Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Otizm, iletişim becerilerindeki problemler, insanlarla ve olaylarla ilişkilenme noktasında zorluklar yaşama ve tekrarlayan vücut hareketleri veya davranışların görülmesi olarak karakterize edilen; nedenleri henüz büyük oranda bilinmeyen, spektrum şeklinde seyir gösteren kompleks bir nörogelişimsel bozukluktur. Erken çocukluk döneminde ve hatta anne karnında bile otizm tanısı konulabilirken, bozukluğun nedenlerine dair de çalışmalar sürüyor.

16 Ağustos'ta (2018) American Journal of Psychiatry'de yayımlanan bir çalışmada da, annenin kalıcı organik kirletici seviyelerinin yüksekliğiyle, çocukların otizm geliştirme riskleri arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı araştırıldı. Araştırma çerçevesinde seviyelerine bakılan kalıcı organik kirleticiler, çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkileyen toksik kimyasallardır. Çalışmada, çok zehirli ve etkili bir böcek öldürücüsü olan DDT'nin (Dikloro difenil trikloroethan) --hidrojen klorit kaybı sonucu-- bir parçalanma ürünü olan DDE (Dikloro difenil dikloroetilen) seviyelerine bakıldı.

Her ne kadar DDT ve diğer kalıcı organik kirleticilerin kullanımı pek çok ülkede yıllar önce yasaklanmış olsa da, bu kimyasal bileşikler besin zincirlerindeki varlığını sürdürüyor ve canlı populasyonlarının bu toksik kimyasallara maruziyeti devam ediyor. Söz konusu bu zehirli kimyasalların annedeki mevcudiyeti, plasenta aracılığıyla neredeyse tüm çocuklara taşınır.



Yapılan araştırmada, otizmli 750'den fazla çocuktan elde edilen maternal serum örneklerindeki DDE seviyeleri ile ulusal bir kohort doğum çalışmasından (Finlandiya Doğum Öncesi Otizm Çalışması) elde edilen eşleştirilmiş kontrol denekleri değerlendirildi. Sonuçların değerlendirilmesinin ardından, DDE düzeyleri yüksek olan (%75 ve yukarısı) annelerin çocuklarında otizm oranının anlamlı olarak arttığı görüldü. Dahası, annenin DDE seviyelerinin bu eşiğin üzerinde olmasıyla; çocukların zihinsel yetersizliği bulunan bir otizm geliştirme olasılığının iki kattan daha fazla arttığı gözlemlendi. Sonuçlar, elbette ki bir nedensellik ortaya koymuyor ancak bir ilişkinin bulunduğuna dair güçlü deliller sağlıyor.

Öte yandan, araştırmada, endüstride kullanılan kimyasallar olan PCB (poliklorlanmış bifeniller) seviyelerine de bakıldı ve annedeki PCB seviyeleri ile çocuklardaki otizm geliştirme riski arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmadı. Elde edilen bulgular, annenin pestisitlere maruziyetinin çocuklardaki otizm geliştirme riskiyle bağlantılı olduğuna dair ilk biyo-işaret temelli deliller sağlıyor. Elbette ki, daha fazla araştırmaya yapılmasına ihtiyaç duyulsa da; araştırma sonuçları, otizme ve bu bozukluğun önlenmesine dair kavrayışımıza katkıda bulunuyor. 
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir