Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Psilosibinin bir böcek beynindeki çalışma biçimi, farklı mantar türlerinin neden tam olarak aynı bileşiği içerecek biçimde evrimleştiği sorusuna bir açıklama getirebilir. Bazı mantarlarda bulunan psilosibin, insanlarda halüsinasyonlar görülmesine neden olmasına rağmen, böceklerde iştah kaybına yol açarak; aç bir omurgasız hayvanın avı olmaya karşı mantarlara koruyucu bir mekanizma sağlayabilir.

Psilosibin, tek bir tür ile ya da tek bir mantar cinsi ile sınırlı değildir, bu psikedelik bileşik 200'den fazla "sihirli mantar" türünde görülmektedir. Bu sayı, dünyada 5.1 milyon mantar türü bulunduğu tahmini göz önüne alındığında büyük bir sayı gibi görünmüyor ancak şaşırtıcı olan; bileşik, çok farklı türlerde de görülüyor.

Oldukça şaşırtıcı olan bu durum, evrimsel açıdan bakıldığında, genetik materyalin, organizmalar arasında kalıtım yolundan başka bir yol aracılığıyla --örneğin; bir virüs aracılığıyla-- taşındığı yatay gen transferi olarak tanımlanır. Bu durum genellikle bir stres faktörüne tepki şeklinde ortaya çıkar. Bakterilerdeki antibiyotik direnci, bakteri konjugasyonu aracılığıyla genetik materyalin yatay olarak transfer edilmesinin güzel bir örneğidir.

27 Şubat'ta (2018) Evolution Letters'da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar, psilosibin içeren ve psilosibin içermeyen mantarlar üzerinde incelemelerde bulundu ve psilosibin içeren mantarlardaki benzerliği beş genden oluşan bir kümeye kadar indirgedi.

Bu genler kümesi, psilosibin üretmek için gerekli enzimleri üretiyor ve görünüşe göre, grup halinde türden türe taşınıyor. Fakat asıl soru bu psilosibinin nasıl evrimleştiği ve doğada nasıl bir rol üstlendiğiydi. Bu sorunun cevaplanabilmesi için de psilosibinin ne yaptığına bakmak gerekiyordu.

Psilosibin, insanlarda belirli bir nörotransmitteri baskılayarak halüsinasyonlar görülmesine neden olur. Fakat böceklerde bu nörotransmitter baskılaması farklı bir etki ortaya çıkarıyor: İştahsızlık. Bu durum, bir fark yaratıyor, çünkü ekip tarafından kaydedilen gen kümesinin yatay gen aktarımı, hayvan gübresi ve çürümüş ahşap gibi çok sayıda böcek bulunan ortamlarda meydana gelmiş gibi görünüyor.

Araştırma ekibi, mantarın böcekler tarafından yenilmesi şansını azalttığından bu mantarların halusinojenik olacak biçimde evrimleştiğinden şüpheleniyorlar. Psilosibin, avcılar için yalnızca zehir özelliği göstermekle ya da mantarın tadını kötüleştirmekle kalmıyor, bu mantarlar, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için böceklerin zihnini --bir zihinleri varsa eğer-- değiştiriyor.

Gen kümesinin nasıl transfer edildiği henüz bilinmiyor, çünkü mantarlar arasında yatay gen aktarımı yaygın bir durum değildir. Fakat psilosibin içermeyen daha yakın akrabaların da bulunduğu bu tür çeşitliliğinde (hatta likenlerde de bulunuyor) psilosibin varlığı, bu bileşiğin gerçekten de aktarıldığının güçlü bir göstergesidir.

Öte yandan, bir savunma mekanizması olarak kimyasal bileşik geliştirmek, bitkilerde de oldukça yaygındır. Örneğin, kafur ağacı, böcek kovucu ve evlerde de güve kovucu kokuların üretiminde kullanılabilen bir madde olan kafur üretirken; sardunya birkisi de, çiçeklerinde böcekleri felç eden bir kimyasal üretir.

Kapsikum ailesinden pek çok bitki tarafından üretilen kapsaisin de, özellikle memelileri --her ne kadar insanlar doğanın uyarılarını önemsemede iyi olmasalar da-- uzak tutmak üzere evrimleşmiştir, fakat bu maddenin kuşlarda hiçbir etkisi bulunmaz, böylelikle de bitkinin tohumları kuşlar tarafından dağıtılır.

Ancak, psilosibin üretiminden sorumlu genlerin tanımlanması, bileşiğin mental hastalık tedavisinde terapötik faydalarını araştıran tıbbi araştırmalara büyük yarar sağlayabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir