Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Otizm, her 59 çocuktan birinde görülen; sosyal ve iletişim zorluklarının yanı sıra sınırlı ilgi ve tekrarlı davranışlarla karakterize edilen gelişimsel bir bozukluktur. Bir spektrum şeklinde tanımlanan bozukluk, bazı çocuklarda diğerlerine kıyasla seviye olarak daha ileridir.

Otizmli çocuklar, etraflarındaki seslere dair sıklıkla tepkisiz kalırlar ve bu durumun nedenini tam olarak belirleyebilmiş değiliz. Bu durumun otizmli çocukların sosyal iletişimde yaşadığı zorluklara ne düzeyde katkıda bulunduğu sorusu ise ucu açık bir soru olarak araştırmalara konu olmaya devam ediyor.

Anne sesi, çoğu çocuk için önemli bir sosyal işarettir. Örneğin, geçmişte yapılan çalışmalar; küçük bebeklerin annelerinin sesini tanıyabildiklerini ve bu sesi duyduklarında sakinleştiklerini ortaya koymuştu. Bununla birlikte alandaki araştırmalar, küçük çocukların, anneleri tarafından söylenen rahatlatıcı sözcükleri duyduklarında, bu sözcükleri yazılı mesaj olarak okudukları anlara kıyasla daha fazla rahatladıklarını gösteriyor. 2016 yılında yayımlanan bir başka çalışmada da, otizm spektrum bozukluğu bulunmayan çocuklarda; anne sesine verilen tepkinin, belirgin bir beyin aktivasyonu işaretine sahip olduğu gösterildi.

26 Şubat'ta (2019) eLife'da yayımlanan yeni bir çalışmada; yarısı otizmli, yarısı otizm bozukluğu bulunmayan, 7 ila 12 yaşları arasındaki toplamda 42 çocuğun beyinleri, fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tekniği kullanılarak gözlemlendi. Çocuklara; annelerinin sesi, tanımadıkları kadın sesleri ve çevre sesleri olmak üzere 3 farklı ses dinletilirken, bir yandan da fMRI ile beyin taramaları yapıldı. Araştırmacılar, çocukların dil ile ilgili bir beyin bölgesinin uyarılmasından kaçınmak için ses kayıtlarında kadınlardan saçma kelimeler kullanmalarını istedi.

2016 yılında Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yaşları 7 ile 12 arasında değişen 24 çocuk üzerinde yapılan araştırmada, annelerinin sesinin çocukların beyni üzerinde derin bir etki yarattığı ortaya konmuştu. Çocukların beynindeki yüz tanıma merkezinin, duygulardan sorumlu bölgenin ve ödül mekanizmasının, annelerini duydukları anda yoğun bir etkinlik sergilemeye başladığı görülmüştü. Yapılan deneylerde çocuklara annelerinin yanı sıra iki yabancı kadının sesi dinletildi. Üç kadın da anlamsız ve rastgele türetilmiş sözcük benzeri ifadeler seslendirmişti. Çocuklar anlamlı bir sözcük duymadıkları halde annelerinin sesi aynı etkiyi yarattı ve nöral etkinlik düzeyinde dikkate değer bir artış saptandı.Bu çalışma nispeten büyük çocuklarla yapılmış olsa da, daha önce yapılan araştırmalardan çocukların sese karşı bu özel duyarlılığı çok erken geliştirdikleri biliniyor. Örneğin 2011 yılında tamamlanan bir dizi deney sonucunda, fetüsün kalp atışlarının, annesi öykü okurken hızlandığı anlaşılmıştı. Ortaya çıkan bu nöral duyarlılıkta gebelik sürecinin önemi yadsınamaz ancak beyin gelişiminin en kritik dönemi olan 8 yaşına kadarki süreçte çocukla uzun ve anlamlı zamanlar geçiren, çocuğa bakım veren kişi annesinden başka bir insan olsa bile, çocukta böyle bir duyarlılığın oluşması beklenebilir.

Belirgin Farklılıklar

Seslerin dinletilmesinin ardından, iki çocuk grubunun (otizmli ve otizmli olmayan) beyin aktivasyon örgüleri ve beyin ağı bağlantısı birbiriyle karşılaştırıldı. Bununla birlikte çocuklardan dinledikleri seslerin her bir küçük parçasından (956 milisaniyelik kısım); bu sesin annelerine mi yoksa tanımadıkları bir kadına mı ait olduğunu belirlemeleri istendi. Otizm spektrum bozukluğu bulunmayan çocuklar, annelerinin sesini %97,5 oranında doğru şekilde tanımlarken, bu oran otizmli çocuklarda %87,8'di ve bu istatistiksel anlamda belirgin bir fark demekti. Öte yandan, otizmli çocuklarda beynin işitmeyle ilgili bir bölgesinde daha az aktivite görülmesiyle birlikte; beynin tanımadık seslere verdiği tepki, çevre seslerine verilen tepkiyle karşılaştırıldığında; otizmli ve otizmi bulunmayan çocuklarda hemen hemen benzer tepkilerin verildiği görüldü.

Beynin anne sesine verdiği tepki, tanımadık seslere verilen tepki ile karşılaştırıldığında; otizm spektrum bozukluğu bulunmayan çocuklarda daha fazla beyin bölgesinin aktifleştiği görüldü. Bu çocuklarda, anne sesine, beynin yüz tanıma bölgelerinin yanı sıra öğrenme ve hafızadan sorumlu hipokampusun bir kısmında da aktifleşme gözlemlendi. Bununla birlikte, işitsel bölgeleri, ödül merkezlerini ve gelen bilginin önemini belirleyen beyin bölgelerini içeren bir ağda ölçülen beyin bağlantı örgüleri, otizmli çocuklarda otizmi bulunmayan çocuklarınkinden farklılık gösterdiği görüldü. Öte yandan otizmli çocuklarda bireysel düzeyde görülen ağ bozuklukları, aynı zamanda kendi bireysel sosyal iletişim bozukluğu düzeyleriyle de bağlantılı olduğu anlaşıldı.

Sosyal İletişim Becerilerini İnşa Etmede Önemli Bir Etken

Araştırma sonuçları, otizmli çocukların beyinlerinin anne sesine kolaylıkla uyum sağlamak noktasında zorluk çektiğini gösterdi. Araştırmada, ayrıca, otizmli çocuklarda bireysel seviyedeki sosyal iletişim bozukluğu derecesinin, aynı zamanda annelerinin sesine verdikleri beyin tepkilerindeki anormallik derecesiyle korelasyon gösterdiği fark edildi.

eLife'da yayımlanan bu çalışma bize, otizmli çocuklarda, sesli uyaran ve beyin devreleri üzerine odaklanmamız gerektiğine dair işaretler sunuyor. Şimdilik, bilişsel terapilerle spesifik beyin devrelerini hedeflemek için bir şablona sahibiz. Araştırma sonuçları, beynin anne sesine verdiği tepkinin, sosyal iletişim becerilerini inşa etmede önemli bir element olduğunu gösteriyor. Elde edilen bu sonuçlar, sosyal etkileşimin; doğası gereği otizmli çocuklarda, otizmli olmayanlara kıyasla daha az ilgi çekici olduğunu öne süren otizmin sosyal motivasyon teorisine destek sunuyor.

Günümüzdeki otizm terapilerinin çoğu, çocukları belirli sosyal etkileşim türlerine katılmaya motive etmektedir. Bu terapilerin bu çalışmada ortaya çıkan beyin özelliklerini değiştirip değiştirmeyeceğini görmek için daha fazla çalışma yürütülmesine ihtiyaç duyuyoruz. Anne sesi; sosyal iletişim, dil iletişimi ve öğrenme için ilk ipucudur. Otizmdeki beyin devrelerinde altta yatan bir biyolojik fark var ve bu da hedefleyebileceğimiz hassas bir öğrenme sinyalidir.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir