Post Author Avatar
Baran Bozdağ
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Canlı performansları sırasında müzisyenlerin, enstrümanistlerin karmaşık müzik aletlerini çoğumuzun algılayamayacağı zorluk seviyesinde icra ederken enstrümantel yeteneklerini ve arkasındaki yıllar süren egzersiz, hazırlık ve eğitim aşamalarını görmeyiz. Halbuki bu derecede kesinlik, zamanlama ve koordinasyon gerektiren zanaatlerini keskinleştirmeleri çok uzun ve zorlu bir süreçtir. Bilim insanları şimdi ileri yaşlarda bu denli gelişmiş müzikal yeteneklere sahip olmanın erken yaşta müzik eğitimine başlamak ile daha kolay ve mümkün olduğunu ortaya çıkaran bir çalışma gerçekleştirdi.

Aslında müzik yeteneklerinin gelişimi sadece eğitime, pratik yapmaya ve hem beyinsel hem de fiziksel icrasına bağlı değil. Aynı zamanda yaşamın gelişimsel döneminin erken safhalarında beyinlerimizin özellikle müzikal eğitimi kabul etmeye daha yatkın olduğu yönünde bir spekülasyon da literatürde gittikçe birikiyor. Psychological Science'ta yayımlanan yeni bir çalışmaya göre konu bundan karmaşık olabilir ancak elbette erken yaşta müzik eğitimine başlamak ileriki yaşlarda müzikal yeteneğini daha ileri taşıyabilmek için büyük bir önem arz ediyor.

İsveç'teki Karolinska Institute'ten çalışmanın başyazarı Laura Wesseldijk'in yaptığı açıklamaya göre, genelgeçer gözlemler müzikal uyarılara karşı beynin daha açık olduğu erken çocukluk dönemi olduğuna ve başarılı müzisyenlerin eğitimlerine çok erken yaşta başladığına işaret etse de, çalışmaları; beynin daha açık olmasından çok daha karmaşık bir sürecin bu konuda etkili olduğunu gösterdi. 

Çalışmaya göre bu bağıntının temelinde ailevi etkiler de bulunuyor: genetik faktörlerin yanı sıra bu faktörlere aile içinde cesaretlendirici bir takım unsurların da bulunması da ekleniyor. Enstrüman çalan, yol gösteren, eğlenceli müzik oyunları oynayan, basit performansları ve hatalı icraları yargıdan bağımsız uygulama ortamı sağlayan bireylerin bulunduğu ailelerin içinde bulunan çocuklar bu gruba dahil sayılabilir. Bilim insanları gerçekleştirdikleri çalılmada, yaşamın erken döneminde bu ailevi etkilerin, genç bireyler için ileri yaşamda birikmiş olacak total pratik süresini uzattığı ve yetişkinlikte daha uzun süre müziğe maruz kalmış olmalarını sağladığını ortaya koyuyor.

Tüm bu etkilerin açılımını yapmak ve interaktif ilişkilerini çözebilmek için araştırmacılar, 310 profesyonel müzisyeni (hem orkestral hem bireysel müzik eğitimi veren enstitülerden) çalışmaya dahil etti. Kontrolünü geliştirebilmek için araştırmacılar aynı zamanda Study of Twin Adults: Genes and Environment (STAGE) çalışmasındaki ikizlere ait verileri de değerlendirmeye aldı. İki çalışmadan katılımcılar, müzikal yatkınlıkları ve müzikteki başarıları açısından test edildi. Buna ek olarak katılımcılar bir dizi sorudan oluşan anket ile ne sıklıkta pratik yaptıkları ve müzik eğitimlerine başladıkları zamana dair bilgileri sağladı.

STAGE'den elde edilen veriler de katılımcılardan bir grubun genetik verilerini değerlendirme imkanı sağladı. Sonuçlar karşılaştırıldığında, her ne kadar çalışmalar birbirinden bağımsız da olsa, ortak çıkarımlar erken yaşta müzik eğitimine başlamanın, amatörlerde de profesyonellerde de müziğe yatkınlık, müzikal kabiliyet ile ilişkili olduğunu gösterdi. Kontrol analizinde kümülatif pratik süresinin değerlendirilmesi de bu ilişkinin varlığını değiştirmedi.

Akabinde başlama yaşını mercek altına alan araştırmacılar, buradaki verileri de STAGE'den alınan genetik altyapı verileri ile birlikte değerlendirdi. Bu incelemeden elde edilen sonuçlar da, genetik faktörlerin bir noktaya kadar müziğe olan ilgiyi ve yetenek alt ve üst sınırlarını belirlemekte etkili olduğunu ve bu bağlamda erken eğitime başlama potansiyeline ek olarak bireyin kapasitesi ile yatkınlığını çok ciddi miktarda etkilediğini gösteriyor.

İkincil kontrol olarak ailevi faktörler değerlendirildiğinde -kısacası hem genetik hem de çevresel etki farklarını minimize etmek için- yukarıda belirtilen faktörler dışında erken müzik eğitiminin müzikaliteye fayda sağladığı bir yolak tespit edilmedi.

Henüz tartışmaya açık bir takım noktaları olsa da; örneğin, erken yaşta cesaretlendirilen ve domestik ortam içinde daha özgür bir icra alanı bulan çocukların zaten genetik koşulları nedeni ile mi bumeraka sahip oldukları veya olmasalar dahi cesaretlendirildikleri için mi geliştikleri gibi, müzik ile ilişki kurulmasını sağlayacak genetik dispozisyon olduğu sürece erken yaşta müzik etkisinde ve etkinlikleri ile büyüyen çocukların total pratik sürelerinin doğal olarak uzadığı ve bunun gelecekte müzik başarısı ve yetenek seviyesinin geliştirilebilirliğine etkisi olduğu aşikâr görünüyor.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir