Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Bilim insanları uzunca bir süre boyunca, derin uyku aşamaları sırasında beynin dış dünyayla iletişimi kestiğini ve bilincin geçici olarak yitirildiğini düşündüler. Böylelikle de beynin bunu yaparak; gün içerisinde öğrenilen hafızaların üzerinden geçebildiği ve dışarıdan bir müdahale olmadan bu hafızaları depoladığı düşünülüyordu. Buna da hafıza güçlendirme deniliyordu ve uykunun bu işlem için oldukça önemli olduğunu gösteren çokça çalışma mevcut.

Uyku anında, zihinlerimizin kendini dış dünyaya kapattığı düşüncesi oldukça eskidir. Hatta gündelik deneyimlerimize ve uyku anında beynimizin dış dünyaya kendisini tamamen kapatmadığını ortaya koyan güncel bilimsel çalışmalara rağmen, bu bakış açısı bugün dahi uykuya dair kavrayışımızda kendisine yer edinebiliyor.

Ancak, dış dünyayla tamamıyla alakayı kesmememiz, herhangi bir yere gizlenmiş bir avcıdan korunmak noktasında evrimsel açıdan da mantıklıdır. İşte bu yüzden beyin dış dünya ile arasındaki kapıyı hafif aralık bırakıyor ve böylelikle de herhangi bir davetsiz misafirin sesinde uyanabiliyoruz. Örneğin, kendi ismimizi duyduğumuzda ya da aynı şiddetteki diğer seslere kıyasla özellikle dikkat çekici bir ses (örneğin; alarm sesi) duyduğunuzda kolaylıkla uyanırız.

Güncel araştırmalar, kompleks uyaranların uyku anında yalnızca işlenemeyeceğini ancak bu bilginin tıpkı uyanıkken olduğumuzdaki gibi kararlar almada da kullanılabileceğini gösteriyor.

Beynimiz, pek çok karmaşık işi hızlı bir biçimde otomatikleştirebilir. Örneğin, otomobil kullanmak, aynı anda pek çok bilgiyi entegre edebilmeyi, hızlı kararlar verebilmeyi ve bu kararları kompleks motor beceriler ile hızlıca hayata geçirebilmeyi gerektirir. Ve iş çıkışı hiçbir şey hatırlamadan (otomatik pilottaymış gibi) doğrudan evinize doğru sürebilirsiniz.

Uyku anında, beynimizin dikkat ve talimatları uygulamak için gerekli olan beyin bölgeleri pasif hale gelir, bu da uyku anında bir görevi yerine getirebilmeyi imkansız kılar. Current Biology'de yayımlanan bir çalışmada, araştırma ekibi, katılımcılara uykunun hemen öncesinde verilen otomatize bir göreve dair, uykunun başladığı andan itibaren beyinde herhangi bir sürecin devam edip etmediğini görmek istedi.

Yapılan deneyde, katılımcılardan iki kategoriye ayrılmış sözlü kelimeleri kategorize etmeleri istendi. Örneğin, ilk deneyde, hayvan ve nesne isimleri (kedi ya da şapka) gibi, ikinci deneyde ise, gerçek kelimeler -örneğin; çekiç- gibi ve sahte kelimeler (yani sözlükte bulunmayan kelimeler) -örneğin; fabu- kullanıldı.

Dış Seslerin Uykuda İşlenmesi

Katılımcılardan, duydukları kelimenin bulunduğu kategoriyi belirlemeleri için sağ ya da sol butona basmaları istendi. Görev, artık otomatikleşmeye başladığında, uyumak üzere olan katılımcılardan kelimelere tepkiler vermeye devam etmeleri istendi. Karanlık bir odada uzanmış haldeki katılımcıların çoğu, kelimeler dinletilmeye devam ederken uyuya kaldı.

Deneyde katılımcıların uyanıklık durumları kafalarına yerleştirilmiş EEG elektrotları sayesinde gözlemlenebildi. Uykuya daldıklarının anlaşılmasının ardından, katılımcılara, duydukları kelime akışı bozulmadan aynı kategoride bulunan başka kelimeler dinletilmeye başlandı. Bunun yapılmasının amacı ise, -ilk deneyde- dinletilen kelimenin anlamını çıkarmak ya da -ikinci deneyde- dinletilen kelimenin sözlükte gerçekten bulunup bulunmadığını kontrol etmeleri için cevap vermeye zorlamaktı.

Elbette ki, beklenildiği üzere, uykuya daldıkları anda katılımcılar butonlara basmayı bıraktılar. Dolayısıyla, beyinlerinin kelimelere hala tepki verip vermediğini anlayabilmek için, beyinlerindeki motor bölgelerdeki aktivite gözlemlendi. Eğer ki, sol butona basmayı planlarsanız, beyninizin sağ yarım küresinde aktifleşme görülür, sağ butona basmayı planlarsanız da beyninizin sol yarım küresinde bir aktifleşme görülür. Dolayısıyla, motor bölgelerdeki beyin aktivitesindeki bu lateralizasyona bakarak, birisinin hazırladığı yanıt için hangi tarafa yönleneceğini görebilmek mümkündür. Yapılan deneyde, katılımcıların uyku anında bile, duydukları kelimenin anlamına göre sağ ya da sol butona basma tepkisi için hazırlandıkları görüldü.

Deneyin sonunda, katılımcılar uyandıklarında, uykuya dalmadan önce duydukları kelimeleri hatırlayabildikleri görülürken, uyku anında duyduklarını hatırlayamadıkları görüldü. Bu da, karmaşık bilgileri uyku anında işlediklerini ve dahası bunu bilinçsizce yaptıklarını gösteriyor. Elde edilen bulgular, beynin uyku anında ve bilinçsizce bilgiyi işleyebilme yetisine sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Daha Fazla Soru

Elbette ki, bu araştırma yalnızca bir başlangıç ve önemli soruların büyük bir kısmı da cevaplandırılabilmiş değil. Örneğin, eğer, uyku anında eylemlerimiz için hazırlanabiliyorsak, neden bunları gerçekleştirmiyoruz? Yani beynimizde sol ya da sağ motor bölgelerinde aktifleşme görülmesine karşın, butonlara neden basmıyoruz? Uyuyan beynin gerçekleştirebileceği ve gerçekleştiremeyeceği şeyler nelerdir?

Cümleler ya da cümle dizileri uyku anında işlenebilir mi? Rüya görüyorken beynimizde neler oluyor? Uyku anında dış dünyadan duyulan sesler rüyaya dahil edilir mi? Ve daha pek çok soru cevaplanmak için bekliyor. Fakat, daha önemli asırlık bir fantezi de önümüzde duruyor: Uykuda öğrenmek. Uykunun, daha önce öğrenilmiş bilgileri ya da koşullanma gibi öğrenmenin bazı temel biçimlerini güçlendirmede önemli olduğunu biliyoruz. Peki, daha karmaşık öğrenme biçimleri gerçekleşebilir mi ve eğer gerçekleşirse; beynin bunu yapabilmek için ödeyeceği maliyet ne olur?

Uyku, beynimiz için son derece önemlidir ve yaklaşık 2 ila 4 haftalık bir uykusuzluk ölüme neden olabilir. Uykunun tüm hayvanlar için hayati bir fenomen ve evrensel olduğunu akılda tutmak gerekir. Tüm bunların yanı sıra, beynimizi, uyku anında öğrenmeye zorlamak değil, uzun bir vadeye yayarak öğrenmeye çalışmak; beyin ve genel sağlığımız için de faydalı olacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir