Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Eskiden beri, her kalbin belli sayıda bir çarpma kapasitesi olduğu ve bu sınıra ulaştıktan sonra kendi kendine duracağını düşünen birileri olmuştur. Acaba gerçekten canlıların kalpleri de, belli bir dolum sayısından sonra artık şarj edilemeyen bir tür şarjlı pil gibi kendi ömrüne sahip olabilir mi?
Kalp atış hızları yüksek olan hayvanlar, örneğin fareler kısa ömürlüdür; kaplumbağalar ve balinalar gibi kalp atış hızı düşük hayvanlar ise uzun ömürlüdür. En uzun ömürlü hayvanlardan biri olan Galapagos kaplumbağasının kalbi, dinlenme sırasında dakikada 6 atıma kadar düşebilir; fareninki ise bu durumda dakikada yaklaşık 240 kez çarpar. Peki ama hızlı atan bir kalp uzun vâdede neden bir dezavantaj olsun ki?
Yetişkin bir insanın kalp ritmi dinlenme sırasında dakikada 60-100 atım arasında olur. 100 atımdan yüksek durumlar hastalık semptomu olarak kabul edilir. Fakat başka bir nedeni de olabilir. Acaba bu durum kalbe zararlı mı?
Oslo Üniversite Hastanesi'nden Kardiyolog Wasim Zahid, canlıların doğdukları andan itibaren geri sayım yapan bir kalbe sahip oldukları düşüncesinin bütünüyle bir mitten ibaret olduğunu belirtiyor. Hızlı atan bir kalbin ise insanlarda sağlıksızlık habercisi olabileceğini ifade ediyor. Çeşitli zamanlarda yapılmış olan 40 ayrı araştırmanın sonuçlarının derlendiği bir çalışmada, dinlenme hâlindeyken oluşan yüksek atım hızının kalp hastalığı ve ölüm riskini arttırdığının açıkça ortaya koyulduğunu ekliyor.
Yüksek atım hızı, kanın vücuda iyi taşınmasını engelliyor, ritim bozukluğuna yol açıyor ve sonuçta kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Uzun vâdede hızlı atan bir kalp, noradrenalin (diğer adıyla norepinefrin) hormonunu daha fazla üretmiş oluyor. Noradrenalin, adrenalin gibi bedeni ve beyni eyleme hazırlayan organik bir kimyasal. Ayrıca kalp atışlarını hızlandırıp, vücudu strese sokuyor. Yüksek düzeyli noradrenalin, kan damarlarının daraltıyor ve zamanla elastikiyetlerini yitirmelerine yol açıyor. Öyle olunca da kalbin görevini yerine getirebilmek için zamanla giderek daha fazla enerjiye gereksinimi oluyor; durum kalp krizine kadar varabiliyor.
Her kuralın bir istisnası vardır, derler. Bu konuda da Sinüs Taşikardisi (İng. Inappropriate Sinus Tachycardia - IST) olan insanlar istisnayı oluşturuyor. Bu kişiler sürekli olarak dakikada 100 atımdan yüksek kalp atışı ile yaşar. Normal insanlarda kalp ritmini hafifçe arttıran etkenlere çok fazla tepki verirler. Örneğin bir fincan kahve içmek, biraz merdiven çıkmak ya da strese girmek, kalp atışlarını aşırı yüksek düzeylere çekebilir.
Zahid, IST'nin son derece az rastlanan bir durum olduğunu belirtiyor. İşin ilginci, sinüs taşikardisi olan hastaların kalbinde herhangi bir olumsuz etki gözlemlenmiyor. Bu durumla yaşamak zorunda olmak hiç kolay olmasa da, kişilerin kalbi bu durumdan hasar görüyora benzemiyor.
Kalp atış hızları yüksek olan hayvanlar, örneğin fareler kısa ömürlüdür; kaplumbağalar ve balinalar gibi kalp atış hızı düşük hayvanlar ise uzun ömürlüdür. En uzun ömürlü hayvanlardan biri olan Galapagos kaplumbağasının kalbi, dinlenme sırasında dakikada 6 atıma kadar düşebilir; fareninki ise bu durumda dakikada yaklaşık 240 kez çarpar. Peki ama hızlı atan bir kalp uzun vâdede neden bir dezavantaj olsun ki?
Atım Sayısının Kendisi Değil, Atım Hızının Etkileri Ölümcül
Yetişkin bir insanın kalp ritmi dinlenme sırasında dakikada 60-100 atım arasında olur. 100 atımdan yüksek durumlar hastalık semptomu olarak kabul edilir. Fakat başka bir nedeni de olabilir. Acaba bu durum kalbe zararlı mı?
Oslo Üniversite Hastanesi'nden Kardiyolog Wasim Zahid, canlıların doğdukları andan itibaren geri sayım yapan bir kalbe sahip oldukları düşüncesinin bütünüyle bir mitten ibaret olduğunu belirtiyor. Hızlı atan bir kalbin ise insanlarda sağlıksızlık habercisi olabileceğini ifade ediyor. Çeşitli zamanlarda yapılmış olan 40 ayrı araştırmanın sonuçlarının derlendiği bir çalışmada, dinlenme hâlindeyken oluşan yüksek atım hızının kalp hastalığı ve ölüm riskini arttırdığının açıkça ortaya koyulduğunu ekliyor.
Yüksek atım hızı, kanın vücuda iyi taşınmasını engelliyor, ritim bozukluğuna yol açıyor ve sonuçta kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Uzun vâdede hızlı atan bir kalp, noradrenalin (diğer adıyla norepinefrin) hormonunu daha fazla üretmiş oluyor. Noradrenalin, adrenalin gibi bedeni ve beyni eyleme hazırlayan organik bir kimyasal. Ayrıca kalp atışlarını hızlandırıp, vücudu strese sokuyor. Yüksek düzeyli noradrenalin, kan damarlarının daraltıyor ve zamanla elastikiyetlerini yitirmelerine yol açıyor. Öyle olunca da kalbin görevini yerine getirebilmek için zamanla giderek daha fazla enerjiye gereksinimi oluyor; durum kalp krizine kadar varabiliyor.
Az Rastlanan Sıradışı Bir Durum da Var
Her kuralın bir istisnası vardır, derler. Bu konuda da Sinüs Taşikardisi (İng. Inappropriate Sinus Tachycardia - IST) olan insanlar istisnayı oluşturuyor. Bu kişiler sürekli olarak dakikada 100 atımdan yüksek kalp atışı ile yaşar. Normal insanlarda kalp ritmini hafifçe arttıran etkenlere çok fazla tepki verirler. Örneğin bir fincan kahve içmek, biraz merdiven çıkmak ya da strese girmek, kalp atışlarını aşırı yüksek düzeylere çekebilir.
Zahid, IST'nin son derece az rastlanan bir durum olduğunu belirtiyor. İşin ilginci, sinüs taşikardisi olan hastaların kalbinde herhangi bir olumsuz etki gözlemlenmiyor. Bu durumla yaşamak zorunda olmak hiç kolay olmasa da, kişilerin kalbi bu durumdan hasar görüyora benzemiyor.
Kaynak ve İleri Okuma
- Carina Rose, Science Nordic, "Does a heart stop after a certain number of beats?" http://sciencenordic.com/does-heart-stop-after-certain-number-beats
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
02 Aralık 2014
Neden Dişiler Erkeklere Göre Daha Uzun Yaşıyor?
09 Ekim 2016
İnsan Ömrünün Doğal Bir Sınırı Var mıdır?
07 Ocak 2016
Uyumamak Ölüme Yol Açabilir mi?
19 Ocak 2019
Genlerimiz Yaşam Süresi Beklentimizi de Belirliyor
06 Nisan 2015
Ölen Birisini Hayata Döndürmek Mümkün mü?
01 Eylül 2015
Ne Kadar Çikolata Yersek Ölürüz?
06 Şubat 2015
Ne Kadar Yaşayacağınızı Tahmin Eden DNA "Saati" Bulundu
11 Eylül 2016
"Kırık Bir Kalp" Ölüme Yol Açar mı?