Sağlık Bakanlığı - Yazar
26 Nisan 1986’da insanlık tarihinin bugüne kadarki en büyük nükleer kazası gerçekleşti. Üzerinden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen çoğu için bu küçük Sovyet kasabasının ismi, radyasyonun kendisinden daha rahatsız edici geliyor kulağa.
Çernobil Nükleer Santraline 30 km mesafeye kadar tüm alan boşaltılarak yasak bölge haline getirildikten sonra, Beyaz Rusya ve Ukrayna topraklarında kalan bu alanlar koruma alanlarına dönüştü ve yıllar içinde ormanlık bir hal aldı. Bu bölgenin Beyaz Rusya sınırları için kalan ve toplam alanın yarısını oluşturan Polesiye Bölge Radyoekolojik Koruma Alanı (PSRER), Ukrayna’daki alanla benzer kirlilik değerlerine sahip olması nedeniyle, radyasyonun vahşi hayvan nüfusu üzerine uzun dönem etkilerini incelemek isteyen araştırmacılar için, geneli temsil eden uygun bir ortam oldu.
Çernobil’e bağlı radyoaktif kirliliğin memeli varlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu, bu bölgedeki büyük memeli yoğunluğunun Beyaz Rusya’da bulunan diğer 4 tabiat parkındaki seviyelerden daha düşük olduğu ve büyük memeli nüfusunun kazadan sonraki 1-10 yıl süresince belirgin azalış gösterdiği yönündeki kabul edilmiş inanışlar birer varsayım olarak kabul edilerek, doğruluk ve geçerlilikleri, gözlemsel verilerin toplanarak bilgisayar programları ile işlenmesi yoluyla bilimsel zeminde değerlendirildi.
Kazayı takip eden ilk 6 aylık süreçte aşırı yüksek doz radyasyonun hayvan sağlığı ve üremesi üzerine son derece olumsuz etki yaptığı bir gerçekken, çalışma sonuçları yukarıdaki 3 varsayımın aslında doğru olmadığını ortaya koydu. Kazanın birinci yılından sonra büyük memeli sayılarında belirgin bir artış eğilimi izlendi. Sovyetlerin bölünme sürecine girdiği ve halkın yoksullukla boğuşup, devletin koruma parklarına yeterli özeni göstermediği 1990’lı yılların başlangıcında, Kanada geyiği ve yaban domuzu sayıları diğer Sovyet bölgelerinde azalma gösterirken bile bu bölgede artmaya devam etmekteydi. PSRER’deki kurt nüfusu, Beyaz Rusya’daki diğer 4 tabiat parkındaki nüfus ortalamasının 7 katı olarak bulundu. Alageyik, karaca ve Kanada geyiği gibi diğer toynaklı büyük memelilerin sayıları ise, diğer tabiat parklarındakilere benzer olarak bulundu. Aşırı yükselen kurt nüfusuna (PSRER’de kurtların birincil avı yaban domuzudur) ve Afrika domuz ateşi hastalığının salgın yapmasına bağlı olduğu düşünülen, yaban domuzu sayısında 1994 yılında görülen kısmi azalışa rağmen bu hayvanların sayısında, kaza öncesine göre en az 2,5 katlık bir artış tespit edildi.
Bölgede artan orman bitki örtüsünün sayısal olarak ifade edilmesine bile gerek yokken, bu çalışmanın en vurucu noktası, bilinen tarih boyunca yeryüzünde gerçekleşmiş en büyük nükleer kazadan bir yıl sonra, insan elinin çekilmesiyle, kazanın gerçekleştiği yerden sadece metrelerce ötesini mesken tutmuş memelilerin çoğalmaya başladığı gerçeğidir. Öyle ki, bu çoğalmanın sonucunda ulaştıkları sayının, kaza öncesi nüfuslarının kat kat üzerinde olduğu gösterilmiş durumda. ‘Radyasyonun memeli hayvanlar için sağlıklı olduğu’ şeklinde alaycı bir sonuca gitmek mümkün olsa da bu yargının, kısa vadede bile doğaya olan zararı, nükleer kazalardan ve radyasyondan fazla olan bir türün espri anlayışını yansıtmasından öte bir anlamı olmayacaktır.
Kaynak: 10.1016/j.cub.2015.08.017
Çernobil Nükleer Santraline 30 km mesafeye kadar tüm alan boşaltılarak yasak bölge haline getirildikten sonra, Beyaz Rusya ve Ukrayna topraklarında kalan bu alanlar koruma alanlarına dönüştü ve yıllar içinde ormanlık bir hal aldı. Bu bölgenin Beyaz Rusya sınırları için kalan ve toplam alanın yarısını oluşturan Polesiye Bölge Radyoekolojik Koruma Alanı (PSRER), Ukrayna’daki alanla benzer kirlilik değerlerine sahip olması nedeniyle, radyasyonun vahşi hayvan nüfusu üzerine uzun dönem etkilerini incelemek isteyen araştırmacılar için, geneli temsil eden uygun bir ortam oldu.
Çernobil’e bağlı radyoaktif kirliliğin memeli varlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu, bu bölgedeki büyük memeli yoğunluğunun Beyaz Rusya’da bulunan diğer 4 tabiat parkındaki seviyelerden daha düşük olduğu ve büyük memeli nüfusunun kazadan sonraki 1-10 yıl süresince belirgin azalış gösterdiği yönündeki kabul edilmiş inanışlar birer varsayım olarak kabul edilerek, doğruluk ve geçerlilikleri, gözlemsel verilerin toplanarak bilgisayar programları ile işlenmesi yoluyla bilimsel zeminde değerlendirildi.
Kazayı takip eden ilk 6 aylık süreçte aşırı yüksek doz radyasyonun hayvan sağlığı ve üremesi üzerine son derece olumsuz etki yaptığı bir gerçekken, çalışma sonuçları yukarıdaki 3 varsayımın aslında doğru olmadığını ortaya koydu. Kazanın birinci yılından sonra büyük memeli sayılarında belirgin bir artış eğilimi izlendi. Sovyetlerin bölünme sürecine girdiği ve halkın yoksullukla boğuşup, devletin koruma parklarına yeterli özeni göstermediği 1990’lı yılların başlangıcında, Kanada geyiği ve yaban domuzu sayıları diğer Sovyet bölgelerinde azalma gösterirken bile bu bölgede artmaya devam etmekteydi. PSRER’deki kurt nüfusu, Beyaz Rusya’daki diğer 4 tabiat parkındaki nüfus ortalamasının 7 katı olarak bulundu. Alageyik, karaca ve Kanada geyiği gibi diğer toynaklı büyük memelilerin sayıları ise, diğer tabiat parklarındakilere benzer olarak bulundu. Aşırı yükselen kurt nüfusuna (PSRER’de kurtların birincil avı yaban domuzudur) ve Afrika domuz ateşi hastalığının salgın yapmasına bağlı olduğu düşünülen, yaban domuzu sayısında 1994 yılında görülen kısmi azalışa rağmen bu hayvanların sayısında, kaza öncesine göre en az 2,5 katlık bir artış tespit edildi.
Bölgede artan orman bitki örtüsünün sayısal olarak ifade edilmesine bile gerek yokken, bu çalışmanın en vurucu noktası, bilinen tarih boyunca yeryüzünde gerçekleşmiş en büyük nükleer kazadan bir yıl sonra, insan elinin çekilmesiyle, kazanın gerçekleştiği yerden sadece metrelerce ötesini mesken tutmuş memelilerin çoğalmaya başladığı gerçeğidir. Öyle ki, bu çoğalmanın sonucunda ulaştıkları sayının, kaza öncesi nüfuslarının kat kat üzerinde olduğu gösterilmiş durumda. ‘Radyasyonun memeli hayvanlar için sağlıklı olduğu’ şeklinde alaycı bir sonuca gitmek mümkün olsa da bu yargının, kısa vadede bile doğaya olan zararı, nükleer kazalardan ve radyasyondan fazla olan bir türün espri anlayışını yansıtmasından öte bir anlamı olmayacaktır.
Kaynak: 10.1016/j.cub.2015.08.017
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
17 Haziran 2015
Radyoaktif Bozunum Anı İlk Kez Gözlemlendi
12 Temmuz 2018
Çernobil'in Radyoaktif Bölgesinde Yaşam Hangi Düzeyde?
21 Şubat 2016
Elementler Nereden Geliyor?
27 Nisan 2016
Yaşantımız Ne Kadar Radyoaktif?
08 Kasım 2020
Evrenin Saklı Malzemesi Keşfedilmiş Olabilir Mi?
11 Ocak 2020
Fukuşima Çevresinde Gelişen Hayvan Popülasyonu
29 Mart 2016
Fukuşima'ya Gönderilen Robotlar Öldü
21 Aralık 2015
Nükleer Enerji Nasıl Çalışır?