Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Hayatımızın ilk yıllarında, isteme eylemimiz; güçlü bir umut etme ya da özlem duygusundan çok daha fazlasıdır. Bu ilk yıllarımızda, daha fazla kurabiye ya da bir ejderhamız olmasını istediğimizde, bazı parçalarımız "gönülden" arzuladığımız bu şeyleri hayata geçirebileceğimizi düşünür.

İsviçre'deki Cognitive Science Center of Neuchâtel 'den araştırmacılar Stéphane Bernard, Fabrice Clément ve Hugo Mercier; küçük çocuklar için; isteme duygusunun sıradan bir arzu olarak görülmediğini, fiziksel gerçekliği etkileyebilen büyülü özelliklere sahip bir eylem olarak görüldüğünü söylüyorlar.

Bilim insanları; isteme konusundaki bu garip fikre neyin sebep olduğunu anlamakta zorluk yaşıyorlardı. Yeni bir araştırmada, Bernard ve arkadaşları bu durumun; biz yetişkinlerin kendimizi şımarttığımız bir hayalin güçlü ve ilkel bir versiyonu olduğunu ileri sürüyor. Araştırmacılar; 3-5 yaş arası okul öncesi çocuklara içinde incik boncuk olan iki yumurta gösterdiler ve bu iki yumurtadan birisini alacak olan araştırmacının hangisini seçeceğine dair tahminde bulunmalarını istediler. İçerisinde ne varsa ona sahip olunabileceğini biliyor olmak, çocukların, içerisinde daha çok şey olan yumurtanın tercih edileceğini öngörmelerini sağladı. Bu durum; gerçeğe dayalı beklentilerimizi köreltmeyi öğrenmeden önce, bir şeyi gerçek kılmak için istemenin yeterli olduğunu düşündüğümüzü gösteriyor.

Bernard'a göre; yetişkinler olarak arzularımızın nasıl düşüncelerimize nüfuz ettiğinin bir örneği olarak; birçok insan kendisinin ortalamanın üstünde bir zekaya sahip olduğunu düşünmesidir. Fakat yetişkinlerdeki bu eğilimin dışında, bazı bilimciler çocukların yaptığının hakiki bir hayalcilik olmadığını bunun yerine "çaba gösterme" ile "yeterliliği" birbirinden ayırmada yaşanan sorun olarak olarak tanımlıyor.

Çocukların yeterliliklerine dair aşırı iyimser tahminler yaptıkları geçmiş çalışmalarda, aynı zamanda da biraz çaba göstermeleri gerekti. Yapılan bir deneyde, 4 yaşındaki çocuklar; -potaya top attıkları bir etkinlikte- eğer potayı da kontrol edebilirseler iki kat daha fazla topu basket atabilecekleri öngörüsünde bulundular (hatta çocuklara yeteneklerine dair daha gerçekçi olmaları gerektiği fikrinin verildiği bir deneme aşamasından sonra bile).

Araştırma ekibi, çocukların bir şeyi gerçekleştirmek için hiçbir şey yapmadıklarında bile hala istedikleri sonucu bekleyip beklemediklerini görmek istediler. Deneyde, okul öncesi çağındaki çocuklar, araştırmacının bir kova içerisindeki 2 plastik yumurtadan birini çekmesini 8 defa izlediler. Çocuklar yumurtalardan birinin içerisinde yalnızca bir oyuncak olduğunu, diğerinde ise 3 oyuncak olduğunu biliyorlardı. Dolayısıyla, yapmaları gereken sadece araştırmacının hangisini çekmesine karar vermekti.

Çekilişlerin dördünde, çocuklara yumurtanın içinde her ne olursa olsun alamayacakları söylendi. Bu durumda, çocukların bir oyuncaklı ya da üç oyuncaklı yumurtayı tahmin etme yatkınlıkları eşit düzeyde idi.

Diğer 4 çekilişte ise, çocuklara yumurtanın içerisindeki oyuncağı alabilecekleri söylendi. Burada, çocuklar üç oyuncaklı yumurtanın çekilmesi tahminini yapmaya daha yatkındılar. Böylece çocuklar oyuncakları cebe indirmek istediler ve bu durum da onların tahminlerini etkiledi.

Bir grup çocuk ise daha fazla oyuncağın cazibesinden etkilenmeden tahminde bulundular. 5 yaş grubu çocuklarından birkaçı -oyuncakları alabilecekleri ya da alamayacakları- çekilişlerin yarısında bir oyuncak kazanırken, diğer yarısında da 3 oyuncak kazandılar.

Journal of Experimental Child Psychology'de Ağustos 2015 tarihinde yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre; görünen o ki, bu yaştaki çocuklar rastgeleliğe haddinden fazla bir anlam yüklüyorlar. Çocuklar iki seçenek arasındaki rastgele seçimin; seçilenin seçilmeyenden daha fazla şey içermesi gerektiğini düşünüyorlar ve bu durum yapılan seçime göre de değişkenlik gösteriyor.

5 yaşındaki çocukların rastgeleliğe dair düşünceleri ve ihtimallere dair önsezileri, hayalciliği yetişkinlerdekine benzer bir şekilde kısıtlar. Birçok insan; ortalamadan daha zeki olduklarını söyler, çünkü bu insanlar bu söylediklerini doğrulamak için zekiliğin tanımını eğip bükerler. Fakat kısa boylu insanlar, boylarının ortalamanın üzerinde olduğunu iddia etmezler çünkü bu insanlar uzunluğu kendilerine uygun bir biçimde tanımlayamazlar. İnsanlar kendilerini olduğundan daha iyi göstermeye çalışabilirler, ancak gerçekler çoğu zaman bu durum için bir kısıtlayıcı oluşturur.




Kaynak: Kate Baggaley, "3-Year-Olds Think They Can Get Anything Without Doing Any Work," https://www.braindecoder.com/3-year-olds-think-they-can-get-anything-without-doing-any-work-1451059409.html


Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir