S. Demirel Üniversitesi - Çevirmen
İngiltere'de 1 milyon kadın üzerinde yapılan yeni bir çalışmaya göre; mutsuzluk ve stresin sağlıksızlığa etkisinin bulunabileceğini söyleyen yaygın inanış asılsız çıktı. Çalışmanın bulgularına göre; mutluluk ve mutsuzluğun ölüm üzerinde doğrudan hiçbir etkisi yok.
Bozuk sağlık, kişisel mutsuzluğun önemli bir nedeni olabilse de, araştırmacıların söylediğine göre, mutsuz insanlar ile onların ne kadar uzun yaşadığı hakkında sık sık yaptığımız çağrışımlara karşın, bu durumun tersi gerçekleşmiyor.
Avustralya'daki University of New South Wales (UNSW) Medicine 'den araştırmacı Bette Liu; hastalığın insanları mutsuz yaptığını ancak mutsuzluğun kendisinin insanları hasta etmeyeceğini söylüyor. Liu, 1 milyon kadının dahil edildiği 10 yıllık bir çalışmada bile mutsuzluk ve stresin ölüm üzerinde doğrudan bir etkisini bulamadıklarını ifade ediyor.
UK Million Women Study'den alınan veriler ile, kadınlardan kendi sağlık, mutluluk, stres, denetim hissi ve dinlenme seviyelerini değerlendirmeleri istenen araştırmada; katılımcıların çoğunluğu kendilerinin mutlu olduğunu belirtirken, altı kişiden yalnızca birinin genelde mutsuz olduğunu söylediği görüldü.
Mutsuzluk; sigara içmek, hareket azlığı ve bir eş ile yaşamamak gibi şeyler ilişkilendirilirken, en bariz olarak görülen şey ise; sağlığı yerinde olmayan kadınların; mutsuz, kontrolsüz ve rahat hissetmediklerini söylemeye daha yatkın oldukları idi.
Sonraki 10 yılda, çalışmaya katılan kadınların 30.000'i hayatını kaybetmişti.. Araştırmacılar, kadınların yaşamındaki sigara içme ve bozuk sağlığa ek olarak (genel mutsuzluktan farklı olan klinik depresyon ve anksiyete dahil) yaşam şekli ve sosyo ekonomik etkenler gibi sebepleri de göz önüne aldıklarında; mutsuz olanlar arasındaki ölüm oranının, mutlu olduklarını söyleyenlerin ölüm oranıyla neredeyse aynı olduğu bulgusuna ulaştılar.
Diğer bir deyişle; mutsuzluğun kendisi, artan ölüm oranının hiçbir istatistiksel belirginliği ile bağdaştırılamamıştı ve bakıldığında 1 milyon katılımcının oldukça büyük bir örneklem olduğunu belirtmekte de fayda var.
The Lancet 'te yayımlanan sonuçlar; öte yandan bu hafta yayınlanan ünlü bir başka çalışmayla uyumsuz gibi görünüyor. Yale University'den araştırmacılar tarafından yürütülen söz konusu çalışmada, yaşlanmaya dair olumsuz inanışlara sahip insanların, Alzheimer hastalığıyla bağlantılı beyin değişimleri geçirmelerinin daha olası olduğu ileri sürülüyor.
Yale 'de yürütülen çalışmanın araştırmacılarından Becca Levy; bireylerin toplumdan edindiği yaşlanmaya dair olumsuz inanışların oluşturduğu stresin, patolojik beyin değişimleri ile sonuçlanabileceğini söylüyor. Levy; her ne kadar bulguların kaygı verici olduğunu söylese de, yaşlanmaya dair bu olumsuz inanışların yatıştırılabileceğini ve yaşlanma konusundaki olumlu bakış açılarının güçlendirilebileceğini, bu yüzden ters etkilerin kaçınılmaz olmadığını fark etmemize yarayacağını ileri sürüyor.
Fakat UK Million Women Study'den gelen verileri ele alarak çalışma yürüten araştırmacılara göre, mutsuzluk seviyelerini ölüme bağlayan çalışmaların, bozuk sağlığın insanların üzgün ve stresli hissetmesine neden olduğu parametresini doğru şekilde göz önüne almamıştı.
Bunun yanı sıra, University of Oxford'dan Richard Peto; çoğu insanın hala stres veya mutsuzluğun hastalığa doğrudan sebep olabileceğine inandığını, fakat neden ve sonuç ilişkisine dair bir noktayı karıştırdıklarını söylüyor. Peto; hasta olan insanların, iyi durumda olan insanlara kıyasla elbette ki mutsuz olmaya daha yatkın olduklarını, ancak mutluluk ve mutsuzluğun kendisinin ölüm oranları üzerinde herhangi bir doğrudan etkisinin olmadığını, UK Million Women Study'den elde edilen verilere dayandırılarak yürütülen çalışmanın net bir biçimde ortaya koyduğunu ileri sürüyor.
Araştırma Referansı: de Souto Barreto, Philipe, and Yves Rolland. "Happiness and unhappiness have no direct effect on mortality." The Lancet (2015).
Kaynak: Peter Dockrill, "How happy or sad you are has no effect on how long you’ll live, study finds," http://www.sciencealert.com/how-happy-or-sad-you-are-has-no-effect-on-how-long-you-ll-live-study-finds
Bozuk sağlık, kişisel mutsuzluğun önemli bir nedeni olabilse de, araştırmacıların söylediğine göre, mutsuz insanlar ile onların ne kadar uzun yaşadığı hakkında sık sık yaptığımız çağrışımlara karşın, bu durumun tersi gerçekleşmiyor.
Avustralya'daki University of New South Wales (UNSW) Medicine 'den araştırmacı Bette Liu; hastalığın insanları mutsuz yaptığını ancak mutsuzluğun kendisinin insanları hasta etmeyeceğini söylüyor. Liu, 1 milyon kadının dahil edildiği 10 yıllık bir çalışmada bile mutsuzluk ve stresin ölüm üzerinde doğrudan bir etkisini bulamadıklarını ifade ediyor.
UK Million Women Study'den alınan veriler ile, kadınlardan kendi sağlık, mutluluk, stres, denetim hissi ve dinlenme seviyelerini değerlendirmeleri istenen araştırmada; katılımcıların çoğunluğu kendilerinin mutlu olduğunu belirtirken, altı kişiden yalnızca birinin genelde mutsuz olduğunu söylediği görüldü.
Mutsuzluk; sigara içmek, hareket azlığı ve bir eş ile yaşamamak gibi şeyler ilişkilendirilirken, en bariz olarak görülen şey ise; sağlığı yerinde olmayan kadınların; mutsuz, kontrolsüz ve rahat hissetmediklerini söylemeye daha yatkın oldukları idi.
Sonraki 10 yılda, çalışmaya katılan kadınların 30.000'i hayatını kaybetmişti.. Araştırmacılar, kadınların yaşamındaki sigara içme ve bozuk sağlığa ek olarak (genel mutsuzluktan farklı olan klinik depresyon ve anksiyete dahil) yaşam şekli ve sosyo ekonomik etkenler gibi sebepleri de göz önüne aldıklarında; mutsuz olanlar arasındaki ölüm oranının, mutlu olduklarını söyleyenlerin ölüm oranıyla neredeyse aynı olduğu bulgusuna ulaştılar.
Diğer bir deyişle; mutsuzluğun kendisi, artan ölüm oranının hiçbir istatistiksel belirginliği ile bağdaştırılamamıştı ve bakıldığında 1 milyon katılımcının oldukça büyük bir örneklem olduğunu belirtmekte de fayda var.
The Lancet 'te yayımlanan sonuçlar; öte yandan bu hafta yayınlanan ünlü bir başka çalışmayla uyumsuz gibi görünüyor. Yale University'den araştırmacılar tarafından yürütülen söz konusu çalışmada, yaşlanmaya dair olumsuz inanışlara sahip insanların, Alzheimer hastalığıyla bağlantılı beyin değişimleri geçirmelerinin daha olası olduğu ileri sürülüyor.
Yale 'de yürütülen çalışmanın araştırmacılarından Becca Levy; bireylerin toplumdan edindiği yaşlanmaya dair olumsuz inanışların oluşturduğu stresin, patolojik beyin değişimleri ile sonuçlanabileceğini söylüyor. Levy; her ne kadar bulguların kaygı verici olduğunu söylese de, yaşlanmaya dair bu olumsuz inanışların yatıştırılabileceğini ve yaşlanma konusundaki olumlu bakış açılarının güçlendirilebileceğini, bu yüzden ters etkilerin kaçınılmaz olmadığını fark etmemize yarayacağını ileri sürüyor.
Fakat UK Million Women Study'den gelen verileri ele alarak çalışma yürüten araştırmacılara göre, mutsuzluk seviyelerini ölüme bağlayan çalışmaların, bozuk sağlığın insanların üzgün ve stresli hissetmesine neden olduğu parametresini doğru şekilde göz önüne almamıştı.
Bunun yanı sıra, University of Oxford'dan Richard Peto; çoğu insanın hala stres veya mutsuzluğun hastalığa doğrudan sebep olabileceğine inandığını, fakat neden ve sonuç ilişkisine dair bir noktayı karıştırdıklarını söylüyor. Peto; hasta olan insanların, iyi durumda olan insanlara kıyasla elbette ki mutsuz olmaya daha yatkın olduklarını, ancak mutluluk ve mutsuzluğun kendisinin ölüm oranları üzerinde herhangi bir doğrudan etkisinin olmadığını, UK Million Women Study'den elde edilen verilere dayandırılarak yürütülen çalışmanın net bir biçimde ortaya koyduğunu ileri sürüyor.
Araştırma Referansı: de Souto Barreto, Philipe, and Yves Rolland. "Happiness and unhappiness have no direct effect on mortality." The Lancet (2015).
Kaynak: Peter Dockrill, "How happy or sad you are has no effect on how long you’ll live, study finds," http://www.sciencealert.com/how-happy-or-sad-you-are-has-no-effect-on-how-long-you-ll-live-study-finds
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
17 Aralık 2014
Genç Hissetmek Uzun Yaşam Belirtisi
11 Ocak 2015
Uzun Yaşamın Sırrı Balinalarda mı?
11 Temmuz 2015
Neden Her Ülkede Kadınlar Erkeklerden Daha Uzun Yaşıyor?
07 Ocak 2016
Uyumamak Ölüme Yol Açabilir mi?
06 Temmuz 2015
2000 Yıl Önce, İnsan Gibi Defnedilmiş Bir Vaşak!
28 Temmuz 2015
Zeka ve Uzun Ömür Arasındaki İlişki Çoğunlukla Genetik
22 Temmuz 2017
Dev Deniz Solucanları 1000 Yıldan Fazla Yaşayabiliyor
02 Aralık 2014
Neden Dişiler Erkeklere Göre Daha Uzun Yaşıyor?
05 Eylül 2021
Neden Ölmek Zorundayız?