Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Güneş Sistemi dışındaki bir gezegenin ilk keşfi, 1988 yılında yapıldı. O günden beri, Güneş Sistemi dışında bulunan 3000 den fazla gezegen keşfedildi. Ayrıca, Güneş benzeri yıldızların yaklaşık %20’sinin yaşanabilir alanları içerisinde Dünya benzeri gezegenlerin bulunduğu düşünülüyor. Henüz bu Dünya benzeri gezegenlerin yaşama ev sahipliği yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Hatta, hayatın bir gezegende nasıl başlayacağı da henüz kesin olarak çözümlenebilmiş değil. Diğer bir sorun da, ilgili gezegenlerde yaşam başlamış olsa bile bu canlıların hayatta kalıp kalmadıkları…

Dünya’nın, tarihinde en az 5 kitlesel yok oluşa şahitlik yaptığını biliyoruz. Dinozorların soyunun tükenmesine sebep olduğu düşünülen asteroid çarpması da bu kitlesel yok oluşlardan birisi. Kendi türümüzü ele alacak olursak, insanlığın kendi sonunu kendi elleriyle hazırladığını söylemek pek de yanlış olmayacaktır. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinden nükleer savaşlara ya da hastalıklara kadar, insanlığın soyunun tükenmesini sağlayacak birçok insan kaynaklı faktör sayabiliriz. Fakat, Dünya üzerindeki bütün canlı yaşamı nasıl sona erebilir?

Bu sorunun cevabına ulaşmak için, bilim insanları, Dünya’daki en dirençli canlılarından olan tardigradları ya da diğer adıyla ‘’su ayılarını’’ incelediler. Araştırmacıların önermesine göre, bu mikroskobik 8 ayaklı canlının ya da bu canlının eşleniklerinin, herhangi bir Dünya benzeri gezegende soyunun tükenmesi oldukça zor. Bu canlıların soyunun tükenmesi, yalnızca oldukça nadir gerçekleşen astrofiziksel felaketler ile mümkün olabiliyor. Bu uç noktadaki hayatta kalma yeteneği, yaşamın bizim gezegenimizden daha az yaşanabilir olan diğer gezegenlerde de bulunabilecek kadar dayanıklı olduğu fikrini güçlendiriyor.

‘’Su Ayısı’’ Neden Önemli?


Tardigradlar, oldukça zor koşullarda hayatta kalabilmeleri ile tanınıyorlar. Bu canlılar -272 santigrat derecede ya da 150 santigrat derecede ve atmosferik basıncı Dünya’nın yüzeyindeki atmosferik basıncın 1000 katından daha fazla olduğu ortamlarda yaşayabiliyorlar. Ayrıca, susuz ve besinsiz ortamda 30 yıla kadar hayatta kalabiliyorlar. Hatta, insanlar için ölümcül olan radyasyon dozunun binlerce katı radyasyona bile dayanabiliyorlar.

Yani bu canlılar, Dünya yüzeyindeki her yerde yaşayabilmelerinin yanı sıra volkan ağızlarında ya da okyanusların diplerinde de yaşayabilir. Dolayısıyla bu canlının soyunu tüketmek için okyanusları kaynatacak kadar devasa miktarda enerjiye ihtiyacınız var.

Dayanıklı Oluşuyla Bilinen Tardigrad (Su Ayısı)


Bu sebeple bilim insanları, hangi felaketin dirençli tardigradların soyunu tüketebileceği konusunu değerlendirdiler. Buradan yola çıkılarak kurulacak felaket senaryosunun aynı zamanda o gezegende yaşayan bütün canlı yaşamını sona erdirebilir. Çünkü, eğer tardigradlar hayatta kalamıyorsa, hiçbir canlının o felaketten sağ çıkması beklenemez. Bu noktada ulaşılabilecek en basit sonucun, okyanusların kaynamasını sağlayacak bir felaket senaryosu olduğunu söylemiştik. Dünya yüzeyindeki okyanusların tamamının kaynamaya başlaması için gereken enerji miktarı 5.6 x 1026 jul. Bu miktar, şu anda insanların ürettiği yıllık enerjinin milyonlarca katı seviyesinde. Bu sebeple, bilim insanları, böylesi bir enerjinin ortaya çıkacağı felakete yalnızca astrofiziksel olayların sebep olabileceğini düşünüyorlar.


Astrofiziksel Felaketler


Dünya üzerinde 5.6 x 1026 jul enerji açığa çıkmasını sağlayabilecek üç ana astrofiziksel olay adayımız var; asteroit çarpmaları, süpernovalar ve gama-ışını patlamaları. Bu adayların içerisinde, en çok asteroitlere aşinayız. Dünya, tarihi boyunca birçok kez asteroit çarpmasına sahne oldu. Fakat, Güneş Sisteminde, Dünya okyanuslarının kaynamasını sağlayacak miktarda enerjinin açığa çıkmasını sağlayacak etki yalnızca 17 nesne tarafından oluşturabilir ve bu nesnelerinin hiçbirisi Dünya’ya çarpabilecek bir yörüngeye sahip değil. Bu nesnelere cüce gezegen Pluto ve Eris’in de dahil olduğunu söyleyelim.

Dünya üzerindeki asteroit etkilerinin oranına bakarak, bunun gibi kıyamet günü olayının muhtemel olacağı orana ulaşmak mümkün. Yapılan hesaplamalarda sonuç, böylesi bir felaketin ancak 1017 yılda bir meydana geleceğini gösteriyor. Evrenin yaşından daha uzun bir zamana tekabül eden bu rakam, böylesi bir olayın gerçekleşmesinin muhtemel olmadığı sonucuna ulaşılmasını sağlıyor.



Süpernovalar yani devasa yıldız patlamaları, okyanuslarımızı kaynatmaya yetecek enerjinin çok daha fazlasını –yaklaşık 1044 jul—sağlayabilir. Fakat süpernova meydana geldiğinde çıkacak enerji, gezegeni daha ileri fırlatacaktır. Dünya üzerindeki sterilizasyonu gerçekleştirmek için gerekecek süpernovanın yaklaşık 0.013 ışık yılı uzağımızda gerçekleşmesi gerekir. Güneş dışındaki en yakın yıldız, Proxima Centauri ve 4.25 ışık yılı uzaklıkta. Ayrıca, Proxima Centauri, süpernova meydana getiremeyecek kadar az kütleli bir kırmızı cüce. Yani bu seçenek de pek mümkün görünmüyor.

Galaksimizdeki Dünya benzeri gezegenler için, yıldızlar arasındaki mesafe galaktik merkezden uzaklıklarına bağlıdır. Merkezi şişkinlik, komşuluğumuza göre daha yoğun nüfusludur. Fakat, daha yakına bile gittiğimizde, hesaplamalar, süpernova ile sterilizasyonun 1015 yılda bir defadan fazla meydana gelemeyeceğini gösteriyor. Bu süre yine evrenin yaşından daha uzun bir süreye tekabül ediyor.

Son olarak gama-ışını patlamalarını ele alalım. Bu gizemli patlamalar, birkaç derece gibi dar bir radyasyon huzmesine yoğunlaşmış çok büyük miktarlarda enerji üretebilirler. Bu patlamaların meydana getirdiği enerjiyi analiz ettiğimizde, eğer Dünya benzeri bir gezegenin yaklaşık 42 ışık yılı uzağında meydana gelirse, o gezegen üzerindeki yaşamı yok edebileceği sonucuna kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Çünkü gama ışını patlamalarında yaklaşık olarak 1045 ila 1047 jule kadar enerji meydana çıkabiliyor. Fakat bu patlamaların meydana gelme ihtimali de ciddi bir şekilde az. Bütün bu felaketlerin gerçekleşebilme ihtimalinin ne kadar düşük olduğunu göz önüne alınca, tardigradların, yaklaşık 1 milyar yıl sonra Güneş genişleyene kadar yaşayacakları sonucuna varabiliriz.

Astrofiziksel ya da yerel olması farketmez, Dünya üzerindeki insan yaşamını sona erdirebilecek birçok ihtimal mevcut. Fakat, yaşamın kendisi oldukça dirençlidir. Dolayısıyla, Dünya dışındaki yaşamı ararken, her ne kadar koşullar yaşama elverişli olmasa da bazı canlıların hala orada olabilecekleri ihtimalini değerlendirmemiz gerekiyor olabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir