Post Author Avatar
Erhan Güven
Sağlık Bakanlığı - Yazar

Üzgün, huzursuz, bezgin veya aşırı yorgun hissettiğimizde, eski zamanlara pişmanlık içeren büyük özlem duyduğumuzda, çoğu zaman bilinçsizce yaptığımız ve yaptıktan sonra farkına vardığımız, bazen de “anlaşılsın” diye abartılı ses efektleriyle süslediğimiz iç çekişlerimiz “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır”dan daha öte ve derin fizyolojik anlamlar taşıyor olabilir.

İç çekiş dendiğinde solunum fizyolojisi açısından anlamamız gereken şey, normal bir nefes alma sonrasında, akciğerlerimiz yeterli solunum havasıyla doluyken azar azar, tekrarlayan veya tek bir seferde daha büyük hacimde havanın akciğerlere alınmasıdır. Saatte birkaç kez olmasını normal karşıladığımız iç çekişler bazı psikiyatrik hastalıklar ve endişenin eşlik ettiği duygulanım bozukluklarında çok daha sık ve dikkat çekici, hatta kişinin hayatını tedavi gerektirecek derecede etkileyen bir şekilde karşımıza çıkabilir.

Nedeni ne olursa olsun, iç çekme sonucunda akciğerlerde gaz transferinin yaşandığı (kandan karbondioksit-oksijen değişiminin yapıldığı) alveol adı verilen hava keseciklerinin daha çok havalanması, sönmüş olanlarının tekrar şişmesi söz konusu olur ki bu son derece önemli bir periyodik bakım faaliyetidir.

Dakikada yaklaşık 40 kez iç çeken kemirgenlerin Stanford Üniversitesinde konuyla ilgili yürütülen bu araştırma için ideal denek olmalarına şaşmamak gerek. Çalışma sonucunda fasiyal çekirdeğe yakın medulla bölgesinde daha fazla olmak üzere, koku siniri sonlanım yeri ve hippokampüs bölgelerinde de var olan Nmb geniyle beynin daha farklı bölgelerine dağılmış olan Gbr geninin, iç çekmeden sorumlu bombesin-benzeri nöropeptid üretilmesinden sorumlu oldukları tespit edildi. Zira, genlerden birinin hakim olduğu yolağın baskılanmasının iç çekiş sayısının yarıya indirdiği izlenirken, ikisinin de devre dışı bırakılması ile iç çekme eyleminin tamamen durdurulduğu gösterildi.

Normal solunumu devam ettiren yolaklardan tamamen farklı olan bu iki yolağın engellenmesi soluk alıp vermeyi etkilemese de iç çekmeyi durdurarak solunum etkinliği bozarak sıçanlarda akciğer sorunları ve solunum yetmezliklerine neden olduğu da çalışmada gösterilmiş. Bu da iç çekmenin duygu durumumuzu yansıtmanın çok ötesinde yaşamsal bir eylem olduğunu ortaya koyuyor.

Anlık duygulanımımızın iç çekmeyle olan doğrudan ilişkisi henüz anlaşılamamış olsa da, mekanizmayı aydınlatan bu çalışmayı izleyecek yeni araştırmalar hem iç çekme, hem de solunumla ilintili esneme, gülme, ağlama, koklama gibi diğer davranışların incelenmesine temel oluşturacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir