Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Kanser bilindiği üzere genetik bir hastalıktır ve bu haliyle hücrelerimizin fonksiyonlarını özellikle de nasıl gelişip bölündüklerini kontrol eden genlerdeki değişimler sebebiyle ortaya çıktığını söylemek doğru olacaktır.
Kansere sebep olacak genetik değişimler, anne ve babadan aktarılmış olabileceği gibi, bireyin hayatı süresince gerçekleşen hücre bölünmeleri sırasında ortaya çıkan ve düzeltilemeyen DNA hasarları -mutasyonlar- dolayısıyla da oluşabilir. Bu DNA hasarlarına belirli bir takım çevresel faktörler, radyasyon, diğer moleküler mekanizmalar, sigara içmek, güneşten gelen ultraviyole -morötesi- ışınlar veya kanserojen kimyasallara maruz kalmak da sebep olabilir.
Tüm bu etkenlere bakılarak denilebilir ki; her bireyin kanseri kendine özgü sebeplerle oluşmuş tekil bir genetik değişim kombinasyonu dolayısıyla ortaya çıkar. Ancak kanser ilerledikçe yeni değişimler ortaya çıkar ve bir tümörün içinde dahi birbirinden farklı genetik değişimlere sahip olan hücreler ortaya çıkar.
Genel olarak kanserli hücreler, normal hücrelere oranla daha fazla genetik değişim bulundurur diyebiliriz. Ne var ki, bu değişimlerden bazıları kanserle hiç ilgili olmayabilir veya kansere sebep olmaktan çok sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
İlişkili Gen Grupları
Kanser ile ilişkili olan genetik değişimler üç farklı gen grubunu etkileyebilir : tümör baskılayıcı genler, DNA tamir genleri ve proto-onkogenler.
Proto-onkogenler normal bir hücrede büyüme ve bölünme süreçlerine dahil olurlar. Ancak bu genler belli değişimler geçirince normalden daha aktif bir hale gelerek onkogen’lere -kanser yapıcı- dönüşür ve hücrelerin bölünmemesi ve büyümemesi gereken durumlarda dahi, büyüyüp bölünmelerine yardımcı olur.
Tumör baskılayıcı genler de hücre büyümesi ve bölünmesini kontrol eden gen gruplarıdır. Bu bağlamda bu genlerde gerçekleşen bir takım değişimler, hücrelerin kontrolsüz biçimde bölünmeleri ve kansere yol açmaları ile sonuçlanabilmektedir.
DNA tamir genleri ise, her hücre bölünmesinde veya protein sentezi sırasında ortaya çıkan genetik değişimleri, mutasyonları ve DNA hasarlarını tarayarak düzeltme görevi olan proteinleri üreten genlerdir. Bu genlerde ortaya çıkan değişimler, her gen için olduğu gibi kanser ile ilgili genlerin de geçirdikleri değişimlerin düzeltilememesine sebep olacağından sonuçta kanser yapıcı etmenlerin ortaya çıkışına sebep olmaktadır.
Bilim insanları kansere sebep olan moleküler değişimler hakkında daha fazla şey öğrendikçe, belirli bir takım mutasyonların birçok kanser türünde ortak olarak görüldüğü sonucuna vardılar. Bu sebepten dolayı da, kanser tipleri bazen -en azından doktorlar ve araştırmacılar tarafından- doku, organ veya mikroskop altında nasıl göründüklerine göre değil, sahip oldukları genetik özelliklere göre sınıflandırılmaktadır.
Kansere sebep olacak genetik değişimler, anne ve babadan aktarılmış olabileceği gibi, bireyin hayatı süresince gerçekleşen hücre bölünmeleri sırasında ortaya çıkan ve düzeltilemeyen DNA hasarları -mutasyonlar- dolayısıyla da oluşabilir. Bu DNA hasarlarına belirli bir takım çevresel faktörler, radyasyon, diğer moleküler mekanizmalar, sigara içmek, güneşten gelen ultraviyole -morötesi- ışınlar veya kanserojen kimyasallara maruz kalmak da sebep olabilir.
Tüm bu etkenlere bakılarak denilebilir ki; her bireyin kanseri kendine özgü sebeplerle oluşmuş tekil bir genetik değişim kombinasyonu dolayısıyla ortaya çıkar. Ancak kanser ilerledikçe yeni değişimler ortaya çıkar ve bir tümörün içinde dahi birbirinden farklı genetik değişimlere sahip olan hücreler ortaya çıkar.
Genel olarak kanserli hücreler, normal hücrelere oranla daha fazla genetik değişim bulundurur diyebiliriz. Ne var ki, bu değişimlerden bazıları kanserle hiç ilgili olmayabilir veya kansere sebep olmaktan çok sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
İlişkili Gen Grupları
Kanser ile ilişkili olan genetik değişimler üç farklı gen grubunu etkileyebilir : tümör baskılayıcı genler, DNA tamir genleri ve proto-onkogenler.
Proto-onkogenler normal bir hücrede büyüme ve bölünme süreçlerine dahil olurlar. Ancak bu genler belli değişimler geçirince normalden daha aktif bir hale gelerek onkogen’lere -kanser yapıcı- dönüşür ve hücrelerin bölünmemesi ve büyümemesi gereken durumlarda dahi, büyüyüp bölünmelerine yardımcı olur.
Tumör baskılayıcı genler de hücre büyümesi ve bölünmesini kontrol eden gen gruplarıdır. Bu bağlamda bu genlerde gerçekleşen bir takım değişimler, hücrelerin kontrolsüz biçimde bölünmeleri ve kansere yol açmaları ile sonuçlanabilmektedir.
DNA tamir genleri ise, her hücre bölünmesinde veya protein sentezi sırasında ortaya çıkan genetik değişimleri, mutasyonları ve DNA hasarlarını tarayarak düzeltme görevi olan proteinleri üreten genlerdir. Bu genlerde ortaya çıkan değişimler, her gen için olduğu gibi kanser ile ilgili genlerin de geçirdikleri değişimlerin düzeltilememesine sebep olacağından sonuçta kanser yapıcı etmenlerin ortaya çıkışına sebep olmaktadır.
Bilim insanları kansere sebep olan moleküler değişimler hakkında daha fazla şey öğrendikçe, belirli bir takım mutasyonların birçok kanser türünde ortak olarak görüldüğü sonucuna vardılar. Bu sebepten dolayı da, kanser tipleri bazen -en azından doktorlar ve araştırmacılar tarafından- doku, organ veya mikroskop altında nasıl göründüklerine göre değil, sahip oldukları genetik özelliklere göre sınıflandırılmaktadır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
15 Şubat 2015
Çığır Açan, Nefesle Akciğer Kanseri Teşhisi
06 Kasım 2014
Nöron Ölümünün Sorumlusu Amiloid Beta Değil, Amiloid Tau
19 Aralık 2014
Patojen Davranışına Yeni Bakış
12 Kasım 2014
12 Kasım: Dünya Zatürre Günü