Fetüsün Bağışıklık Sistemi Hücreleri Annenin Hücrelerine Neden Saldırmaz?
Anne karnında gelişmekte olan fetüsün bağışıklık sistemi bir ikilem ile karşı karşıya kalır. Doğumdan sonra gelecek muhtemel tehlikeli patojen veya hastalık yapıcılara karşı haz...
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Anne karnında gelişmekte olan fetüsün bağışıklık sistemi bir ikilem ile karşı karşıya kalır. Doğumdan sonra gelecek muhtemel tehlikeli patojen veya hastalık yapıcılara karşı hazırlık yapan sistem, vücudun kendi hücrelerine karşı tepki vermeyecek şekilde adapte olmaktadır. Ancak bu zamana kadar, bu bağışıklık sistemi anneye yani anne vücut hücrelerine 'yabancı' sanarak saldırmamalı veya bundan kaçınmalıdır.
Fetus vücudundan dokular üzerinde gerçekleştirilen yeni bir çalışmaya göre, yeni gelişmekte olan bağışıklık sisteminin kendini kontrol ettiği bir yol bulunuyor: vücudun saldırganlara karşı savunma ordusunu kurarken bir takım temel silahların üretimini durdurmak veya engellemek.
Yeni elde edilen bilgiler, araştırmacıların bazı belirli düşük tiplerini ve nedenlerini, yine prematüre bebeklerdeki ölümcül bağışıklık tepkilerinin sebeplerini anlamalarını sağlayacak gibi görünüyor.
İnsan bağışıklık sisteminin farklı kompartımanlarının nasıl geliştiğini daha iyi anlayabilmek üzere, immünolog Florent Ginhoux ve Naomi McGovern (Singapur'daki Agency for Science, Technology and Research'ten (A*STAR) araştırmacılar) ve ekip arkadaşları, hamileliğin 14. ila 22. haftaları arasında düşük olmuş yaklaşık 100 fetüsten alınan örnekleri inceledi. Diğer geçmiş çalışmalarla tutarlı olarak, gelişimin onüçüncü haftası itibariyle, fetüsler bir dizi bağışıklık sistemi hücresi üretmiş oluyor.
Bahsi geçen bağışıklık sistemi hücrelerinden birisi de, dendritik hücreler dediğimiz, yabancı istilacı hücreleri tanıyarak diğer bağışıklık sistemi hücrelerini haberdar ederek harekete geçiren hücreleridir. Bu hücreler son derece fonksiyonel olmakla birlikte, araştırma sonucunda laboratuvar ortamında patojenlere benzeyen moleküllere de tepki üretebildikleri tespit edildi.
Dendritik hücreler, T hücreleri denilen diğer etkili savunma hücrelerinin çoğalmasını sağlayacak sinyalleri üretmekte ve bu yolla istilacılara etkili saldırılar düzenlenmesini sağlamaktadır. Bağışıklık sistemi hücreleri içinde, fetüse ait olan dendiritik hücreler normalden çok daha fazla sayıda T regülatör hücrelerini aktive ederek, T hücrelerinin üretimini artırmaktadır. Araştırmacılar aynı zamanda, fetüsün dendiritik hücrelerinde, yetişkin hücrelerine karşın farklı genlerin aktif hale geçtiğini tespit etti.
Özel olarak, fetüs dendritik hücreleri yüksek oranda arjinaz-2 enzimi sentezleyerek L-arjinin yıkımını daha fazla oranda gerçekleştiriyor. Bu da tumor necrosis factor alpha (TNF-alpha) adı ile bilinen infalamasyon başlatıcı molekülün temel yapıtaşı olan arjininin azalmasına sebep oluyor. Daha az TNF-alfa, ise daha az yangı ve daha az müdahale anlamına geliyor. Böylelikle kendine biyolojik bir saldırı limiti yaratan fetüs bağışıklık sistemi her yabancı hücreye ve yapıya saldırmaktan da enerji koruyucu bir mekanizma gibi geri duruyor diyebiliriz.
Ginhoux ve ekip arkadaşları, yayımladıkları makalede, aynı zamanda yüksek seviyedeki TNF-alfa'nın, belli bir takım düşük vakalarında, diyabet türlerinde, ve nekrotize enterokolit vakalarında genel sebep olabildiğini belirtiyor. Arjinaz-2 ile bahsedilen moleküler yolak üzerinden, tüm bu sağlık tehlikelerine ve hastalık koşullarına karşı daha hazır olmamızı sağlayan tedavi, terapi ve ilaçların geliştirilmesi de bir anlamda mümkün olabilir.
Makale Referans: DOI: 10.1126/science.aan6971
Kaynak: Gretchen Vogel, A fetus needs to defend itself against foreign bodies—so how does it avoid attacking its mother?, 14 Haziran 2017, www.sciencemag.org/news/2017/06/fetus-needs-defend-itself-against-foreign-bodies-so-how-does-it-avoid-attacking-its
Fetus vücudundan dokular üzerinde gerçekleştirilen yeni bir çalışmaya göre, yeni gelişmekte olan bağışıklık sisteminin kendini kontrol ettiği bir yol bulunuyor: vücudun saldırganlara karşı savunma ordusunu kurarken bir takım temel silahların üretimini durdurmak veya engellemek.
Yeni elde edilen bilgiler, araştırmacıların bazı belirli düşük tiplerini ve nedenlerini, yine prematüre bebeklerdeki ölümcül bağışıklık tepkilerinin sebeplerini anlamalarını sağlayacak gibi görünüyor.
İnsan bağışıklık sisteminin farklı kompartımanlarının nasıl geliştiğini daha iyi anlayabilmek üzere, immünolog Florent Ginhoux ve Naomi McGovern (Singapur'daki Agency for Science, Technology and Research'ten (A*STAR) araştırmacılar) ve ekip arkadaşları, hamileliğin 14. ila 22. haftaları arasında düşük olmuş yaklaşık 100 fetüsten alınan örnekleri inceledi. Diğer geçmiş çalışmalarla tutarlı olarak, gelişimin onüçüncü haftası itibariyle, fetüsler bir dizi bağışıklık sistemi hücresi üretmiş oluyor.
Bahsi geçen bağışıklık sistemi hücrelerinden birisi de, dendritik hücreler dediğimiz, yabancı istilacı hücreleri tanıyarak diğer bağışıklık sistemi hücrelerini haberdar ederek harekete geçiren hücreleridir. Bu hücreler son derece fonksiyonel olmakla birlikte, araştırma sonucunda laboratuvar ortamında patojenlere benzeyen moleküllere de tepki üretebildikleri tespit edildi.
Dendritik hücreler, T hücreleri denilen diğer etkili savunma hücrelerinin çoğalmasını sağlayacak sinyalleri üretmekte ve bu yolla istilacılara etkili saldırılar düzenlenmesini sağlamaktadır. Bağışıklık sistemi hücreleri içinde, fetüse ait olan dendiritik hücreler normalden çok daha fazla sayıda T regülatör hücrelerini aktive ederek, T hücrelerinin üretimini artırmaktadır. Araştırmacılar aynı zamanda, fetüsün dendiritik hücrelerinde, yetişkin hücrelerine karşın farklı genlerin aktif hale geçtiğini tespit etti.
Özel olarak, fetüs dendritik hücreleri yüksek oranda arjinaz-2 enzimi sentezleyerek L-arjinin yıkımını daha fazla oranda gerçekleştiriyor. Bu da tumor necrosis factor alpha (TNF-alpha) adı ile bilinen infalamasyon başlatıcı molekülün temel yapıtaşı olan arjininin azalmasına sebep oluyor. Daha az TNF-alfa, ise daha az yangı ve daha az müdahale anlamına geliyor. Böylelikle kendine biyolojik bir saldırı limiti yaratan fetüs bağışıklık sistemi her yabancı hücreye ve yapıya saldırmaktan da enerji koruyucu bir mekanizma gibi geri duruyor diyebiliriz.
Ginhoux ve ekip arkadaşları, yayımladıkları makalede, aynı zamanda yüksek seviyedeki TNF-alfa'nın, belli bir takım düşük vakalarında, diyabet türlerinde, ve nekrotize enterokolit vakalarında genel sebep olabildiğini belirtiyor. Arjinaz-2 ile bahsedilen moleküler yolak üzerinden, tüm bu sağlık tehlikelerine ve hastalık koşullarına karşı daha hazır olmamızı sağlayan tedavi, terapi ve ilaçların geliştirilmesi de bir anlamda mümkün olabilir.
Makale Referans: DOI: 10.1126/science.aan6971
Kaynak: Gretchen Vogel, A fetus needs to defend itself against foreign bodies—so how does it avoid attacking its mother?, 14 Haziran 2017, www.sciencemag.org/news/2017/06/fetus-needs-defend-itself-against-foreign-bodies-so-how-does-it-avoid-attacking-its
Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu “Kullanım İzinleri”ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
15 Nisan 2015
Gebeliğe Bağlı Şeker Hastalığı Otizme Sebep Oluyor
05 Mart 2017
Hamileyken Hamile Kalmak Mümkün mü?
03 Haziran 2017
Sabah Bulantısı, Unutkanlık ve Koku Hassaslığı: "Hamile Beyni"
25 Eylül 2016
Ovulasyon Zamanına Göre Bebek Cinsiyeti Seçilebilir mi?
21 Eylül 2017
Bebeğinizin Zekâ Düzeyinde Diş Macununuz da Pay Sahibi!
20 Şubat 2018
Babaların Stresi Çocuklarda Beyin Gelişimini Etkiliyor
11 Mayıs 2016
Plasentaya İlaç Ulaştırmanın Güvenli Yolu