Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Güneş Sistemimiz civarında bulunduğu kabul edilen varsayımsal Gezegen Dokuz'un bir gezegen olmayabileceği ileri sürüldü. 24 Eylül'de (2019) ön baskı sitesi olan arXiv'de yayımlanan yeni bir araştırma makalesine göre, gizemli ve henüz tam olarak keşfedilememiş nesnenin bir primordiyal (ilkel) kara delik olabileceği düşünülüyor.

Primordiyal kara delikler, oldukça eski ve Büyük Patlama'dan hemen sonra ortaya çıkan görece küçük kara deliklerdir. Bu kara deliklerin, evrenin erken dönemlerindeki yoğunluk dalgalanmalarının bir sonucu olarak oluştuğu düşünülüyor. En küçük kütleli primordiyal kara deliklerin, muhtemelen buharlaştığı düşünülüyor. Ancak, daha önce doğrudan hiç gözlemlenememiş olan büyük kütleliler ise hala var olabilirler.

Durham University'den ve University of Illinois'ten astronomlar, primordiyal kara deliklerin, düşündüğümüzden daha yakında olabileceklerini ileri sürüyor. Yayım öncesi süreçte bulunan makalede, araştırmacılar, 300 ila 1,000 astronomik birim (AB: Güneş ve Dünya arasındaki yaklaşık mesafe; 150 milyon km) arasında bir mesafede Güneşin etrafında dolandığı düşünülen -henüz gözlemlenememiş-- Gezegen Dokuz'un, oldukça eski ve kompakt bir kara delik olabileceği ihtimalini düşünüyorlar.

Neptün Ötesi Nesnelerin Yörünge Anomalisi


İlgi çekici hipotezlerini açıklayan araştırmacılar, benzer kütlenin çözülmemiş iki yerçekimsel anomalisine odaklanıyorlar: trans-Neptün (neptün ötesi) nesnelerinin anomali yörüngeleri ve mikrolens olaylardaki bir aşırılık. Burada ilginç olan ise, her iki olayın da 0,5 ila 20 Dünya kütlesi arasında olduğu tahmin edilen kütleli nesnelerden kaynaklanıyor olmasıdır.

Güneş Sistemi'nin en dış gezegeni olan Neptün'ün ötesindeki nesnelerin yörüngelerindeki anomalilerin, Güneş Sistemi dışındaki yeni bir kütleçekimsel kaynak tarafından tetiklendiği düşünülüyor. Bu kaynağın serbest kayan bir gezegen olabileceği yaygın olarak kabul edilmekle birlikte, söz konusu çalışmanın araştırmacıları, primordiyal kara delik senaryosunun makul olabileceğini ve dikkate alınması gerektiğini savunuyor.

Bununla birlikte, bu teoriyi doğrulamak zordur. Çünkü yaklaşık beş Dünya kütlesinde ve yaklaşık beş santimetrelik bir yarıçapı olan bir varsayımsal primordiyal kara delik, kozmik mikrodalga arkaplanından daha soğuk hale getirecek şekilde; yaklaşık 0.004 Kelvin'lik bir Hawking sıcaklığına sahip olacaktır. Dolayısıyla, tipik bir primordiyal kara deliğin kendisinin yaydığı güç oldukça küçük olduğundan saptaması da son derece zordur.

Bu engelin üstesinden gelmek için, makalenin yazarları, bir primordiyal kara deliğin etrafındaki karanlık madde mikrohalosundan yok oluş sinyalleri aramayı önermektedir. Böylesi bir karanlık madde halosunun, yok etme durumunda, gözlemlerle tanımlanabilecek güçlü bir sinyal sağlayabildiği düşünülmektedir. Bu nedenle, astronomlar, X-ışınları, gama ışınları ve ayrıca primordiyal kara delik hipotezini destekleyen daha fazla delil sağlayabilecek diğer yüksek enerjili kozmik ışınlardaki hareketli kaynaklar için özel araştırmalar önermektedir. 
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir