Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Soğuk kış günlerinde çok da gerçekçi gelmeyecek de olsa, Dünya’nın yüzeyinin oldukça altında neredeyse tamamen metalden oluşan sıcak bir çekirdek vardır. Merkezdeki bu çekirdeğin dış kısmı demir-nikel alaşımından oluşur ve bu iç çekirdek ile magma ve sıcak taşlardan oluşan katman arasında tampon görevi görür. En içteki çekirdek katıdır ve yaklaşık 1207 km kalınlığındadır. Burası aynı zamanda gezegenin en sıcak bölgesidir, sıcaklık bu bölgede 6.093°C`ye kadar çıkar. Dünya’nın çekirdeğinin çok sıcak olması Dünya için oldukça faydalıdır.

Dünya’nın çekirdeği güneşin yüzeyi kadar sıcaktır. Bu durum gezegenin gaz ve parçacık bulutundan ilk defa oluştuğu zamandan beri yani yaklaşık 4.5 milyar yıldan beri böyledir. Yerçekimi demiri ve diğer ağır maddeleri Dünya’nın merkezine doğru çekmiştir; hava ve su gibi daha hafif malzemeler ise kabuğa doğru itilmiştir. Çekirdeğin ağırlığı o kadar fazladır ki, dış çekirdeğin yerçekimi Dünya yüzeyinin yerçekiminden yaklaşık olarak 3 kat daha fazladır. Çekirdek orijinal sıcaklığının bir kısmını hala taşıyor olmasının yanı sıra merkeze yakın ve ağır malzemelerin hareketinin yerçekimsel sürtünmesi ile de sıcaklık kazanır. İç çekirdek her bin yılda yaklaşık olarak 1 santimetre büyür ve büyüdükçe de daha fazla ısı kazanır. Radyoaktif izotopların bozunması da çekirdeğe ayrıca ısı kazandırır.

Eğer çekirdek tamamen soğursa, gezegenimiz de soğuyacak ve ölecektir. Ayrıca bu süreç birazcık karanlık olacaktır çünkü enerji santralleri yerkabuğundan radyan ısıyı çekerler ve bu ısıyı suyu ısıtmakta kullanırlar, türbinlerin çevrilip elektrik üretilebilmesi için gereken buhar böyle oluşur.

Çekirdekteki soğuma aynı zamanda gezegeni çevreleyen manyetik kalkanın da ortadan kalmasına neden olacaktır. Bu kalkan Dünya’yı kozmik radyasyondan korur. Kalkan, daimi hareket eden demirin neden olduğu konveksiyon süreci sayesinde oluşmuştur. Tıpkı Dünya gibi, Dünya’nın çekirdeği de sürekli dönmektedir- bazı bilim insanları çekirdeğin gezegenin geri kalanından daha hızlı döndüğünü düşünmektedir. Bu sürtünme, kinetik enerjiyi elektrik ve manyetik enerjiye çevirir ve bu da güneşten yayılan zararlı ve yüklü parçacıkları kuzey ve güney kutupları doğrultusunda saptıran alanı yani manyetik alanı oluşturur.

Dünya’nın manyetik alanındaki ne kadarlık bir kaybın Dünya üzerindeki yaşamı değiştireceği henüz tam olarak bilinmiyor. Bazı bilim insanları, manyetik alan kaybından sonraki radyoaktif dalgaların hücumunun gezegeni aşırı ısıtacağını ve canlı yaşamına elverişsiz hale getireceğini düşünürken, bazıları da solar ışınlar ve  kanser ilişkisine dikkat çekiyor. Bazı gözlemciler de, Mars ve Venüs’den okyanusları, gölleri ve akarsuları süpürenler kadar güçlü güneş rüzgarlarını tecrübe edebileceğimizi düşünüyorlar. Bütün bu senaryoları düşününce, en güzel senaryo Dünya’nın manyetik alanını kaybetmemesi diyebiliriz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir