Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Neandertaller ve atalarımızın birbirlerine duydukları cinsel ilgi, her iki tür için de evrimsel bazı değişimleri de beraberinde getirdi. Benzerine az rastlanan bu genetik karışımın mirası, Neandertal DNA'sı formunda pek çok insanda taşınmaya devam ediyor.

Bu genetik alış-verişin türümüze tam olarak nasıl bir fayda sağladığı ise, henüz tam olarak açıklanabilmiş değil. 4 Ekim'de (2018) Cell'de yayımlanan bir araştırmaya göre, evrimsel süreçte yeryüzüne yayıldıkça karşılaştığımız viral tehlikelerle başa çıkabilmemizde bize yardımcı oldukları için Neandertallere bir teşekkür borçluyuz.

Yürütülen çalışmada, antik kuzenlerimizde evrimleşen ve bazı insan popülasyonlarına hayatta kalmak için ihtiyaç duyduklarından daha fazlasını sağlayan antivirüs proteinleri üretebilen DNA dizileri tanımlandı.

Araştırma ekibine göre, modern insanlar açısından çok daha fazla süre gerektiren kendi adaptif mutasyonlarının gelişmesi için beklemekten ziyade Neandertallerdeki hali hazırda adapte olmuş genetik savunmaları almak oldukça makul görünmektedir.

Bu durum, diğer insan türleriyle melezlenmenin sağlığımıza bir destek sağladığına dair ipuçları yakaladığımız ilk örnek değil. Birkaç yıl önce, aynı laboratuvar; Neandertal kökenli bağışıklık ile ilişkili bir başka gen grubunu izlemiş ve devam eden araştırmalar için bir zemin sağlamıştı.

Ortak tarihimizde, gen havuzlarının en az iki kez karıştığını biliyoruz, ancak bu genlerin küresel popülasyonda nasıl yayılmaya devam ettiğini söylemek zor. Genomumuzun kodlayıcı kısmının kabaca %1'inin Neandertal popülasyonlarında yazıldığını söyleyebiliriz. Fakat bu geniş bir ortalamadır - çünkü örneğin Afrika atalarına sahip birçok ailede bu oran sıfırken, diğer nüfusta %2 veya daha fazladır.

O halde, bu farklılığın ne kadarının Dünya'nın dört bir yanındaki rastgele DNA kaymasından kaynaklandığı ve ne kadarının Neandertal genlerinin sağladığı bir doğal seçilimden kaynaklandığı sorusu akıllara geliyor?

Araştırmacılar öyle ya da böyle bir şekilde genomumuz tarafından yapılan 4.500'den fazla virüs etkileşimli proteinin (VIP) bir listesini oluşturdular. Bunların hepsi, modern Doğu Asya ve Avrupa insan popülasyonlarında bulunabilen Neandertal DNA'sının bir veri tabanıyla eşleştirildi ve her iki insan grubunun da paylaştığı 152 VIP geni saptandı.

İlginç bir şekilde, bütün bu VIP genleri; influenza A, hepatit C ve HIV içeren patojenler olan RNA virüsleri ile etkileşime giren bir çeşitliliktedir. Bu durum, bu virüslerin antik insanlar için problem olduğu anlamına gelmiyor, ancak benzer RNA virüslerinin, evrimimizi şekillendirecek kadar yaygın olanlardan daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu keşif, 'zehir-antidot' modeli olarak tanımlanan bir genetik değişimi desteklemektedir.

Öte yandan modern insanlar ve Neandertaller o kadar yakın ilişki içerisindeydi ki; bu virüslerin aşmasını gerektiren çok fazla bir genetik engel yoktu. Fakat yakınlık aynı zamanda da Neandertallerin bu virüslere karşı geliştirdikleri korumayı bize de geçirdiği anlamına geliyor. Zamanla, daha az yararlı Neandertal genlerinin bir karışımı olarak gen havuzumuzdan çıktık ve be hâlâ etrafta bulunan VIP genleri bölgesel popülasyonların kendi bölgelerindeki RNA virüsleriyle başa çıkmasında yardımcı oldu.

Farklı genlerin farklı patojenlerle etkileşime girmesi, aynı tür Neandertal genlerinin neden Avrupa ve Asya'da eşit sayıda bulunmadığını da açıklıyordu. Bu genleri geriye doğru takip etmek, bir zamanlar Neandertallere zarar veren virüslerin ipuçlarını bulmada yardımcı olabilir. Benzer şekilde, hangi genlerin hangi virüslerle etkileştiğini bildiğimizden eski hastalık salgınlarından sorumlu virüs türlerini de bulabiliriz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir