Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
The New England Journal of Medicine'de 7 Aralık'ta (2017) yayımlanan bir çalışmada, hormonal kontraseptif alımının meme kanseri geliştirme riskini arttırdığına yönelik yeni deliller elde edildi. Elde edilen bulgular her ne kadar hali hazırda bildiklerimizle aynı paralelde olsa da yapılan bu yeni araştırma 1990ların ortalarından beri probleme ilişkin geliştirilen formülasyon ve yöntemlere odaklandı.

University of Copenhagen'den araştırmacılar, yaşları 15 ila 50 arasında değişen yaklaşık 1.8 milyon Danimarkalı kadından veriler topladı. Veriler, 1995 yılından bu yana kadınların yaşamlarının 11 yılına ve 11.500 meme kanseri vakası hakkında ayrıntılı bilgi içeren, Ulusal Tıbbi Ürün İstatistikleri Kayıt Listesi'nden alındı.

Verilerin bu denli büyük bir ölçekte olması elde edilen sonuçları hafife almamamız gerektiğini gösteriyor. Hormonal kontraseptiflerin herhangi bir formunu --ister oral, ister vajinal ya da diğer yollardan-- alan kadınların meme kanseri geliştirme riskleri nispeten artıyor.

Araştırmada elde edilen risk artış oranı, alınan kontraseptifin süresine bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Eğer ki yılda bir kezden az alınıyorsa, riskteki artış oranının %9 civarında olduğu, 10 yıldan fazla süredir kullanımlarda ise risk artışının %38 olduğu belirtiliyor. Öte yandan, ilginç bir şekilde, 5 yıldan fazla süredir hormonal kontrasepsiyon kullananlar için, kullanıma son verildikten sonra da küçük fakat önemli bir riskin de devam ettiğine vurgu yapılıyor.

Geçmişte yapılan çalışmalar, riskin devamlılığı konusunda herhangi bir bulgu elde etmemişti ancak daha fazla araştırma yapılması gerektiği önerisinde bulunmuştu. The New England Journal of Medicine'de yayımlanan bu araştırma ise hem örnekleminin genişliği noktasında hem de hormonal doğum kontrolü formülasyonlarının çeşitliliğini kıyaslaması noktasında dikkate değer bir önem ortaya koyuyor.

Küçük farklılıklarına rağmen, araştırma; yeni nesil hormon temelli kontraseptiflerin meme kanseri riskini arttırdığını ortaya koyuyor. Peki bu ne anlama geliyor? Öncelikle %38'lik bir risk artışından söz edilmesi oldukça korkutucudur, fakat kadınlar arasındaki meme kanseri riskinin --diğer kanser türlerine göre çok daha fazla olsa da-- genç kadınlarda görece daha düşük bir orana sahip olduğu unutulmamalıdır.

Öte yandan, aile geçmişi ve yaş gibi diğer risk faktörleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Araştırma, hamilelik ve kalıtsal riskleri göz önünde bulundurmak için elinden geleni yapmış olsa da fiziksel aktivite gibi faktörleri içermiyor. Ayrıca, geçmişte kontraseptif kullanmış olmanın etkisi, meme kanseri riskinin en üst düzeye çıktığı 50-70 yaş arası menopoz sonrası kadınlarda daha az belirginlik gösteriyor. Doğum öncesi kontrasepsiyon için etkili bir araç sağladıkları ve dismenore veya menoraji bulunan kadınlara fayda sağlayabileceğinin ötesinde, oral kontraseptif kullanımı, hayatın ilerleyen dönemindeki yumurtalık, endometriyal ve kolorektal kanserlerde görülen önemli azalma ile de ilişkilidir. Yani, kontraseptif kullanmanın yararları oluşturduğu riske göre çok daha fazladır.

Kontraseptif kullanımının hem yararlı hem de risk oluşturan bu etkileri birlikte ele alındığında, bunun gibi araştırmalar, bize risksiz veya yan etkisiz kontrasepsiyon geliştirme çalışmalarının artması gerektiğini gösteriyor. Öte yandan, kadınlardan ziyade erkeklerin kontraseptif seçeneğini arttırmaya yönelik bilinçlendirme çalışmalarının yapılması da bir başka seçenek olabilir. Pek çok kadın için bu sonuçlar karar verme süreçlerinde belirleyici bir faktör olabilir ancak bir alarm durumu oluşturmadığını söylemekte fayda var. Sağlığınızla ilgili her durumda olduğu gibi herhangi bir endişede mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir