Post Author Avatar
Sevkan Uzel
Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör

Tıknaz yapılı ve görme işlevi olmayan bir balık olan "Meksika tetrası" (Lat. Astyanax mexicanus), karanlık mağaralardaki yaşama son derece iyi uyum sağlamış bir tür. Yaşadığı ortamın ışıksız olmasının yanı sıra, belirgin bir özelliği daha var: Yiyeceğin kıt olması. Harvard Üniversitesi'nde Nicolas Rohner liderliğinde bu balıklar üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda, uzun süren açlığa rağmen hayatta kalabiliyor olmalarını, insülin direncine borçlu oldukları ortaya kondu. Yani Meksika tetrasının hücreleri, besin aldıktan sonra glukoz emmek isteyen hormonun çağrısına pek kulak asmıyor.

İnsanlarda insülin direnci, çok sayıda metabolik düzensizliğe ve 2.tip diyabete işaret etmesinin yanı sıra, aşırı pankreas çalışmasına, aşırı yağ depolanmasına ve kan şekerinde kronik yüksekliğe yol açabilir. Ama yapılan deneylere bakılırsa, kan şekeri sürekli yüksek olan Meksika tetrasında, insanlarda oluşan olumsuz sonuçlar (örneğin sinir ve kan damarı hasarı) oluşmuyor.

Ekipten Misty Riddle şöyle anlatıyor: "Kanımızdaki proteinler sürekli şekere batırılırsa pek iyi işlemiyor, çünkü nihayetinde şekerle kaplı hâle geliyorlar. Mağara balığının kan şekeri yüksek, ama proteinleri şeker kaplı değil. Bu nasıl olabiliyor?" Riddle, bunu tam olarak anladıkları zaman, diyabete bağlı doku hasarının tedavisinde çok işe yarayabileceğini vurguluyor.

Minnesota Üniversitesi ve New York Üniversitesi'nden bilimcilerin de katkıda bulunduğu bu çalışmada, araştırmacılar üç farklı mağara popülasyonunu (Tinaja, Pachón ve Molino mağaraları), onların yüzeyde yaşamaları dolayısıyla metabolizması normal (yani insülin direnci olmayan) olan kuzenleri ile karşılaştırdı. Mağara balıkları, insülin dirençleri olmasına rağmen, kuzenleri ile aynı uzunlukta ömre sahipti.

Ardından mağara balıkları ile yüzey balıkları çiftleştirilerek, ortaya çıkan hibritler incelendi. Mağara balığı mutasyonuna sahip hibritlerin daha ağır oldukları ve kan şekeri düzeylerinin de daha yüksek olduğu görüldü.

Bilimciler bir adım daha ileri giderek, mağara balığı mutasyonunu, farklı bir tür balık olan zebra balığına nakletti. Bunun sonucunda, söz konusu mutasyonun hem insülin direncine, hem de ağırlık artışına katkıda bulunduğu doğrulandı. Ekip şu anda mağara balıklarının metabolizmasını biçimlendiren başka mutant genleri bulmaya çalışıyor.

Hacettepe Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Ergi Deniz Özsoy, bu çalışmadan elde edilen bulguları şöyle değerlendiriyor: "Araştırıcılar, bu balığın mağarada yaşayan formlarında, insulin direncinin yüksek olduğunu bulmuşlar. İnsulin direnci, kandaki şeker (glukoz) miktarını düzenleyen insulin hormonunun bu düzenlemeyi başlatması için gerekli hücresel sinyalin verilmeyişi üzerine ortaya çıkmaktadır. Vücutta sentezlenen insulinin hücredeki sinyal yolunda gerekli bir reseptöre bağlanamayışı yüzünden ortaya çıkan bu durum, insandaki şeker hastalığı tiplerinden birinin de önemli sebepleri arasındadır.

Araştırıcılar, kör mağara balığında, insulinin bağlandığı reseptörü veren ve bilimsel adı insra olan gendeki bir mutasyonla bu direncin ortaya çıktığını göstermişler. Balığın nehirlerde yaşayan normal gözlü formlarında gendeki bu değişim yok iken, sadece mağara formlarında bulunuyor bu değişiklik. Ayrıca, mağaradaki kör formlar, nehir formlarına göre daha ağır ve büyük. Dolayısıyla, besin miktarının nehire göre oldukça kısıtlı olduğu mağaralarda, insülin direnci sayesinde, balıklar şeker kaynaklarını daha uzun sürede tüketiyorlar ve hayatta kalabiliyorlar. Bu balığın açlığa karşı direncinin, insanda ciddi hastalık yaratan bir durumla sağlanabilmesi evrimsel adaptasyonların çeşitliliğini ve tarihselliğini göstermesi bakımından da hayli ilginç." 
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir