Geçmişte öfke üzerine yapılan araştırmalar, öfke göstermenin sosyal maliyetinin kadınlarda erkeklerden daha fazla olabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, öfke göstergesinin kadınlarda erkeklere göre daha fazla kişilerarası maliyetle ilişkili olup olmadığı hakkında az şey bilinmektedir.

Öfkenin bedelini ödemek: Kadınlar daha büyük maliyetlere mi katlanıyor?

International Journal of Psychology dergisinde 4 Kasım 2020'de yayımlanan bir makalede, araştırmacılar dışa dönük öfke ifadesinin kadınlar için daha büyük depresif belirtilerle ilişkili olabileceğini; erkeklerde ise bu durumun tam tersi olabileceğini öne sürüyor. 942 yetişkin katılımcının yer aldığı çalışmanın başlangıcında katılımcıların öfkelenme sıklıkları kayıt altına alındı. 9 yıllık bir takip sürecinin ardından depresif semptomların değerlendirilmesi için katılımcılarla yapılan görüşmeler tamamlandı. 

Araştırma sonuçlarına değinmeden önce araştırmacıların bu hipotezi ortaya atmasının altında yatan öfke ile ilgili detaylara bir göz atalım… 

Duygusal ifade söz konusu olduğunda, sosyal normlar ve görüntüleme kuralları (İng. display rules), bu ifadenin uygun olup olmadığını veya ne tür olduğunu belirler. Duygu stereotipleri üzerine geçmişte yapılan araştırmalar, kadınların erkeklere kıyasla daha az öfkelenmesinin ve bu öfkeyi daha az sergilemesinin beklendiği yönünde sonuçlar ortaya koydu. Bu stereotiplerin bir sonucu olarak, öfkesini gösteren kadınlar –öfkesini göstermeyen erkeklere kıyasla- toplumda daha az sevilen, daha az etkili ve mantıksız olarak algılanmak da dahil olmak  üzere daha büyük sosyal maliyetlere katlanma eğilimi gösteriyor. Önceki araştırmalar, kadınların öfke gösterdikten sonra bu öfkenin nasıl algılandığına dair bir endişe taşıdıklarından; üzerine daha fazla düşünme eğiliminde olduklarını ileri sürüyor. Bu durumun zamanla kadınların refahı üzerine olumsuz sonuçlar doğurabileceği tahmin ediliyor.

Öfke ve Depresif Belirtiler 

Öfke, son derece yaygın bir duygu hâlidir. Psikologlar, öfke deneyimini genellikle başka bir kişinin kasıtlı eylemlerine atfedilebilecek bir tür hedef engellemeye veya hayal kırıklığına bağlar. Öfke deneyiminin kendisi, içerisinde bulunulan duruma bağlı olarak işlevsel veya sorunlu –özellikle sağlığın kötü olması, yaşam kalitesinin düşük olması ile bağlantılı olarak yüksek düzeyde– olabilir.

Farklı öfkelerle ilgili ifade tarzları, geçmişte farklı zihinsel ve fiziksel sağlık sonuçlarıyla ilişkilendirilmiştir. Özellikle de dışa dönük öfke ifadesi, kardiyovasküler hastalık için daha fazla risk ve daha fazla depresyon deneyimi ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmacılar, duygudurum bozukluğu olarak depresyonu; önceden zevkli olan aktivitelere ilginin veya bu aktivitelerden alınan zevkin azalması olarak tanımlasalar da bu durumun öfke ve sinirliliğin artması olarak da ortaya çıkabileceğini söylüyorlar. 

Psikolojideki ufuk açıcı teoriler, depresyonun patogenezinde öfkenin rolünü uzun yıllar boyunca ele almıştır. Örneğin; Freud (1917), depresyonun ilk kez içselleştirilmiş öfke olarak kavramsallaştırılmasını ortaya koymuştur. Bu kavramsallaştırma daha sonraki teorilerde ayrıntılı olarak ele alınmıştır: İçe dönük öfke (İng. anger-turned-inward)1. O zamanlardan beri araştırmacılar, dışa dönük öfkenin ve saldırganlığın depresyondaki önemli rolünü giderek daha fazla kabul etmişlerdir. 

Cinsiyet ve Öfke 

Öfke, genellikle erkeklere ait bir duygu gibi lanse edilir. Araştırmalar da insanların, erkeklerden daha sık ve yoğun öfke yaşamalarını beklediklerini gösteren sonuçlar ortaya koymuştur2. Erkeklerin öfkeyi kadınlardan daha fazla deneyimledikleri ve gösterdikleri, dahası erkeklerin öfkesinin kadınların öfkesinden daha kabul edilebilir bir şey olduğuna dair değerlendirmeler de yapılmıştır3. Çocuklar dahi erkeklerin öfkelerinin kadınlardan daha kabul edilebilir olduğunu düşünmektedir4.

Bu beklentiler ve klişeler göz önüne alındığında, kadınların öfkelerini göstermesi daha büyük sosyal maliyetleri karşılama eğiliminde olduğunu düşündürmektedir. Örneğin, bir iş görüşmesinde, öfkesini ifade eden kadınların daha az sempatik, daha az yetkin, güç ve bağımsızlığı daha az hak eden olarak görüldükleri; öfkeli erkek meslektaşlarına kıyasla daha düşük ücretlerle çalıştırıldığı görülmüştür5.

Öte yandan, öfke ifadelerinin erkeklerde sosyal etkiyi ve yetkinlik algısını arttırdığı görülürken, kadınlar için bunun tam tersi geçerlidir. Diğer insanların kadınların öfkesini nasıl algıladıklarına ilişkin kavrayış geliştirmek, öfke ifadesinin sosyal sonuçlarını ortaya koymak için yararlı olsa da öfke ifadesinin kadınların içsel işleyişini (zihinsel sağlık gibi) nasıl etkileyeceğini anlamak da önemlidir. 

The Pennsylvania State University’den araştırmacıların öfke üzerine yürüttükleri bu çalışmada üç ihtimal üzerinde durulmaktadır:

  1. Eğer kadınlar öfkelerini gösterdiğinde daha fazla kişilerarası maliyet ile karşılaşırsa; bu daha fazla sosyal izolasyona veya öfke ruminasyonunun artmasına yol açabilir ve bu durum da depresyonu hızlandırabilir.
  2. Öfke ifadesi kadınsı olmadığından ve bu nedenle de kadınlarda istenilmeyen şey olarak görüldüğünden; kadınlar, öfkesini ifade ederken büyük bir iç çatışma yaşayabilirler.
  3. Kadınlar ilişkilerdeki uyuma erkeklere kıyasla daha fazla değer verme eğiliminde olabileceğinden, bunu dışa dönük öfke ifadesi yoluyla tehlikeye atmak kadınlar için özellikle stresli olabilir. 

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde; depresyona ilişkin verilerin sonuçlarla anlamlı bir şekilde ilişki gösterdiği gözlemlendi. Araştırmada ayrıca, cinsiyetin öfke ve depresyon arasındaki ilişkinin önemli bir moderatörü olduğu sonucuna da varıldı.

Yapılan analizler sonucunda, dışa dönük öfke göstergesinin, --depresif semptomların önceki seviyeleri kontrol edilerek-- 9 yıl sonra daha büyük depresif semptomlarla ilişkili olduğu ortaya koyuldu. Daha da önemlisi, daha fazla öfke göstergesi, kadınlar için daha büyük seviyede depresyonla ilişkiliyken; erkekler için depresyon ve dışa dönük öfke göstergesi arasında herhangi bir ilişki bulunamadı. 

Araştırmacılar bu sonuçların, kadınların öfkeyi dışa dönük göstermelerinin daha fazla içsel maliyete katlanabileceğine dair bir ön kanıt sağladığını düşünüyor. Bu durumun nedenlerine dair dikkate alınması gereken olasılıkları ise şu şekilde belirtiyorlar: Dışa dönük öfke göstergesi ile ilişkili olarak daha büyük depresyon; doğrudan kadınların öfkelerini göstermek için diğer insanlardan aldıkları olumsuz değerlendirmelerden kaynaklanabilir. Kadınlar, ilişkilerinin duygusal tonu ve her ne pahasına olursa olsun başkalarıyla olumlu ilişkiler sürdürme konusunda erkeklerden daha sorumlu hissetme eğilimindedir. Bu sorumluluk duygusu, kadınların ilişkilerindeki her nüansla ilgilenebildikleri için başkalarından gelen olumsuz tepkilere özellikle uyum sağlamaları gerektiği algısına neden olabilir. Bu da ilişkilerinin nasıl gittiğine dair bir baskı oluşturarak, kadınları, diğer insanların duygusal durumlarına karşı daha tetikte bir hâle sokabilir.

Araştırma sonuçları, genel olarak öfkenin zamanla depresif belirtilerle ilişkili olduğunu ve dışa dönük öfke göstergesinin erkekler için değil, kadınlar için daha büyük bir depresyonla ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Kadınların öfke göstergesi, yalnızca bu durumun getireceği sosyal maliyeti değil, zaman içinde de kendilerinin beden-zihin sağlığı ve refahı için daha büyük maliyetler de üstlenebileceğini gösteriyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir