Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Vampir kelimesi pek çok insanın aklına Dracula veya Blade gibi filmleri getirirken, kimilerinin aklına da doğrudan Güney Amerika'daki vampir yarasaları getirir. Ancak pek az kişi, küçük, sevimli bir kuşun "vampir" olabileceğini düşünür. 

BBC'de yayımlanan ve David Attenborough'nın anlatımını gerçekleştirdiği Perfect Planet belgesel serisinin bir bölümünde, büyük kuşların kanıyla beslenen "vampir ispinozlarına" değinildi.

Darwin ispinozları olarak da isimlendirilen bu kuşlar, volkanik bir takımada olan Galapagos Adaları'nda yaşar. İzole yapısından kaynaklı adalardaki biyoçeşitlilik oldukça fazladır. Bir şekilde Galapagos'a ulaşan organizmalar için iki ihtimal vardır; ya zorlu koşullara uyum sağlayıp hayatta kalacak ya da nesli tükenecektir

Bu organizmalardan birisi de Darwin ispinozlarıdır. İsimlerini Charles Darwin'in adadan örnekler topladığı meşhur HMS Beagle seyahati sonrasında almıştır. Darwin, bu ispinoz grubunun aynı atadan evrimleşmiş çeşitli türler içerdiğini gözlemlemiş, 13 farklı türün gaga yapılarını defterine çizmişti. Bu gaga yapıları, her türün farklı bir gıda kaynağından beslenmesine olanak tanıyan farklı boyut ve şekle sahipti. Örneğin, kaktüs ispinozunun kaktüs çiçeklerinden elde edilen nektarı tüketmesine olanak tanıyan uzun ince bir gagası vardır. Bazı türlerin tohumlarla beslenmeyi mümkün kılan gagaları varken; bazılarının böcek veya bitki tüketmeye uygun gaga yapıları vardır. 

Farklı gıda kaynağı için farklı gaga yapısı.
(1845'te ornitolog John Gould tarafından çizilen Darwin ispinozları)

Galapagos'ta farklı türdeki yiyeceklerle beslenmek için farklı ispinoz türlerinin evrimleştiği son derece akla uygundur, ancak kanla beslenmek nasıl ortaya çıkmış olabilir?

Kan Emmenin Evrimi

Vampir ispinozları, takımadaların en kuzeydeki iki adası olan ve Galápagos standartlarına göre bile uzak olan Wolf ve Darwin isimli iki adada bulunur. Her iki ada da son derece küçüktür ve daha büyük olan adalardan yaklaşık 160 km daha uzakta, açık okyanus tarafındadır. Bu adalarda tatlı su oldukça nadirdir ve kuru geçen mevsimler sırasında bazı yiyecekler tamamen ortadan kaybolur. 

Son yarım milyon yılın bir noktasında (evrimsel anlamda yeni), ispinozlar Wolf ve Darwin adalarına ulaştı ve adalarda yuva yapmış daha büyük denizkuşlarıyla (adadaki "booby"lerle) birlikte yaşamaya başladılar. Zamanla, ispinozlar muhtemelen birlikte yaşadığı büyük kuşların tüylerinde ve derisinde bulunan parazitleri yiyecek şekilde evrimleşmiş gibi görünüyor. Mutualist yaşamın bir örneğini içeren bu ilişkide, büyük kuşlar parazitlerinden kurtulurken; ispinozlar da kuru mevsimde yok olabilen nektar, tohum ve böceklerden oluşan normal diyetlerine bir alternatif daha eklemiş oluyordu, her iki tür de fayda sağlıyordu.

Bir Nazca booby denizkuşu. Görsel: Kiyoko Gotanda /TheConversation

Parazitlerin kuşların derilerinden temizlenmesi süreci, nihayetinde deride açık yaralara-lezyonlara neden olarak ispinozların kana ulaşmalarına olanak tanıdı. Dahası ispinozlar, kana doğrudan erişmek için boobylerin yeni tüylerinin dibindeki deriyi delmeyi bile öğrendiler, artık böcek ve parazitlere ihtiyaç duymamaya başladılar. Böylelikle ispinozlar alternatif bir besin kaynağı daha edindi ve bu kaynak onlara "vampir ispinozu" isminin takılmasına neden oldu. 

Boobylerin kanının, ispinozun diyetinin tam olarak ne kadarını oluşturduğunu söylemek şimdilik zor görünüyor. Ancak araştırmacılar bunun 10'da 1 kadar olabileceğini düşünüyor.

Kuşlarda, diğer adalardaki kanla beslenmeyen popülasyonlara kıyasla özellikle uzun ve sivri gagaların evrimleşmesi; doğal seçilimin, vampir ispinoz gagasını deri delme ve kan emme noktasında son derece ince ayarlamış olduğunu söylemek mümkün.

Bir Nazca booby kuşunun açık yarasından kan emen vampir ispinozu.
Görsel: Jaime Chaves/TheConversation

Öte yandan, kanla beslenen bir canlı, deriyi deldikten sonra kanı tüketebilecek ve sindirebilecek bir yola ihtiyaç duyar. Araştırmacılar, adaptasyon arayışında bu vampir ispinozlarının bağırsaklarında bulunan mikropları incelediğinde, muhtemelen kan diyetinden kaynaklı; vampir ispinozlarının, diğer Darwin ispinozu türlerinden çok farklı bir mikrobiyoma sahip olduğu bulgusuna ulaştı.

Konağına Aşırı Zarar Vermeden Kanını İçmek

Wolf ve Darwin adaları, herhangi bir deniz botunu yanaştırmak için plaj benzeri kıyılara sahip değil, dolayısıyla araştırmacıların adalara ulaşması oldukça zor olabiliyor. Ancak bu izolasyon, vampir ispinozlarının adada bol olması ve booby kuşlarının da yoğun üreme kolonileri bulundurması, bu garip kan emme davranışının nasıl evrimleştiğine dair akıl yürütebilme sürecini de kolaylaştırıyor. 

Booby kuşları, geçici olarak bile yuvalarını ve yavrularını terk etme konusunda isteksiz oldukları için yuvalara ve civcivlere yönelirken inanılmaz derecede savunmasızdır. Adalara giden araştırmacılar, booby kuşlarının sırtlarında, kuyruklarında ve kanatlarında, keskin gagalarıyla önemli yaralar açarak kan içen çok sayıda vampir ispinozu gözlemledi. İlginç bir şekilde, ispinozlar gerçek bir parazit gibi davranarak, konağa aşırı zarar vermeden kaynağını da güvence altına alacak kadar zarar veriyor.

Kursağı kanla dolu, gagası kana bulanmış bir vampir ispinozu.
Görsel Kaynak: Daniel Baldassarre/TheConversation

Booby kuşları açısından ise bu durum, sivrisinek saldırısına uğrayan bir insanın durumuna çok benzerdir. İspinozlara tahammül edebilmelerine rağmen, küçük kan emiciler yine de booby kuşlarının kurtulmaya çalıştıkları bir baş belasıdır. Tıpkı sivrisineklerden kaçan bir insan gibi, booby kuşları da aşırı bir emme durumuna maruz kaldıklarında uçup giderek kurtulmaya çalışırlar. 

Araştırmacılar, örnek toplamak için vampir ispinozlarını yakaladıklarında, kursaklarının tamamen kanla dolu, gagalarının kanla kaplı olduğunu gördüler. Görünüşe göre bu vampirler, birkaç damla kandan çok daha fazlasını götürüyorlar.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir