Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

65 yaş üstü bireylerin COVID-19 için daha büyük bir risk grubu oluşturduğunu biliyoruz. Ancak buna temel başka bir risk faktörü daha eşlik ediyor:Erkek olmak. 

Covid-19 semptomlarının şiddetindeki cinsiyet farklılıklarının ilk belirteçleri, Çin'in Wuhan şehri karantinaya alındıktan sonraki hastane kayıtlarından ortaya çıkmıştı. 30 Ocak'ta (2020) Lancet'te yayımlanan ve Covid-19 hastası 99 kişi üzerinde yürütülen bir çalışmada, 1 Ocak-20 Ocak arasında hastaneye yatan bireylerden araştırmaya gönüllü katılanlar arasında erkeklerin kadınlardan iki kat daha fazla olduğu olduğu görüldü. 

Bu oran aynı zamanda ölüm oranları arasında görülen cinsiyet farklılığı için de geçerliydi. Örneğin, 21 Ocak-30 Ocak arasında, Wuhan'daki 21 hastaneden toplanan ölüm oranı verilerinde de ölümlerin %75'inin erkek olduğu görüldü. 

Bu andan itibaren de, diğer ülkelerde yürütülen daha geniş örnekleme sahip araştırmalar da bu verileri destekledi. Yapılan çalışmalar, hastalığın kritik aşamasında bulunan kişilerin büyük oranda erkek olduğunu ortaya koydu. Örneğin, New York'taki hastanelerde bulunan 4000'den fazla covid-19 hastasını içeren bir başka araştırmada, hastaların %62'sinin erkek olduğu görüldü. Öte yandan bu çalışmada, erkek ve kadınların virüse yakalanma oranlarının da neredeyse aynı olduğu sonucuna ulaşıldı. Yani görünüşe göre, virüse enfekte olma anlamında cinsiyetler arasında belirgin bir fark bulunmuyor; ancak hastalığın seyrinin ciddi aşamalara geçmesi ve ölüme neden olması söz konusu olduğunda, erkekler belirgin biçimde bir fark yaratıyor. 

Sigara Kullanımı ve ACE2 Reseptörleri

SARS ve MERS gibi daha önce ortaya çıkan koronavirüs hastalıklarında da erkeklerin oran olarak daha fazla etkilendiği görülmüştü. Ancak, genel olarak solunum yolu enfeksiyonlarında durum böyle değildir. İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda'da yürütülen bir çalışmada, 2017 ila 2019 arasında, çoğunlukla influenza olmak üzere viral pnömoni nedeniyle kritik aşamadaki hastalarda cinsiyet verilerine de bakıldı. Burada da erkekler açısından bir baskınlık söz konusuydu ancak birbirine oranı çok daha düşüktü; 54 erkek, 46 kadın şeklinde.

Cinsiyet farklılığındaki olası bir neden, sigara kullanımıdır. Örneğin Çin'de erkeklerin neredeyse %50'sinden fazlası sigara kullanırken, kadınlardan bu oran %5 civarındadır. Koronavirüs, hücreleri enfekte etmek için solunum yolu hücrelerimizin yüzeyinde bulunan ACE2 isimli bir yüzey proteinine tutunur. Görünüşe göre, tütün kullanımı, akciğer hücrelerindeki bu proteinin daha fazla üretilmesine neden oluyor. Bu da, sigaranın, hücreleri virüsün bağlanmasına daha açık hale getirdiği anlamına geliyor. 

Ancak, University of California'dan araştırmacıların yaptığı bir analiz raporu, bu hipotezin verilerle desteklenmediğini ileri sürüyor. Araştırma ekibinden Hua Linda, Çin'de şu anda ağır Covid-19 hastası bireylerin yalnızca %12,5'inin sigara kullanıcısı olduğunu, bu oranın da genel nüfustaki orana göre çok düşük olduğunu söylüyor.

Erkeklerin süreci neden daha ağır geçirdiğinin bir diğer olası nedeni ise, erkeklerin ve özellikle de yaşlı erkeklerin genellikle kadınlardan daha kötü bir sağlığa sahip olmasıdır. Erkeklerde, obezite, yüksek tansiyon, kanser, akciğer ve kardiyovasküler hastalık oranları kadınlardan daha yüksektir ve bu hastalıkların hepsi de Covid-19'un ciddi bir seyir izlediği hastalıklardır. Ancak, New York'ta yapılan çalışmada, bu vakalar da analize dahil edildiğinde, Covid-19 seyrinin ciddiyeti noktasında cinsiyetin temel risk faktörlerinden birisi olmadığı ileri sürüldü. 

Bağışıklık Farkları

Kadınların doğal olarak daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarını düşünmek bir başka ihtimal olarak görülebilir. Çünkü kadınlar ve erkekler arasında bağışıklık sistemi anlamında ciddi farklılıklar söz konusudur ve bu veri bulaşıcılığı olan birçok hastalığın seyrinde de belirleyici olabilir. University of Oxford'dan immunolog Philip Goulder, New Scientist'e yaptığı açıklamada, erkekler ve kadınlar arasındaki bu farklılığın bulaşıcı hastalık sonuçları üzerinde çok geniş bir yelpazede önemli farklar yaratabileceğini söylüyor.  

Erkekler ve kadınlar arasındaki temel cinsiyet farklılığı kromozomlarda görülür. Dişilerde iki adet X kromozomu bulunurken (XX), erkeklerde bir adet X kromozomu bulunur (XY). Kritik olan bir dizi bağışıklık geni ise X kromozomu üzerinde bulunur. Dahası, özellikle de koronavirüs gibi tek sarmallı RNA virüslerini tespit eden TLR7 adlı bir proteine ait gen X kromozomu üzerinde bulunur. Sonuç olarak da bu protein, kadınlardaki birçok bağışıklık hücresinde erkeklere kıyasla iki kat daha fazladır. Bu nedenle de koronavirüse karşı geliştirilen bağışıklık tepkisi kadınlarda daha fazladır. Öte yandan, bir X kromozomu her dişi hücresinde genellikle inaktif duruma getirilse de, TLR7 geni bir şekilde bazı bağışıklık hücrelerinde bu durumdan kaçar. Bu da kadınlarda proteinin daha fazla üretildiği anlamına gelir. 

Bunun yanı sıra, östrojen ve progesteron gibi dişi cinsiyet hormonlarının bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair deliller de bulunuyor, ancak bu durum Covid-19 özelinde henüz incelenmedi. 

Muhtemel başka ihtimaller ise, erkeklerin kadınlara kıyasla hijyene daha az önem göstermeleri, fiziksel olarak daha ağır sayılabilecek işlerde çalışıyor olmaları, özellikle de erkek egemen toplumlarda erkeklerin daha fazla stres altında olmaları sayılabilir. Çin'de yapılan (akran incelemesi henüz yapılmamış) bir başka çalışma, hastanedeki Covid-19 hastası erkeklerin, diğer virüs ve bakteri tiplerini taşımalarının da daha olası olduğu, bunun da Covid-19 semptomlarının ciddiyetini artırabileceğini ileri sürüyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir