Yıldız Teknik Üniversitesi - Çevirmen/Editör
Washington Üniversitesi'nden bir grup gökbilimcinin bir süre önce tamamladığı bir çalışmaya göre, Dünya'ya benzer bir ötegezegenin yörüngesel dinamiğindeki değişim, potansiyel yaşanabilirlik üzerinde çok etkili olabilir; hatta okyanusların donup yüzey yaşamının olanaksızlaşacağı "kartopu durumlar"a bile neden olabilir. Bu nedenle bilimciler, bir gezegenin, bulunduğu yıldız sisteminin yaşanabilir bölgesinde yer almasının, potansiyel yaşanabilirliği değerlendirmek için yeterli olmadığını belirtiyor.
Astronomical Journal dergisinde yayımlanan bir makale ile çalışmalarını paylaşan ekipten Russell Deitrick, bilgisayar modellemeleri yaparak, bir gezegenin eğiklik ve yörüngesel dış merkezlilik özelliklerinin, yaşam barındırma potansiyelini nasıl etkilediğini ortaya koyduklarını belirtiyor. Bu çalışmada sadece "G cüce" yıldızların (yani Güneş benzeri yıldızların) yaşanabilir bölgelerinin ele alındığını da ekliyor.
Bir gezegenin eğikliği, mevsimleri kontrol eden yörüngesel eksene göre ne eğimde olduğunu belirtir. Yörüngesel dış merkezlilik ise biçimi, yani yörüngenin ne kadar dairesel ya da eliptik (oval) olduğunu belirtir. Eliptik yörüngelerde gezegenin yıldıza olan uzaklığı değişir. Dünya'nın yörüngesinde, dönme ekseninin yana yatıklığında ve dönme ekseninin yalpalamasındaki periyodik dalgalanmalar "Milankovitch çevrimleri" olarak bilinir. Periyotlar genellikle 20.000 ilâ 100.000 yıl arasındadır ve buzul çağları ile ilişkilendirilir. Tüm bu çevrimler, gezegenimizin yüzeyine ulaşan güneş ışınlarının miktarını değiştirir. Gökbilimsel açıdan Milankovitch çevrimlerinin zaman ölçeği nispeten kısadır. Güneş Sistemi'nin bir bütün halinde Samanyolu Gökadası içindeki hareketinden kaynaklanan daha uzun vâdeli değişikliklerin de olduğu tahmin edilmektedir.
Eksen eğikliği 23,5 derece civarında olan gezegenimiz, yaşamı yeterince başarılı biçimde barındırıyor. Bu eğim derecesi son bin yıl içinde çok küçük bir dalgalanma geçirdi. Deitrick ve ekip arkadaşları, daha büyük bir dalgalanma yaşayan Dünya benzeri bir gezegenin başına neler gelebileceğini anlamak istedi.
Daha önce yapılmış olan çalışmalar sonucunda, Güneş benzeri bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde bulunan bir gezegende daha şiddetli bir eksensel eğilme veya eğilen bir yörünge olması durumunda, gezegenin ılıklaşacağı sonucu çıkarılmıştı. O nedenle Deitrick ve arkadaşları kendi modellerinden bunun tam tersi bir sonuç çıkmasını şaşkınlıkla karşıladı.
"Yaşanabilir bölgedeki gezegenlerin, dış merkezlilik veya yarı-büyük eksen değişimlerinin -gezegen ile yıldız arası uzaklığın bir yörünge boyunca değişiminin- büyük olması durumunda ya da gezegenin eğikliğinin 35 dereceden daha yüksek olması durumunda, "kartopu" durumlara girebileceğini bulduk," diyor Deitrick.
Yeni çalışma, geçmişte ileri sürülen çelişkili fikirlerin de değerlendirilmesine yardımcı olacak. "Eskiden yapılmış olan araştırmalar yüksek eğikliğin ve eğim değişimlerinin gezegenleri ısıtacağını söylemişti ama biz bu yeni yaklaşımı kullanarak, büyük eğim değişimlerinin gezegen yüzeyini dondurma olasılığının daha yüksek olduğunu bulduk. Eğim çevrimleri, zamanın sadece küçük bir kesri süresince yaşanabilir gezegen sıcaklıklarını artırabilir," diyor.
Bu çalışmanın sonucunda, ötegezegenlerdeki buzul çağlarının Dünya'dan çok daha şiddetli geçebileceğinin anlaşıldığını ifade eden ekip, yörüngesel dinamiğin, yaşanabilir bölgedeki gezegenlerin canlı barındırma potansiyelinin değerlendirilmesinde büyük önem taşıdığının altını çiziyor. Bu bilgi, ötegezegen avcılarının da kararlarında etkili olacak. Şöyle ki, Dünya benzeri bir gezegen keşfedildiğinde, eğer bu gezegenin yörüngesel dinamiğinin belirli özellikler taşıdığı (yaşama elverişsiz iklim koşullarına neden olacağı) saptanırsa, yaşanabilir bölgede olmasına rağmen, değerli teleskop zamanlarını ayırmaya değmeyeceği kanısına varılabilir.
Astronomical Journal dergisinde yayımlanan bir makale ile çalışmalarını paylaşan ekipten Russell Deitrick, bilgisayar modellemeleri yaparak, bir gezegenin eğiklik ve yörüngesel dış merkezlilik özelliklerinin, yaşam barındırma potansiyelini nasıl etkilediğini ortaya koyduklarını belirtiyor. Bu çalışmada sadece "G cüce" yıldızların (yani Güneş benzeri yıldızların) yaşanabilir bölgelerinin ele alındığını da ekliyor.
Bir gezegenin eğikliği, mevsimleri kontrol eden yörüngesel eksene göre ne eğimde olduğunu belirtir. Yörüngesel dış merkezlilik ise biçimi, yani yörüngenin ne kadar dairesel ya da eliptik (oval) olduğunu belirtir. Eliptik yörüngelerde gezegenin yıldıza olan uzaklığı değişir. Dünya'nın yörüngesinde, dönme ekseninin yana yatıklığında ve dönme ekseninin yalpalamasındaki periyodik dalgalanmalar "Milankovitch çevrimleri" olarak bilinir. Periyotlar genellikle 20.000 ilâ 100.000 yıl arasındadır ve buzul çağları ile ilişkilendirilir. Tüm bu çevrimler, gezegenimizin yüzeyine ulaşan güneş ışınlarının miktarını değiştirir. Gökbilimsel açıdan Milankovitch çevrimlerinin zaman ölçeği nispeten kısadır. Güneş Sistemi'nin bir bütün halinde Samanyolu Gökadası içindeki hareketinden kaynaklanan daha uzun vâdeli değişikliklerin de olduğu tahmin edilmektedir.
Eksen eğikliği 23,5 derece civarında olan gezegenimiz, yaşamı yeterince başarılı biçimde barındırıyor. Bu eğim derecesi son bin yıl içinde çok küçük bir dalgalanma geçirdi. Deitrick ve ekip arkadaşları, daha büyük bir dalgalanma yaşayan Dünya benzeri bir gezegenin başına neler gelebileceğini anlamak istedi.
Daha önce yapılmış olan çalışmalar sonucunda, Güneş benzeri bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde bulunan bir gezegende daha şiddetli bir eksensel eğilme veya eğilen bir yörünge olması durumunda, gezegenin ılıklaşacağı sonucu çıkarılmıştı. O nedenle Deitrick ve arkadaşları kendi modellerinden bunun tam tersi bir sonuç çıkmasını şaşkınlıkla karşıladı.
"Yaşanabilir bölgedeki gezegenlerin, dış merkezlilik veya yarı-büyük eksen değişimlerinin -gezegen ile yıldız arası uzaklığın bir yörünge boyunca değişiminin- büyük olması durumunda ya da gezegenin eğikliğinin 35 dereceden daha yüksek olması durumunda, "kartopu" durumlara girebileceğini bulduk," diyor Deitrick.
Yeni çalışma, geçmişte ileri sürülen çelişkili fikirlerin de değerlendirilmesine yardımcı olacak. "Eskiden yapılmış olan araştırmalar yüksek eğikliğin ve eğim değişimlerinin gezegenleri ısıtacağını söylemişti ama biz bu yeni yaklaşımı kullanarak, büyük eğim değişimlerinin gezegen yüzeyini dondurma olasılığının daha yüksek olduğunu bulduk. Eğim çevrimleri, zamanın sadece küçük bir kesri süresince yaşanabilir gezegen sıcaklıklarını artırabilir," diyor.
Bu çalışmanın sonucunda, ötegezegenlerdeki buzul çağlarının Dünya'dan çok daha şiddetli geçebileceğinin anlaşıldığını ifade eden ekip, yörüngesel dinamiğin, yaşanabilir bölgedeki gezegenlerin canlı barındırma potansiyelinin değerlendirilmesinde büyük önem taşıdığının altını çiziyor. Bu bilgi, ötegezegen avcılarının da kararlarında etkili olacak. Şöyle ki, Dünya benzeri bir gezegen keşfedildiğinde, eğer bu gezegenin yörüngesel dinamiğinin belirli özellikler taşıdığı (yaşama elverişsiz iklim koşullarına neden olacağı) saptanırsa, yaşanabilir bölgede olmasına rağmen, değerli teleskop zamanlarını ayırmaya değmeyeceği kanısına varılabilir.
Kaynak ve İleri Okuma
- Exo-Milankovitch Cycles II: Climates of G-dwarf Planets in Dynamically Hot Systems, arXiv:1805.00283 [astro-ph.EP] arxiv.org/abs/1805.00283 https://arxiv.org/abs/1805.00283
- Phys.org, "Orbital variations can trigger 'snowball' states in habitable zones around sunlike stars" https://phys.org/news/2018-05-orbital-variations-trigger-snowball-states.html
- Lincoln Üniversitesi, "Gökfizik Grubu Projeleri"";
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
12 Aralık 2019
İlk Hayvanlar Buzul Çağında Nasıl Hayatta Kaldı?
04 Mayıs 2016
Buzul Çağı Avrupası'nın Genetik Tarihi
02 Kasım 2016
Sıradaki Buzul Çağına Kaç Yıl Kaldı?
08 Şubat 2015
Buzul Çağı, Deniz Tabanında İzler Bıraktı
12 Şubat 2018
İlk Britonlar Koyu Tenli ve Mavi Gözlüydü
04 Aralık 2016
Buzul Çağı Avcılarının Neden Olduğu Orman Yangınları
14 Temmuz 2015
Önümüzdeki 15 Yıl İçerisinde "Mini Buz Çağı" Geliyor