Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

İnsanların çıkardığı sesleri düşündüğümüzde, hiçbirinin iyi bir çığlık kadar dikkatimizi çekmediğini söyleyebiliriz. Türümüzün çıkardığı sayısız sese karşın kan dondurucu bir çığlığın bu denli dikkat çekici olmasını yalnızca şiddetinin büyüklüğüyle açıklamak da yeterli olmayacaktır. 

Çığlıklar oldukça basit görünebilirler; ancak, esasında bir dizi duygunun karmaşık bir ifadesini taşırlar. Aslına bakarsanız, insan çığlığının barındırdığı cephane, çok farklı şeylere işaret edebilecek hacimde, zamanlamada ve tonlamada, milyonlarca yıllık evrim boyunca nüanslarla bilenmiş ve şekillenmiştir. 

Çığlık atmanın ilk izleri; çığlıkları, sosyal repertuarlarının önemli bir bileşeni olarak kullanan diğer primatlarla tarih öncesi ortak atalarımıza kadar izlenebilir. Çığlıklar, özellikle de maymun topluluklarında oldukça önemlidir. 

Maymun türleri arasında çok çeşitli tonlamalarda işittiğimiz çığlıklar, yığınlar halinde bilgi taşır. Farklı ses perdeleri ve hacimlerdeki farklı çığlıklar, bir kavganın basitçe çıkıp çıkmayacağı veya bölgede bir avcının olup olmadığı gibi farklı aciliyet durumlarına dair bilgiler iletebilir.

Maymun çığlıklarının grammeri, şaşırtıcı derecede karmaşık olabilir. Örneğin, Afrika vervet maymunlarının üç ana avcısı vardır: Leoparlar, yılanlar ve kartallar. Her avcı türü için farklı bir kaçış rotası gereklidir. Bir kartaldan kurtulmak için maymunun geniş açık alanları terk etmesi ve yoğun çalılıklara sığınmalıdır. Fakat bu rota, eğer çalılıklarda saklanan bir yılan varsa tamamen yanlış bir güzergâh halini alır. 

Dolayısıyla vervetler, yalnızca bir uyarı görevi görmekle kalmayıp aynı zamanda ortalarındaki yırtıcı hayvanın türünü de ortaya çıkaran farklı çığlıklardan oluşan bir model geliştirdiler. Maymunlar aynı zamanda diğer maymun türlerinin çığlıklarını da anlamlandırabilirler. Bu, son derece adaptif bir davranıştır. Çünkü dinleyicinin, yavruların ve diğer akrabaların korunmasını kolaylaştırarak, çığlık atanın da dinleyici için öneminin değerlendirilmesini sağlar.

Korkutucu Çığlıklar Neden Öne Çıkıyor? 

Tıpkı diğer primat türleri gibi insanlar da tanıdığı insanları çığlıklarının sesinden tanıyabilir. İnsanlar da çok geniş bir yelpazede çığlıklar üretir: Şaşkınlık, mutluluk ve haz gibi daha olumlu duyguları yansıtan çığlıklar da vardır; acı, dehşet, korku çığlıkları da. 

Çığlıklar, "sertlik" olarak bilinen akustik bir boyutta bulundukları yere göre tanımlanabilir. Sertlik, çığlığın ses yüksekliğindeki değişim veya çeşitlenme hızını yansıtan bir niteliktir. Ses yüksekliği ne kadar hızlı dalgalanırsa, çığlık o kadar “sert” olur ve daha sert bir çığlık daha korkutucu algılanmasını sağlar. 

2015 yılında Current Biology'de yayımlanan bir araştırmada, insan çığlıklarının kayıtlarını dinleyen insanların beyin taramalarına bakıldı ve diğer insan seslerinden farklı olarak, çığlıkların doğrudan beynin korku, öfke ve diğer yoğun duyguları işleyen kısmı olan amigdalaya yönlendirildiği görüldü. Evrimsel olarak beynimizin en eski bölgelerinden olan amigdaladaki bu dalgalanma, insan çığlıklarındaki tüm çeşitliliğe rağme korku çığlıklarının neden bu kadar dikkat çekici olduğunu ortaya koyuyor. 

Öte yandan, bir bebeğin ağlaması ve yazı tahtasında kaydırılan tırnakların çıkardığı gibi diğer hoş olmayan sesler, çığlıkları nahoş ve ürkütücü yapan bazı diğer özellikleri paylaşır. Örneğin, ilkel bir vokalizasyon olarak ağlamak, dinleyicilerde özel bir etki bırakmak üzere evrimleşmiştir. 2011 yılında Biological Psychiatry'de yayımlanan bir araştırma, bu çağrıların yetişkinlerin beyinlerinde dikkat ve empati için önemli olan bölgelerde özel bir aktifleşmeye sebep olduğunu ortaya koydu. Bu durum da ağlamaların, bakıcıların dikkatini çekme ve güven, konfor, ilgi ve yiyecek sağlanması noktasında oldukça etkili bir yöntem olmasına sebep oluyor.

İyi Çığlık Atanlar Hayatta Kaldı

Korku çığlıklarının tüm çığlıklar arasında en dikkat çekici olması evrimsel açıdan da mantıklıdır. Çünkü bu çığlıklar yakın bir tehlikeye karşı en açık uyaranlardır.

Evrimsel süreçte farklı çığlık türlerini kolayca ayırt edemeyen insanlar, ölüm kalım durumlarında gerekli aciliyetle yanıt verememiş olabilirler. Bu durum, zamanla bu insanların popülasyondaki genlerinin sıklığını azaltabilir. 

Bu yüzden oldukça muhtemeldir ki; iyi çığlık atan ve aynı zamanda insan akrabalarının çığlıklarını okumakta iyi olan bireylerin torunlarıyız. Bu da kendimizi kasıtlı olarak korku filmleri ve roller-coasterlar gibi çığlık uyandıran deneyimlere maruz bırakarak elde ettiğimiz sapkın neşeyi açıklamaya yardımcı olabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir