Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Komplo teorilerine inanmak nadiren kanıtların ve göstergelerin akılcı analizine dayansa da, çoğunlukla bu süreç böyle işlemez. Tür olarak en güçlü taraflarımızdan birisi çevremizdeki Dünya'da anlamlı paternler keşfetmek ve nedensel ilişki kurabilmektir. Bazen de, -özellikle kontrolümüzün dışında olduğunu hissettiğimiz olaylar için - hiç bulunmayan paternler ve nedensel ilişkiler görür, düşünür bunlar gerçekmiş gibi davranırız.
Komplo teorilerinin ilgi çekici olmasının sebebi, bizim bilgi işlemleme sürecini karakterize etmemizi sağlayan sayısız bilişsel süreçlere bağlıdır. “Confirmation bias” (Doğrulama sapması veya onaylama önyargısı) komplolara inanmanın en etkili itki kuvvetlerinden ve en yaygın bilişsel önyargısı olarak bilinmektedir.
Türümüzün doğal eğilimlerinden biri de hali hazırda inandığımız şeyleri destekleyen kanıtlara ağırlık vermek ve inandıklarımızla çelişen kanıtları görmezden gelmektir. Komplo teorilerinin öznesi olan gerçek-dünya olayları çoğunlukla karmaşıktır ve açık değildir.
“ Prooportionality (Orantılılık) bias” önyargısı ise doğuştan gelen eğilimimiz ve büyük olayların yine büyük nedenleri olduğunu varsayımına işaret ediyor. Bu önyargı da komplolara inanmamızı açıklayabilir. Örneğin Amerika Başkanı John F. Kennedy'nin bir akıl hastası tarafından silahla vurulmuş olması insanları rahatsız etmekte ve bu önyargıdan dolayı daha büyük ölçekli bir komplo teorisine kurban gittiğini düşünmelerine neden olmaktadır.
Bir diğer bağıntılı bilişsel önyargı ise 'projeksiyon'dur (izdüşüm / yaklaşım). Komplo teorilerini destekleyen insanlar çoğunlukla kendileri de diğer insanların güdüleri ve niyetleri ile ilgili şüpheci olmak veya dedikodular yaymak gibi komplocu davranışlarda bulunurlar. Eğer bizler bu tip davranışlara müdahil olursak, başkalarının da olması normalleşecek ve komplo teorileri zamanla daha yaygın ve akla yatkın hale gelecektir.
Dahası, komplocu düşünme şekline doğru gittikçe daha kuvvetli şekilde eğilim gösteren insanlar, çelişen komplo teorilerine de inanmaya bir o kadar meyilli hale geliyor. Bunun anlamı ise şu, Amerika'nın Usame bin Ladin'in öldürüldüğünü duyurmalarından çok daha önce öldürüldüğünü düşünüyor ya da buna inanıyorsanız, tam tersine inanma ihtimaliniz de bir o kadar güçlü.
Bu belirtilenlerin hiç birisi tüm komplo teorilerinin yanlış olduğu anlamına gelmez. Hatta bazıları zamanla kesin doğrular haline gelebilir. Asıl nokta bazı insanların bu teorileri ilgi çekici görmesi ve bunun olası nedenleridir.
Kaynak : Scientific American, Why Do Some People Believe in Conspiracy Theories?, www.scientificamerican.com/article/why-do-some-people-believe-in-conspiracy-theories/
Komplo teorilerinin ilgi çekici olmasının sebebi, bizim bilgi işlemleme sürecini karakterize etmemizi sağlayan sayısız bilişsel süreçlere bağlıdır. “Confirmation bias” (Doğrulama sapması veya onaylama önyargısı) komplolara inanmanın en etkili itki kuvvetlerinden ve en yaygın bilişsel önyargısı olarak bilinmektedir.
Türümüzün doğal eğilimlerinden biri de hali hazırda inandığımız şeyleri destekleyen kanıtlara ağırlık vermek ve inandıklarımızla çelişen kanıtları görmezden gelmektir. Komplo teorilerinin öznesi olan gerçek-dünya olayları çoğunlukla karmaşıktır ve açık değildir.
“ Prooportionality (Orantılılık) bias” önyargısı ise doğuştan gelen eğilimimiz ve büyük olayların yine büyük nedenleri olduğunu varsayımına işaret ediyor. Bu önyargı da komplolara inanmamızı açıklayabilir. Örneğin Amerika Başkanı John F. Kennedy'nin bir akıl hastası tarafından silahla vurulmuş olması insanları rahatsız etmekte ve bu önyargıdan dolayı daha büyük ölçekli bir komplo teorisine kurban gittiğini düşünmelerine neden olmaktadır.
Bir diğer bağıntılı bilişsel önyargı ise 'projeksiyon'dur (izdüşüm / yaklaşım). Komplo teorilerini destekleyen insanlar çoğunlukla kendileri de diğer insanların güdüleri ve niyetleri ile ilgili şüpheci olmak veya dedikodular yaymak gibi komplocu davranışlarda bulunurlar. Eğer bizler bu tip davranışlara müdahil olursak, başkalarının da olması normalleşecek ve komplo teorileri zamanla daha yaygın ve akla yatkın hale gelecektir.
Dahası, komplocu düşünme şekline doğru gittikçe daha kuvvetli şekilde eğilim gösteren insanlar, çelişen komplo teorilerine de inanmaya bir o kadar meyilli hale geliyor. Bunun anlamı ise şu, Amerika'nın Usame bin Ladin'in öldürüldüğünü duyurmalarından çok daha önce öldürüldüğünü düşünüyor ya da buna inanıyorsanız, tam tersine inanma ihtimaliniz de bir o kadar güçlü.
Bu belirtilenlerin hiç birisi tüm komplo teorilerinin yanlış olduğu anlamına gelmez. Hatta bazıları zamanla kesin doğrular haline gelebilir. Asıl nokta bazı insanların bu teorileri ilgi çekici görmesi ve bunun olası nedenleridir.
Kaynak : Scientific American, Why Do Some People Believe in Conspiracy Theories?, www.scientificamerican.com/article/why-do-some-people-believe-in-conspiracy-theories/
Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu “Kullanım İzinleri”ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
17 Aralık 2014
Genç Hissetmek Uzun Yaşam Belirtisi
29 Şubat 2016
Aptalca Hatalar Yapmanın Psikolojisi
18 Haziran 2016
Beynimiz Neden Sessizliğe ve Huzura İhtiyaç Duyar?
12 Haziran 2018
Depresyon, Düşünme Becerilerinizi Nasıl Etkiliyor?
12 Şubat 2018
Teknoloji Çağında Kıskançlık ve Kıskançlığın Evrimi
12 Kasım 2014
Düşünerek Genlerimizi Kontrol Etmek
13 Ekim 2014
Sinirbilimciler Beyinde Gerçekleşen Hayali İzledi