Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Bazen çok mutlu anlarımızda, bazen de çok üzüldüğümüzde vücudumuzun fiziksel bir tepkisi o anki hislerimizin somut birer yansıması olarak dış dünyaya saçılır. İster mutluluktan, ister üzüntüden olsun gözlerimizin buğulanmasıyla birlikte hafifçe yanaklarımıza inen ıslaklığı hissederiz; göz yaşlarımız. Fakat bu çok üzgünlüğümüze ya da mutluluğumuza eşlik eden yalnızca göz yaşlarımız değildir.

Garip bir şekilde boğazımızda da tarifi imkansız bir yumru hissederiz. Peki hislerimizin bir yansıması olarak vücudumuzun bir parçası fiziksel bir tepki olarak ağlama tepkisini geliştirirken, bu yumruya sebep olan şey nedir? İşte şimdi bu sürecin bilimine bir göz atmalıyız. Boğazımızdaki yumrunun nedenini anlayabilmemiz için öncelikle neden ağladığımıza ve ağladığımızda vücudumuzda neler olduğuna dair genel bir tarama yapmalıyız. Aslına bakarsanız, neden ağladığımız henüz tam olarak açıklanabilmiş değil, fakat ağlamanın, sosyal yaratıklar olarak evrimleşmemizde sözlü olmayan bir iletişim oluşturduğuna dair güçlü deliller söz konusu. Yani ağlamak, çevremizdeki insanlara duygusal halimizi göstermenin bir yoludur ve böylelikle de yardımlarını talep ettiğimizin göstergesidir.

Başka bir insan tarafından samimi bir biçimde teselli edilen bu gözü yaşlı anlar, insanlar için hayati önemde olan sosyal ilişkilerin de güçlenmesini sağlar. Öte yandan tek çıktı bağların güçlenmesi değildir, bazı araştırmacılar ağlamanın bir zamanlar saldırganlarımıza karşı boyun eğme ifadesi olarak sunulduğunu da ileri sürüyorlar. Bir saldırgana dair --muhtemelen bir insan-- boyun eğme ifadesi merhamete sebep olabilirken hayatta kalmayı da sağlayabilir.  Ancak açık ki; bu durum genellikle iyi bir savunma mekanizması değildir, örneğin atalarımızın yaşadığı Afrika ormanlarındaki bir aslan saldırısını düşünelim, duygularımızı pek de umursayacaklarını bekleyemeyiz. Bunu akılda tutarak, duygusal olmaya başladığımızda iç mekanizmamızda fiziksel seviyede neler olduğuna bir göz atalım. Otonom sinir sisteminiz --sempatik sinir sistemi gibi diğer sinir sistemlerini kontrol eden kapsayıcı sistem-- çalışmaya başlar ve içinde bulunduğunuz koşullara bağlı olarak vücudunuzda farklı tepkilerin oluşmasına sebep olur.

Sindirim gibi diğer bilinçsiz vücut fonksiyonlarının yanı sıra "kaç ya da kalıp savaş" tepkinizi kontrol eden de aynı sistemdir. Bu sistem "hiper moda" geçtiğinde, ilk olarak vücudunuzun her yerine oksijen göndererek kalıp dövüşmenize ya da arkanıza bile bakmadan kaçmanıza sebep olabilir. Bütün kaslarınıza oksijen yaymak için de, ilk olarak derin bir nefes almalısınız. Daha fazla havayı alabilmek için de, sinir sisteminiz glotisinize (nefes borusu ağzı) "mümkün olan en uzun süre boyunca açık kal" sinyalini gönderir.

Diğer bir deyişle, boğazınız normalden daha fazla açılır, çünkü daha büyük açıklık daha fazla havanın içeri alınması anlamına gelir. Aslında glotisinizin bu kadar geniş açıldığını hissetmezsiniz, eğer hissetseydiniz, her gün garip bir hisse kapılırdınız. Hissettiğiniz şey ise yutkunduğunuzda kas gerilmesiyle glotisinizin açık tutulmasıdır. Normal olarak, ağlamasanız da gün içerisinde her yutkunmanızda glotisiniz açılıp kapanır. Bu hareket yemek ve havanın ayrı yollardan gitmesini ve birbirine karışmamasını sağlar. Fakat ağlıyorken ya da ağlamaya yakın bir andayken, glotisiniz açık kalmaya çalışır, ancak her yutkunmanızda da kapanmaya zorlanır. Boğazınızdaki kaslardaki bu gerilim karışıklığı da size boğazınızda bir yumru olduğu hissi verir. Bu yumru hissi aslında globus sensation (gırtlakta sabit kütle hissi) olarak isimlendirilir ve stresli anlardaki herkeste görülür. Normalde, bu his sakinleştiğiniz anda yok olur ve glotisiniz fonksiyonel haline geri döner.

Göz yaşlarında da benzer süreç işler: Sinir sisteminiz göz yaşı üretimini tetikler. Hepimizin  çok iyi bildiği üzere; ağlamanın birçok yan etkisi de vardır, örneğin; akan bir burun, kızaran bir yüz ve hatta muhtemel bir baş ağrısı. Bu yan etkilerin hepsi de; göz yaşı kanallarımızın bizi birer sümük topuna çeviren sinüslerimize çok yakın olmasından kaynaklıdır.Dolayısıyla haberler kötü olduğunda, sinir sisteminiz harekete geçer ve "kaç ya da kalıp savaş" tepkinizi tetikler.

Vücudunuz göz yaşı kanallarınızı harekete geçirirken, kaslarınıza doğru da daha fazla oksijeni gönderir. Ağlamaya yaklaştığınızda, aynı zamanda da sisteminize daha fazla oksijen alabilmek için derin nefesler almaya başlarsınız. Bu durumu dengelemek için de, glotisiniz açık kalır. Tam bu sırada, ağlamaya başlarsınız. Göz yaşlarınız yanaklarınıza doğru süzülürken, mukus dolan burnunuz ve boğazınız yutkunmanıza sebep olur. Bunu yapar yapmaz da, boğazınızdaki kaslar "kafa karışıklığı yaşar ve açık kalması gereken glotisiniz kapatılır ve bu gerilme de boğazınızda bir yumru hissetmenize sebep olur. Yapacak pek bir şey yoktur, artık sakinleşmeniz gerekiyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir