnenin, hızlıca dokunulandan daha iyi hissettirdiğini düşünür. Araştırmada, bu sosyal yumuşaklık illüzyonunun, insanlar ellerini diğer katılımcıların önkollarına okşamadan koyduklarında veya çok hızlı okşadıklarında ortaya çıkmadığı belirtiliyor.

Öte yandan, insanlar kendilerinin ve başkalarının cildinin yumuşaklığını farklı kumaşlarla karşılaştırmak zorunda kaldıklarında, diğer insanların cildinin hala daha yüksek yumuşaklık derecelerine sahip olduğu görüldü. Ancak kendi kolları ve dokundukları insanların kolları kumaşla kaplandığında ise, bu illüzyonun ortadan kalktığı gözlemlendi. Bununla birlikte, araştırmacılar, bir başkası tarafından pasif olarak hareket ettirildiğinizde de bu etkinin ortadan kalktığını ileri sürüyor.

Görünüşe göre, bu etki ancak dokunmayı istemekle yani beyninizin aslında başka birine dokunmak istemesiyle ilgili bir deneyimdir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir