Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör

Kütüğe benzeyen bir fosil, yaklaşık 130 yıl boyunca taşılbilimcileri merakta bıraktı. Bu şey bir bitki miydi, yosun muydu, liken miydi yoksa hepsinden farklı türde bir organizma mıydı? İlk başta bir kozalaklı bitki olduğu düşünülen canlının, alg veya liken olabileceğinden de kuşkulanıldı. Çünkü iç yapısı bitkiye hiç benzemiyordu. Yeryüzünden tıpkı bir ağaç gövdesi gibi göğe uzanan bu organizma, zamanının en büyüğüydü. Peki ama o neydi?

Söz konusu fosil hakkında yayımlanan ilk çalışma, 1859 yılında Kanadalı taşılbilimci John William Dawson tarafından hazırlanmıştı. Dawson, Quebec'teki Gaspé Bay kıyılarında bulunan örnekleri incelemişti. Onun çalışmalarını elden geçirmesinin yanı sıra, Kanada, Avustralya ve Suudi Arabistan'dan örnekler toplayan Francis Hueber, 2001 yılında yaptığı ayrıntılı iç yapı incelemeleri sonucunda, organizmanın bitki değil, mantar olduğuna ilişkin güçlü anatomik kanıtlar elde etti. Fakat bunu kesinleştirmek için daha fazla araştırma gerekliydi.

2002 yılında M.A.Salosse, fosilin bir likene ait olabileceğini ileri sürdü. 2004 yılında L.E.Graham, organizmanın koyunotuna benzerliğine dikkat çektiği bir makale yayımladı. 2007 yılının Mayıs ayında ise Geology dergisinde yayımlanan bir makalede, Prototaksites adı verilen bu canlının, mantargil familyasına üye bir dev olduğu duyuruldu. Chicago Üniversitesi ve Doğal Tarih Ulusal Müzesi bilimcileri, yaptıkları kimyasal çözümleme sonucunda, şimdiye dek yaşamış olan en gizemli organizmalardan birinin kimliğini belirlediklerini ifade ettiler.

Prototaksites, 420 milyon yıl öncesi ilâ 350 milyon yıl öncesi arasındaki dönemde yaşadı. Silüryen ve Devonyen Dönem'lere denk gelen o zaman diliminde, yeryüzü şimdiki dünyaya hiç benzemiyordu. Basit damarlı bitkiler, bildiğimiz kozalaklıların ataları, eğrelti otları ve bugünün çiçekli bitkileri, Devonyen Dönem'de karada yeni yeni çeşitlenmeye başladı. Başlangıçta, kökleri ve yaprakları olmayan gövdelerden ibarettiler. Hayvan olarak ise karada sadece kırkayaklar, kanatsız böcekler ve kurtçuklar vardı. Omurgalı hayvanlar henüz sudan karaya çıkmamışlardı. Her ne kadar damarlı bitkilerin karadaki yaşamları, Prototaksites'in belirmesinden 40 milyon yıl önce başlasa da, boyları çok kısaydı. Devonyen'in sonuna gelindiğinde ise büyük ağaçlar, eğrelti otları, tohumlar, yapraklar ve kökler evrilmiş durumdaydı. (Bkz. Bitki Evrimi 1/5: Karaya İlk Çıkanlar)

Organizmayı mantar olarak tanımlayan ekip, Prototaksites'de ve 400 milyon yıl önce onunla aynı ortamda yaşamış olan bitkilerde bulunan iki farklı karbon izotopunu analiz etti. Bitkilerin metabolizması fotosentez ile sınırlıdır. Enerjilerini güneşten ve karbonlarını da havadaki karbon dioksitten aldıkları için herhangi bir bitki türünün tüm örneklerinde, karbon-12'nin karbon-13'e oranı benzerdir. Fakat örneğin hayvanlarda, bu oran yedikleri yiyeceklere göre belirlenir. Yani, bireyler arasında karbon-12'nin karbon-13'e oranı oldukça fazla değişkenlik gösterebilir. Prototaksites örneklerine bakıldığında, bu iki izotopun oranında, bir bitki türünden beklenemeyecek denli çeşitlilik olduğu saptandı. Yerbilimsel süreçler, fosillerin izotopik bileşimlerini değiştirebilir. Bu nedenle ekip, örneklerdeki karbon izotoplarının jeolojik değil de, organik etkenlerden kaynaklandığını doğrulayacak sınamalar yaptı. 2010 yılında ise Prototaksites'in koyunotuna benzerliği tekrar gündeme geldi. Şu anda bilim dünyasında büyük ölçüde mantar olduğuna ilişkin kanı yaygın olmakla birlikte, netleştirmek ve fikir birliğine varmak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Suudi Arabistan çölünde bulunan bir Prototaksites fosili.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir