Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör

Kehribar (İng. amber), kristal de değildir, mineral de değildir. Antik ormanlardaki ağaçların reçinelerinin fosilleşmiş biçimi olup, doğanın mücevherlerinden biridir. Bir ağaç yaralandığında, yarayı kapatmak için reçine salgılayabilir. Çöküntü katmanları arasında kendine bir yol bulabilen dirençli bir reçine fosilleşerek, milyonlarca yılın sonunda sert bir kehribar parçası hâline gelebilir. Fakat bunun gerçekleşmesi için tam olarak bütün gerekli koşullar sağlanmalıdır. Kehribar bilim dünyası için çok ilgi çekicidir, çünkü milyonlarca yıl öncesinden kalma bitki ve hayvanları içinde saklıyor olabilir. Ayrıca binlerce yıldan beri, insanlar tarafından takı yapımında kullanılır.

Reçine salgılandığında, kehribara dönüşeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Çoğunlukla da dönüşmeyecektir; çünkü ancak şu koşullar sağlanırsa kehribar ortaya çıkar: Tüm reçine kimyasal olarak durağan olmalıdır ve zamanla çözünmemelidir. Güneşe, yağmura, uç sıcaklıklara ve bakteriler ya da küfler gibi mikro-organizmalara dirençli olmalıdır.

Dünya'daki bilinen en geniş kehribar deposu, Rusya'nın Kaliningrad kentinde keşfedilen 50 milyon yıllık Baltık kehribarlarının bulunduğu bölgedir. İkinci bir bölge ise Burma'da keşfedilmiş olup, orada da 99 milyon yıllık kehribarlar bulunmaktadır.

Kehribarda değişik koruma şekillerine rastlanabiliyor. Örneğin bu kehribar içinde görülen kertenkele,
canlının sadece bir gölgesi gibi kalmış; iskelet ve diğer iç organlar tümüyle buharlaşmış. (Telif: David Grimaldi)

Reçinenin Kehribara Dönüşümü

Kehribar, ağaç özsuyundan değil, ağaç tarafından üretilen reçineden oluşur. Ağacın özsuyu besinleri ağacın her yanına taşırken, reçine yarı-katıdır ve bitkinin bağışıklık sisteminin bir savunma yanıtı olarak görev yapar. Bir ağaçta yara oluştuğunda, örneğin bir dalı kırıldığında veya böcekler ya da mantarlar tarafından istila edildiğinde, yaranın üstünü kaplayacak kalın bir reçine salgılayarak, hasarın büyümesini engellemeye çalışır. Yarayı kapatır ve sterilize eder.

Bir kiraz ağacından damlayan reçine. (Telif: Kreuzschnabel)

Bitkiler tarafından salgılanan iki tür reçine fosilleşebilir: Terpenoidler, hem açık tohumlular (kozalaklılar), hem de kapalı tohumlular tarafından üretilir. İzopren (C5H8) birimlerden oluşan halka yapılardan meydana gelirler. Fenolik reçineler ise sadece kapalı tohumlular tarafından üretilir. Ayrıca, soyu tükenmiş bir ağaç türü olan "medullosan"lar da başka bir benzersiz reçine türü üretirdi.

Reçinenin fosilleşebilmesi için doğru koşullarla karşılaşması gerekir. Genç kehribar, deniz suyu ile taşınabilir ve sonra çöküntü içine gömülerek fosilleşebilir. Baltık denizinde buzullar çok sayıda ağacı devirmiş ve onları gömerek, fosilleşmelerini sağlamıştır. Nemli kil ve kum çöküntüleri reçineyi iyi korur, çünkü fazla oksijen içermezler ve çöküntüler nihayetinde kayalara dönüşür. Yoğun basınç ve sıcaklıklar, reçinenin katı bir turuncu mücevhere dönüşmesine neden olur. İlk moleküler polimerleşme kopal (genç kehribar) oluşturur ve daha sonra ısı ile basınç terpenleri atarak, kehribara dönüşümü tamamlar.

Bir Baltık kehribarı içinde karınca görülüyor. (Telif: Anders L. Damgaard)

En Güzel Fosiller

Bulunan kehribarların çoğu 30 ilâ 90 milyon yıl öncesinden kalmadır ama reçinenin kehribara dönüşme sürecinin ne kadar zaman aldığı kesin olarak bilinmemektedir. Keşfedilen en eski kehribar, 320 milyon yıl önceki Üst Karbonifer Dönem'den kalmadır. En genç kehribarların ise 20 milyon yıllık oldukları saptanmıştır.

Değerli Dominik mavi kehribarı. (Telif: Vassil)

Kehribarın en ilgi çekici yanı, milyonlarca yıl önce içine düşen canlıların bozulmadan günümüze kadar ulaşabiliyor olmasıdır. Şimdiye dek bulunan kehribarlar arasında, içinde canlı içerenlerin en eskisi 230 milyon yıl öncesine tarihlenmiştir. Kuzey doğu İtalya'da bulunan bu kehribarda küçük akar böceklerine rastlanmıştır. Reçinenin kehribara dönüşüm sürecinde, normal fosilleşme sürecinde canlıların korunmayan bazı önemli özellikleri korunur.

Kehribar, taş devrinden bu yana yani yaklaşık 13.000 yıldır, dekorasyon ve takı amaçlı kullanılmıştır. Sahteleriyle gerçeklerini ayırt etmek için genellikle tuzlu suda yüzme sınaması yapılır; şayet su üzerinde kalıyorsa, kehribar gerçek kabul edilir.

Farklı renkte kehribarlara rastlanmaktadır. Büyük bölümü bal rengi olsa da, beyazımsı olanlardan mavilere, kırmızılara hatta siyaha uzanan geniş bir renk yelpazesine sahiptir. Ağaç kabuğundan salgılanan reçineden oluşan kehribarlar daha saydam iken, ağacın iç kısmından gelenler daha bulutlu bir görünüme sahip olur.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir