Yürüyebilen Dev Antik Yarasa Bir Zamanlar Yağmur Ormanında Geziniyordu!
Yapılan yeni bir çalışmada bulunan fosil ile, Yeni Zelanda’nın alt tropikal yağmur ormanlarında, yaklaşık 16 milyon yıl önce 4 kol ve bacağını ağır adımlarla yürümek için kullan...
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
Yapılan yeni bir çalışmada bulunan fosil ile, Yeni Zelanda’nın alt tropikal yağmur ormanlarında, yaklaşık 16 milyon yıl önce 4 kol ve bacağını ağır adımlarla yürümek için kullanan dev yarasaların olduğu görüldü..
Araştırmacıların belirttiğine göre bulunan yeni yarasa türü( Mystacina miocenalis) oldukça büyük; öyle ki modern yarasadan yaklaşık 3 kat daha ağır.Bu yarasa türü halen Yeni Zelanda’nın balta girmemiş ormanlarında yaşamakta olan Mystacina tuberculata’nın akrabası.
Araştırmacılar yarasa fosilini büyük, tarih öncesi su kütlesi olan Lake Manuherikia’nın dip tortuları içerisinde buldular. Paleontologların favori kazı alanlarından olan bu gölde fosilleşmiş kurbağalar, kertenkeleler, kuşlar, timsahlar ve kaplumbağalar bulunuyor. Araştırmacıların belirttiğine göre; alt tropik yağmur ormanı ile çevrelenen göl bölgesinde 19 ila 16 milyon yıl öncesinde yani erken Miocene Epoch’da, etrafta ağır ağır yürüyen yarasalar vardı.
Araştırmanın öncülüğünü yapan, omurgalı hayvan paleongologu, Avustralya’da University of New South Wales’de doçent doktor Suzanne Hand:
‘’Yaptığımız bu keşif, Mystacina yarasalarının şimdiye çok benzer bir bitki örtüsü ve besin kaynaklarıyla, Yeni Zelanda’da ilk defa 16 milyon yıldan fazla bir süre önce bulunduğunu gösteriyor.’’
Bulunan yeni fosil, Yeni Zelanda’nın yarasalardan oluşan bir tarihi olduğunu gösteriyor. Çünkü, yarasalar ülkenin karada yaşayan tek yerli memelisi. Ülkenin bilinen 3 yerli yarasa türünün ikisi Mystacina cinsi türlerden oluşuyor.
Araştırmacıların belirttiğine göre, bu iki modern türden yarasalar mağaralarda gizlenip yerde ve havada yiyecek arıyorlar. bileklerinin ve arkadaki ayaklarının üzerinde hızla koşturabiliyorlar, yiyecek bişeyler ararken kanatlarını toplu tutuyorlar.
Bilim insanlarının kuramlaştırmalarına göre, Mystacina yarasalarının Yeni Zelanda’da uzun bir evrimsel tarihi var. Fakat şimdiye kadar, en eski Mystacina fosili yalnızca 17,500 yıl öncesine aitti. Yeni bulgular gösteriyor ki yarasalar aslında çok uzun bir süredir bu bölgede yaşıyorlar. Bu bulgulardan sonra ilginç yürüyen yarasaların bu bölgeyi ne zaman terkettiği sorusu akıllara geliyor.
Doçent Doktor Suzanne Hand:
‘’Yarasalar, polen taşıyıcı ve tohum dağıtıcı olmalarıyla ormanları sağlıklı tutuyorlar. Değişik bölgelerde yaşayan bütün yarasalar arasındaki bağlantıyı anlamak, hassas ada ekosisemleri için biyogüvenlik tehditlerini ve korunma önceliklerini değerlendirmemiz açısından önem taşıyor.’’
Akraba Yarasalar
Şaşırtıcı bir şekilde bulunan antik yarasa fosili ve bu yarasanın günümüzdeki akrabaları aynı diş yapısına sahip. Bu da antik ve günümüzdeki yarasaların aynı beslenme şekillerine sahip olduğunu gösteriyor. Fosilin, bir zamanlar ormanda yürümesine yarayan kanat yapısı da yaşayan akrabasının kanat yapısı ile benzerlik taşıyor.
Fakat fosili bulunan yarasa kuzeninden oldukça büyük: tahminen 40 gram kadar.
Suzanne Hand:
‘’Yarasaların boyutu fiziksel olarak uçma ve ekolokasyon ihtiyaçlarını karşılamak üzere değişiklik gösteriyor. Karanlıkta böcekleri yakalamak için küçük, hızlı ve hatasız olmalısınız. Alışılmışın dışında bir yarasanın büyük boyutlarda olması uçarak avlanma ihtiyacının az olduğunu ve yerde daha ağır avları yakaladığını, yaşayan kuzeninden daha büyük meyveler yediğini gösteriyor.’’
Araştırmacılar çeşitli bitki, hayvan ve böcek fosillerini aynı bögede sıralanmış olarak buldular. Bu fosillerden de, 16 milyon yıl önce alt tropikal ormanın, şimdiki ekosistemindeki gibi ılıman olduğu anlaşılıyor.
Kaynak:
Laura Geggel (June 19,2015), Giant 'Walking Bat' Once Prowled Rainforest Floors, LiveScience Retrieved on 20 June 2015 from http://www.livescience.com/51272-prehistoric-walking-bat.html
Kapak fotoğrafındaki yarasa (Mystacina tuberculata) bir zamanlar bu bölgede bulunan yürüyen yarasanın yaşayan akrabası. Credit: Rod Morris
Araştırmacıların belirttiğine göre bulunan yeni yarasa türü( Mystacina miocenalis) oldukça büyük; öyle ki modern yarasadan yaklaşık 3 kat daha ağır.Bu yarasa türü halen Yeni Zelanda’nın balta girmemiş ormanlarında yaşamakta olan Mystacina tuberculata’nın akrabası.
Araştırmacılar yarasa fosilini büyük, tarih öncesi su kütlesi olan Lake Manuherikia’nın dip tortuları içerisinde buldular. Paleontologların favori kazı alanlarından olan bu gölde fosilleşmiş kurbağalar, kertenkeleler, kuşlar, timsahlar ve kaplumbağalar bulunuyor. Araştırmacıların belirttiğine göre; alt tropik yağmur ormanı ile çevrelenen göl bölgesinde 19 ila 16 milyon yıl öncesinde yani erken Miocene Epoch’da, etrafta ağır ağır yürüyen yarasalar vardı.
Araştırmanın öncülüğünü yapan, omurgalı hayvan paleongologu, Avustralya’da University of New South Wales’de doçent doktor Suzanne Hand:
‘’Yaptığımız bu keşif, Mystacina yarasalarının şimdiye çok benzer bir bitki örtüsü ve besin kaynaklarıyla, Yeni Zelanda’da ilk defa 16 milyon yıldan fazla bir süre önce bulunduğunu gösteriyor.’’
Bulunan yeni fosil, Yeni Zelanda’nın yarasalardan oluşan bir tarihi olduğunu gösteriyor. Çünkü, yarasalar ülkenin karada yaşayan tek yerli memelisi. Ülkenin bilinen 3 yerli yarasa türünün ikisi Mystacina cinsi türlerden oluşuyor.
Araştırmacıların belirttiğine göre, bu iki modern türden yarasalar mağaralarda gizlenip yerde ve havada yiyecek arıyorlar. bileklerinin ve arkadaki ayaklarının üzerinde hızla koşturabiliyorlar, yiyecek bişeyler ararken kanatlarını toplu tutuyorlar.
Bilim insanlarının kuramlaştırmalarına göre, Mystacina yarasalarının Yeni Zelanda’da uzun bir evrimsel tarihi var. Fakat şimdiye kadar, en eski Mystacina fosili yalnızca 17,500 yıl öncesine aitti. Yeni bulgular gösteriyor ki yarasalar aslında çok uzun bir süredir bu bölgede yaşıyorlar. Bu bulgulardan sonra ilginç yürüyen yarasaların bu bölgeyi ne zaman terkettiği sorusu akıllara geliyor.
Doçent Doktor Suzanne Hand:
‘’Yarasalar, polen taşıyıcı ve tohum dağıtıcı olmalarıyla ormanları sağlıklı tutuyorlar. Değişik bölgelerde yaşayan bütün yarasalar arasındaki bağlantıyı anlamak, hassas ada ekosisemleri için biyogüvenlik tehditlerini ve korunma önceliklerini değerlendirmemiz açısından önem taşıyor.’’
Akraba Yarasalar
Şaşırtıcı bir şekilde bulunan antik yarasa fosili ve bu yarasanın günümüzdeki akrabaları aynı diş yapısına sahip. Bu da antik ve günümüzdeki yarasaların aynı beslenme şekillerine sahip olduğunu gösteriyor. Fosilin, bir zamanlar ormanda yürümesine yarayan kanat yapısı da yaşayan akrabasının kanat yapısı ile benzerlik taşıyor.
Fakat fosili bulunan yarasa kuzeninden oldukça büyük: tahminen 40 gram kadar.
Suzanne Hand:
‘’Yarasaların boyutu fiziksel olarak uçma ve ekolokasyon ihtiyaçlarını karşılamak üzere değişiklik gösteriyor. Karanlıkta böcekleri yakalamak için küçük, hızlı ve hatasız olmalısınız. Alışılmışın dışında bir yarasanın büyük boyutlarda olması uçarak avlanma ihtiyacının az olduğunu ve yerde daha ağır avları yakaladığını, yaşayan kuzeninden daha büyük meyveler yediğini gösteriyor.’’
Araştırmacılar çeşitli bitki, hayvan ve böcek fosillerini aynı bögede sıralanmış olarak buldular. Bu fosillerden de, 16 milyon yıl önce alt tropikal ormanın, şimdiki ekosistemindeki gibi ılıman olduğu anlaşılıyor.
Kaynak:
Laura Geggel (June 19,2015), Giant 'Walking Bat' Once Prowled Rainforest Floors, LiveScience Retrieved on 20 June 2015 from http://www.livescience.com/51272-prehistoric-walking-bat.html
Kapak fotoğrafındaki yarasa (Mystacina tuberculata) bir zamanlar bu bölgede bulunan yürüyen yarasanın yaşayan akrabası. Credit: Rod Morris
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
10 Haziran 2016
Anadolu, Uzun Kanatlı Yarasaların Vatanı Olabilir
08 Ekim 2016
Yarasalar Gerçekten Kör Mü?
29 Mart 2015
Yarasalar da İnsanlar Gibi Ses Öğreniyor
04 Şubat 2017
Yarasa Gibi Uçan Biyo-Taklitçi Robot
15 Haziran 2016
Kediler Nedensellik İlkesinin İçsel Kavrayışına Sahip
25 Aralık 2016
İş Birliği ve Fedakarlığın Evrimi - Birinci Bölüm