Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Özellikle ülkemizde, yüksek bağımlılık yapıcı maddelere sahip tütün ve tütün türevleri oldukça yaygın şekilde kullanılıyor. Zararlarını anlatan kamu spotları, sigarayı bıraktırma kampanyaları ya da sigarayla ilişkili hastalıkların yaygın olarak görülmesi, insanlara bu tehlikeli alışkanlığı bıraktırmaya yetmiyor.

Sigara ya da diğer tütün türevlerini kullanan bireylerin yalnızca kendisine zarar vermediği de bir gerçek. Pasif içicilik olarak adlandırılan ve tütün dumanının ikincil kişi tarafından solunması olarak tanımlanabilecek durum yüzünden, sigara kullanmasanız bile vücudunuzun zarar görmesi mümkün. Eylül 2017`de yapılan bir çalışmada da, pasif içiciliğin pek de farkında olmadığımız bir versiyonunun zararları irdeleniyor.

Tütün ürünleri kullanımı ve çeşitli sağlık sorunları arasında bağlantı olduğunu, yaklaşık yarım yüzyıldır oldukça net şekilde biliyoruz. Ancak, pasif içiciliğin yarattığı sorunların belirlenmesi üzerine araştırmalar, 1980’lerin ortalarında yapılmaya başlandı. Tütün ürünlerinin dumanındaki uçucu kimyasalların giysiler ve mobilyalar üzerinde bıraktığı artık maddelerin sağlığımızı etkileyebileceği de ortaya çıktı. Yapılan araştırmalara göre, daha önce tütün ürünleri tüketilmiş ortamlarda bulunmanın da sağlık açısından risk oluşturabileceğinden şüphelenmek için sebeplerimiz var. Ülkemizde yıllık ortalama 430 bin kişi hayatını kaybediyor. Verilere göre, bu ölümlerin yaklaşık 120 bini sigara kaynaklı. Yani kabaca, ülkemizde gerçekleşen her 4 ölümden 1’inin sigara kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.

Pasif içiciliğin yarattığı sağlık problemleri, doğrudan sigara kullanmaktan pek de farklı değil. Öyle ki, sigara içmenin yarattığı sağlık sorunları listesinin yalnızca başlığını değiştirdiğinizde, neredeyse pasif içiciliğin yarattığı sağlık sorunları listesini elde etmiş olursunuz. Bu nedenle, bireysel ve toplumsal sağlığın güvence altına alınabilmesi için, sigara toksinlerinin yaratacağı etkilerin ne kadar ileri gidebileceğini dikkate almak gerekiyor.

Doğrudan yanan tütünün dumanından ya da sigara içicisinin üflediği sigara dumanından yayılan partiküller, elbise, mobilya, ya da saç gibi yüzeylerde birikme eğilimindedir. Bu partiküllerin biriktiğini, daha önce sigara içilmiş bir ortama saatler sonra geldiğinizde bile içeride rahatlıkla alabildiğiniz sigara kokusundan anlayabilirsiniz. Mobilyalarda ya da kıyafetlerde biriken partiküller, eğer yeteri kadar fazlaysa, havayla reaksiyona girerek nitrosamin bileşikleri gibi kanserojenlerin oluşumuna sebep olabilir. Soluduğunuz havada kanserojenlerin bulunduğunu bilmek tabii ki önemli. Fakat, bu kanserojenlerin oluşum süresini ve hangi miktardayken hangi zararlara sebep olabildiğini de bilmek, alınacak tedbirler açısından gerekli olabilir.

Yapılan çalışmada araştırmacılar, daha önce sigara içilmiş ortamlardaki kimyasalların yarattığı sağlık sorunlarını ve bu sorunların hangi sürede ortaya çıktığını belirlediler. Fareler üzerinde yapılan bu çalışmada, araştırma ekibi daha önce sigara içilmiş ortamının bir taklidini oluşturdular. Takip eden altı ay boyunca da, bu ortama bırakılmış farelerin test için alınan beyin, karaciğer ve serum örneklerini incelediler. Bilim insanları bu örnekler üzerinden hormonal değişikliklerin, insülin direncinin, metabolik etkilerin, ciğer ve sinir dokularına yönelik hasarların işaretlerini araştırdılar.

Bulgulara göre, daha önce sigara içilmiş ortamlarda sürekli bulunmanın ciğerler üzerinde yarattığı hasarlar, neredeyse birinci aydan itibaren görülmeye başlıyor. İkinci aydan itibaren, kimyasallar daha da fazla moleküler hasara neden oluyor. Takip eden aylarda, etrafa sinmiş kimyasalların yarattığı hasarlar katlanarak artıyor. Aynı zamanda, bu ortamlarda uzun süreli bulunduktan sonra insülin direnci geliştirilebileceğine işaret eden veriler mevcut.

Akciğerler vücudun temizleme istasyonu olarak hizmet ettiğinden, işlevini engelleyen kimyasalların giderek daha fazla tahrip edici zararlara sebep olabilmesi de mümkün. Bilim insanları aynı zamanda, stres hormonlarının araştırmanın yapıldığı süre boyunca arttığının bulgularına ulaştı. Bağışıklıkta zayıflamaya neden olacak bu durum, sağlık açısından riskleri artırıyor.

Araştırmanın ideal laboratuvar koşullarında ve fareler üzerinde yapıldığını vurgulamamız önemli. Gerçek dünyada koşullar laboratuvardakinden daha farklıdır. Dolayısıyla, çalışmada bulgularına ulaşılan sağlık risklerinin, gerçek dünyada birebir aynı sürelerde karşılık bulacağını söyleyemeyiz. Ancak, halılara, giysilere, kanepe kumaşına, kısacası yaşam alanımızdaki çoğu yüzeye yapışan uçucu kimyasalların oluşturduğu sağlık risklerinin oldukça kısa sürelerde zarara sebep olabileceği çıkarımını rahatlıkla yapabiliriz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir