Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
İnsanlar eğlenmek için kalabalık lunaparklara giderler ve saatlerini bu eğlence merkezlerinde harcarlar. Tabii ki, bazıları çarpışan arabalar ya da atlı karıncalar gibi daha az korkutucu oyuncakları tercih ederken, bazı insanlar çığlık atacak derecede heyecanlanıp korktukları oyuncaklara binmeyi seçerler. Bir dakika durup düşündüğünüzde, lunaparklardaki trenleri, gondolları ya da insana çığlık attıracak derecede korku veren diğer oyuncakları seçmek size anlamsız gelebilir. Peki, bu tercihin sebebi nedir?
Yüksek lisans bitirme projesi olarak bu durumun sebebini araştırmak için Amerika ve Asya kıtasında birçok eğlence parkını ziyaret eden, Avustralya’daki Queensland University of Technology (QUT)’den Malcolm Burt’a göre; bu durumun sebebi, korku oyuncaklarına ve bu oyuncakların sağladığı kontrollü korku hissine duyulan duygusal zorlanım. Yani, duygusal olarak bir şeyi yapmaya yönelik usdışı, karşı konulmaz bir arzu.
Malcolm Burt, tezini geliştirmesine yardımcı olması için birçok psikolog, eğlence parkı yöneticisi ve heyecan treni hayranıyla da, insanların bu devasa makinelerle kendilerini korkutmayı neden sevdikleri, üzerine röportajlar gerçekleştirdi.
Burt’ün belirttiğine göre; aslında bu makinelerin varlığının, o makinelere duyduğumuz psikolojik ihtiyaçla ilişkisi olduğu kolaylıkla fark edilebiliyor. Tabii ki, bu aletlerin varlığının bir diğer sebebi de, eğlence parkı sahiplerine çok para kazandırmaları.
Burt’ün hipotezine göre cevap; içinde yaşadığımız ve hayvan türü olarak insanın ihtiyaçlarına göre fazla mülayim kalan ılımlı, korunaklı çevreden oluşan medeni dünya ile ilişkili.
Burt aslında çok önemli bir noktaya değiniyor. Sanayi Devrimi’nden sonra içinde yaşadığımız çevre çok değişti. Fakat, insan biyolojik açıdan bir değişikliğe uğramadı. Çoğu insan artık her gün gelebilecek ani tehlikelere maruz kalmıyor, ama hala ''ilkel'' yanımızla bağlantılı halde kalmamızı sağlayacak yöntemlere de ihtiyacımız var. Lunaparklardaki trenler ya da diğer korkutucu makineler de herhangi bir tehlike altında olmadan adrenalin salgılamamızı sağlayarak, ilkel yanımızla temas halinde kalmamızı sağlıyor.
Burt’e göre; korku filmleri izlemeye ya da paraşütle atlamak gibi diğer korku ve heyecan veren uğraşlara duyulan ilginin de kaynağı aynı olabilir. Çünkü, Everest’e tırmanmak ile lunaparkta korku veren hız trenine binmenin vücutta oluşturduğu heyecan ya da korkunun biyolojisi neredeyse aynı.
Kaynak: Malcolmburt.com
Yüksek lisans bitirme projesi olarak bu durumun sebebini araştırmak için Amerika ve Asya kıtasında birçok eğlence parkını ziyaret eden, Avustralya’daki Queensland University of Technology (QUT)’den Malcolm Burt’a göre; bu durumun sebebi, korku oyuncaklarına ve bu oyuncakların sağladığı kontrollü korku hissine duyulan duygusal zorlanım. Yani, duygusal olarak bir şeyi yapmaya yönelik usdışı, karşı konulmaz bir arzu.
Malcolm Burt, tezini geliştirmesine yardımcı olması için birçok psikolog, eğlence parkı yöneticisi ve heyecan treni hayranıyla da, insanların bu devasa makinelerle kendilerini korkutmayı neden sevdikleri, üzerine röportajlar gerçekleştirdi.
Burt’ün belirttiğine göre; aslında bu makinelerin varlığının, o makinelere duyduğumuz psikolojik ihtiyaçla ilişkisi olduğu kolaylıkla fark edilebiliyor. Tabii ki, bu aletlerin varlığının bir diğer sebebi de, eğlence parkı sahiplerine çok para kazandırmaları.
Burt’ün hipotezine göre cevap; içinde yaşadığımız ve hayvan türü olarak insanın ihtiyaçlarına göre fazla mülayim kalan ılımlı, korunaklı çevreden oluşan medeni dünya ile ilişkili.
Burt aslında çok önemli bir noktaya değiniyor. Sanayi Devrimi’nden sonra içinde yaşadığımız çevre çok değişti. Fakat, insan biyolojik açıdan bir değişikliğe uğramadı. Çoğu insan artık her gün gelebilecek ani tehlikelere maruz kalmıyor, ama hala ''ilkel'' yanımızla bağlantılı halde kalmamızı sağlayacak yöntemlere de ihtiyacımız var. Lunaparklardaki trenler ya da diğer korkutucu makineler de herhangi bir tehlike altında olmadan adrenalin salgılamamızı sağlayarak, ilkel yanımızla temas halinde kalmamızı sağlıyor.
Burt’e göre; korku filmleri izlemeye ya da paraşütle atlamak gibi diğer korku ve heyecan veren uğraşlara duyulan ilginin de kaynağı aynı olabilir. Çünkü, Everest’e tırmanmak ile lunaparkta korku veren hız trenine binmenin vücutta oluşturduğu heyecan ya da korkunun biyolojisi neredeyse aynı.
Kaynak: Malcolmburt.com
Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu “Kullanım İzinleri”ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
05 Nisan 2017
“Hipomanik” Siyaset ve Kitle Etkileyiciliği
23 Nisan 2018
Merak Duygusunun Kökeninde Ne Var?
06 Ağustos 2016
Gülümseyen Yavru Maymunlar ve Gülmenin Kökeni
25 Aralık 2016
İnsan Doğası Saldırgan ve Bencil midir?
06 Ağustos 2015
Neden Adalet İsteriz?
04 Kasım 2018
İlişkilerdeki Erkek Şiddetinin Evrimsel Psikolojisi