Post Author Avatar
Yusuf Cem Durakcan
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar
2 milyon yıl önce Afrika’da birçok insan benzeri canlı türü yaşıyordu. Bunların bazıları birbirlerine oldukça benzerken, bazılarının belirgin tanımlayıcı özellikleri vardı.

Eylül 2015’de, bu listeye yeni bir tür de eklendi. Güney Afrika’daki mağarada Homo naledi olarak bilinen yeni bir türe ait yüzlerce kemik bulundu. Belki de hala keşfedilmeyi bekleyen soyu tükenmiş daha fazla insan benzeri tür de mevcut olabilir. Kendi türümüze gelecek olursak şu anda Dünya üzerinde yaşamını sürdüren insan türü yaklaşık olarak 200,000 yıl önce ortaya çıktı. Bu insan türünün ortaya çıktığı zaman aralığında, birçok farklı tür de yaşamını sürdürmekteydi. Fakat, bugün yalnızca bir tür kaldı.

Niçin bizim türümüz hayatta kalmayı başarırken, bütün yakın akrabalarımızın soyu tükendi? Neden dünyada tek bir insan türü kaldı?

Sima de los Huesos'da bulunmuş fosilleşmiş kafatasları. Görsel:1 Sima de los Huesos'da bulunmuş fosilleşmiş kafatasları (Credit: Javier Trueba/MSF/SPL) Görsel:1 Sima de los Huesos'da bulunmuş fosilleşmiş kafatasları (Credit: Javier Trueba/MSF/SPL)

Öncelikle, soyların tükenmesi durumunun evrimin normal bir parçası olduğunu belirtelim. Bu açıdan bakıldığında, aslında evrimsel süreç içerisindeki insan benzeri türlerin soylarının tükenmiş olması pek de şaşırtıcı değil. Fakat; ‘Dünya yalnızca bir insan türüne mi yetebiliyor?’ sorusunun cevabı pek net değil. Şu anda yaşayan en yakın akrabalarımız büyük insansı maymunlar ve bu maymunların şu anda şempanzeler, cüce şempanzeler, iki tür goril ve iki tür orangutan olmak üzere 6 türü yeryüzü üzerinde yaşamına devam ediyor. Atalarımızdan bazılarının diğerlerine göre niçin daha başarılı olduklarını gösteren bir takım ipuçları da mevcut.


Milyonlarca yıl önce, birçok insan benzeri tür yan yana yaşamına devam ederken, çoğunlukla bitki tüketiyorlardı. Stony Brook University’den John Shea’nın belirttiğine göre: ‘’Sistematik olarak büyük hayvanları avladıklarına karşı bir kanıt bulunmuyor.’’

Australopithecus kafatası (Fotoğraf: Pascal Goetgheluck/SPL) Görsel:2- Australopithecus kafatası (Credit: Pascal Goetgheluck/SPL) Görsel:2- Australopithecus kafatası (Credit: Pascal Goetgheluck/SPL)

Fakat, durumlar değişip insan benzeri türler ormanlardan ve ağaçlık alanlardan daha açık arazilere yani geniş çayırlıklara çıktıktan sonra et ile beslenmeye de başladılar. Açık arazilerdeki problem ise; hem insan benzeri türler tarafından avlanabilecek hayvanların hem de insan benzeri türlerin tüketebileceği bitki sayısının az olmasıydı. Bu koşullar, bazı türlerin soyunun tükenmesine sebep oldu.


İnsan evrimi bazı üyelerini daha etçil olmaya zorlarken, bu üyelerin sayısının her geçen gün daha da azalacağını öngörebilirsiniz.




Solda hobbit kafatası ve sağda modern insan kafatası (Görsel: Equinox Graphics/SPL) Görsel:3- Solda hobbit kafatası ve sağda modern insan kafatası (Credit: Equinox Graphics/SPL) Görsel:3- Solda hobbit kafatası ve sağda modern insan kafatası (Credit: Equinox Graphics/SPL)

Tabii ki; insanın daha da etçil hale gelmesiyle ortaya çıkan değişiklik, Dünya’yı tek insan türünün yaşadığı bir gezegen haline hemen getirmedi. Yakın bir zamana kadar, gezegeni başka insan türleriyle paylaşıyorduk.


Bundan 30,000 yıl önce modern insanların yanı sıra, 3 farklı insan benzeri tür daha yaşamını sürdürüyordu. Avrupa ve Asya’nın batısında Neandertaller, Asya’da Denisovanlar, ve  Endonezya’nın adası Flores’de ‘’hobbitler’’.


Hobbitlerin en geç 18,000 yıl öncesine kadar soylarının devam ettirmiş olabileceği düşünülüyor. Bölgede elde edilen jeolojik kanıtlara göre, soylarının tükenmesine büyük volkan patlaması sebep olmuş olabilir. Ayrıca tek bir küçük ada üzerinde bir türün yaşamını devam ettirmesi, felaketlerin o soyun tükenmesine sebep olma ihtimalini de arttırıyor. Denisovanlar ile ilgili henüz yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Elimizdeki bulgular yalnızca küçük bir parmak kemiği ve iki adet diş. Fakat, Neandertaller ile ilgili daha fazla bilgiye sahibiz. Çünkü; Neandertallerin varlığından daha uzun süredir haberdarız ve elimizde birçok fosil mevcut. Bundan dolayı, yeryüzünde şuan tek bir türün var olmasının sebebini anlayabilmemiz için, diğer türlerin soylarının neden tükendiğinin çözümlemesini yapmamız gerekiyor.




Neanderthal kafatasları (Fotoğraf: Natural History Museum/SPL) Görsel:4- Neandertal kafatasları (Credit: Natural History Museum/SPL) Görsel:4- Neandertal kafatasları (Credit: Natural History Museum/SPL)


Max Planck Institute’den Jean-Jacques Hublin’in belirttiğine göre; arkeolojik deliller, güçlü bir şekilde Neandertallerin modern insanlar tarafından yenilgiye uğratıldığını işaret ediyor. Neandertallerin ortadan kayboluş zamanlarından kısa bir süre sonra, modern insanlar Neandertallerin yaşam alanlarını gasp ediyorlar. Hublin’e göre; bu bir tesadüf olamaz. Neandertaller bizden çok uzun zaman önce evrimleştiler ve biz henüz Avrupa’ya gelmeden önce orada yaşamlarına devam ediyorlardı. Bizim türümüz Avrupa’ya geldiğinde, bundan yalnızca 40,000 yıl önce, Neandertaller bu coğrafyada 200,000 yılı aşkın bir süredir yaşıyorlardı. Bu süre, soğuk iklim koşullarına uyum sağlamaları için yeterli. Ayrıca, Neandartaller kendilerini sıcak tutacak kıyafetler de giyiyorlardı, iyi avcılardı ve gelişmiş taş aletleri vardı.

Fakat, Avrupa’da iklim hızlı bir şekilde değişmeye başladığında, bazı araştırmacılara göre, Neandertaller de zorlu bir mücadele içerisine girmiş olabilirler.

Neanderthal kemikleri(replica) (Credit: Javier Trueba/MSF/SPL) Görsel:5- Neandertal kemikleri(replica) (Credit: Javier Trueba/MSF/SPL) Görsel:5- Neandertal kemikleri(replica) (Credit: Javier Trueba/MSF/SPL)


Bournemouth University’den John Stewart’a göre, sıcaklık ana problem değildi. Soğuk iklim yalnızca bu türün yaşadığı yerin görünüşü değiştirmedi, aynı zamanda bu değişen koşullarla avlanma şartları da değişmiş oldu. Neandertaller, avlanma tarzlarını bu yeni ortama uyduramamış olabilirler.

Neandertaller, modern insanlara kıyasla, ormanlık alanlarda daha iyi avcıydılar. Fakat Avrupa’daki iklim değişikliği, ormanlık alanları daha açık araziler haline getirdi. Bu bölgeler artık modern insanların yaşadığı Afrika savanalarına dönüştü. Ormanlar, Neandertallerin yiyeceklerinin çoğunun kaynağıydı. Ormanlar gittikçe küçülünce, Neandertaller yeteri kadar besini bu ormanlardan sağlayamamaya başladılar.

Modern insanlar, ayrıca daha çok sayıda türü avlayabiliyorlardı.

Neanderthaller tarafından yapılmış bir balta (Credit: Dirk Wiersma/SPL) Görsel:6- Neandertaller tarafından yapılmış bir balta (Credit: Dirk Wiersma/SPL) Görsel:6- Neandertaller tarafından yapılmış bir balta (Credit: Dirk Wiersma/SPL)

Büyük hayvanların yanı sıra, modern insanlar, tavşan gibi daha küçük hayvanları da avlayabiliyorlardı. Fakat, bunun aksine, Neandertallerin en uzun süre yaşadıkları yer olan Iberia’daki arkeolojik kazı yerlerinden elde edilen verilere göre; Neandertallerin küçük yer hayvanlarını avladıklarına dair çok az delil bulunuyor.


Neandertallerin aletleri büyük hayvanları avlamak için daha uygundu, yani küçük hayvanları yakalamayı ya da avlamayı denemiş olsalar bile bunda başarılı olamamışlar gibi görünüyor. Neandertallerin kuşları yediklerine dair deliller bulunuyor. Fakat, kuşları sürekli havadan avlamak yerine, diğer ölü hayvanların kalıntılarını yem olarak kullanarak, yani tuzaklar kurarak avlamış olabilirler.


Stewart’a göre: ’’Modern insanların baskı altındalarken yapabilecekleri daha fazla şey varmış gibi görünüyor.’’ Bu yenilik yapma ve uyum sağlama yeteneği, Neandertallerin yerini bu kadar çabuk almamızın bir açıklaması olabilir.

Yenilikleri hızlı gerçekleştirmek daha verimli olma ve çevreden daha iyi faydalanma ile sonuçlanıyor. Bundan dolayı, yüksek üreme başarısı gerçekleşiyor.

Hublin, modern insanın yapısından kaynaklı çok kolay uyum sağlayabildiğini düşünüyor. Ayrıca bununla ilgili deliller de mevcut. Neandertallerin araç gereçleri, o araç gereçlerin kullanım alanına göre oldukça verimliydi. Fakat, modern insan Avrupa’ya geldiğinde, daha uzun menzilli, daha gelişmiş ve daha ölümcül araçlara sahipti. Araçlar, modern insanların yaptığı tek şey değildi. Modern insanlar aynı zamanda, Dünya üzerindeki diğer bütün türlerden üstün gelmesine yardımcı olan simgesel sanatı yaratmıştı. Modern insanların Afrika’yı terk etmelerinden kısa bir süre sonra, Avrupa’da sanat yaptıklarına dair yeteri kadar fazla delil mevcut. Arkeologlar şu ana kadar yaptıkları kazılarda birçok süs eşyası, takı, hayali hayvan figürü ve hatta müzik enstrümanı buldular.

Şu zamana kadar birçok eski kalıntı keşfetmiş olan, University of Tübingen’den Nicholas Conard’ın belirttiğine göre: ‘’Modern insanlar Avrupa’ya ayak bastıklarında, nüfusları çok hızlı bir şekilde arttı.’’ Nüfusumuz arttıkça da, daha karmaşık sosyal yapılarda yaşamaya başladık. Bu sebeple, iletişim kurabilmek için daha karmaşık yollara ihtiyaç duyduk.

En az 30,000 yıllık, Löwenmensch, olarak adlandırılan heykel (Credit: Heritage Image Partnership Ltd/Alamy) Görsel:7- En az 30,000 yıllık, Löwenmensch, olarak adlandırılan heykel (Credit: Heritage Image Partnership Ltd/Alamy) Görsel:7- En az 30,000 yıllık, Löwenmensch, olarak adlandırılan heykel (Credit: Heritage Image Partnership Ltd/Alamy)

40,000 yıl önce, Avrupa’daki insanlar, şu anda baktığımızda hemen hemen hepimizin ‘sanat’ diyebileceği şeyler yapıyorlardı. Bu eserlerin belki de en ilgi çekici olanı, Almanya da bir mağarada bulunmuş ve Lövenmensch olarak bilinen figür (Görsel-7). Bu figürün özellikleri ise; ahşap oyma ile yapılmış olması ve insan-kaplan karışımı hayali bir canlıyı temsil ediyor olması. Bu eser türünün tek örneği de değil. Avrupa’nın başka yerlerindeki kazılarda bulunmuş, aynı zaman dilimine ait benzer eserler de mevcut. Bu durum, insanların bilgiyi kendilerine saklamak yerine farklı bölgelerde yaşayan kültürel gruplar ile paylaştığı izlenimi uyandırıyor. Öyle görünüyor ki sanat, bizim kimliğimizin önemli bir parçası olarak, farklı grupları bir arada tutmaya yardımcı oluyor.


Başka bir deyişle, semboller bir çeşit sosyal yapıştırıcı gibiler. Conard’ın söylediği gibi semboller ‘’ insanların sosyal ve ekonomik ilişkilerini organizeye etmeye yarımcı oluyor.’’ Bunun tam aksi bir şekilde de, Neandertaller herhangi bir sanata ya da sembole ihtiyaç duymamış gibi görünüyorlar. Bazı takılar yaptıklarına dair sınırlı delil bulunsa da, modern insanların yaptıkları kadar çok bu işte gelişmedikleri de net bir şekilde anlaşılıyor. Neandertaller yalnızca avlanıp, yemek yapıp, uyuyup, üreyip yaşamlarına devam etmişler diyebiliriz.

İnsanlar için, sembolik bilginin paylaşılması, başarı için oldukça önemli. Edindiğimiz her yeni fikirle, hayatta kalma ihtimalimiz biraz daha artıyor. Bu durum da bizi önceki nesillerden daha iyi bir konuma getiriyor.

Shea'nın belirttiğine göre, alet yaptığımız aynı elleri kullanarak sanat yapıyor olmamız bizim eşi benzeri olmayan davranışsal çeşitliliğimize işaret ediyor.

Bizler yaptığımız şeyler tek bir yol kullanarak yapmıyoruz. Sıklıkla bir problemi çözmek için ürettiğimiz çözümleri yeniden organize ederek farklı bir problemi çözebilecek hale gelebiliyoruz. Bu bizim en iyi yaptığımız şeylerden biri.

Primattan insana evrimin görselleştirilmiş hali (Credit: David Gifford/SPL) Görsel:8- Primattan insana evrimin hatalı şekilde görselleştirilmiş hali. Çok yaygın rastlanan bu yanlış çizim, ne yazık ki evrimin kavranmasını iyice zorlaştırıyor. (Credit: David Gifford/SPL) Görsel:8- Primattan insana evrimin hatalı şekilde görselleştirilmiş hali. Çok yaygın rastlanan bu yanlış çizim, ne yazık ki evrimin kavranmasını iyice zorlaştırıyor. (Credit: David Gifford/SPL)


Atalarımız da bu yöntemi tekrar tekrar uygulamışlar gibi görünüyor.

Acaba bunları başarabiliyor olmamız için teşekkür etmemiz gereken çok gelişmiş bir beynimiz mi var?


Beynimizin gelişmiş olduğu oldukça popüler bir görüş. Gerçekte ise, insan evriminin süreci bu görseldekin(Görsel:8)den daha karmaşık. Örnek vermek gerekirse; Homo erectus uzunca bir süre hayatta kaldı ve Afrika'ya yayılan ilk insan benzeri türdü- Neandertallerden bile önce. Fakat Homo erectus'un beyni oldukça küçüktü.




Soldan sağa: Homo Floresiensis, Lucy (Australopithecus Afarensis), Homo Erectus ve Homo Sapiens. Görsel:9- Soldan sağa: Homo floresiensis, Lucy (Australopithecus afarensis), Homo erectus ve Homo Sapiens. Görsel:9- Soldan sağa: Homo floresiensis, Lucy (Australopithecus afarensis), Homo erectus ve Homo Sapiens.

Sonuç olarak; antropologlar, büyük beyinlerin bu sürecin çözümlenmesi için yeterli olduğu, fikrine pek sıcak bakmıyorlar. Büyük beyne sahip olmak, evrimsel başarıda önemli bir rol oynamış olabilir. Fakat Neandertallerin beyinleri de vücut büyüklüklerine kıyasla, kendisine üstün gelen tür ile aynı orandaydı.


Davranışların ya da içinde bulunduğumuz durumların, genetik değişikliler meydana getirebileceğini biliyoruz. Örneğin, Avrupalıların çoğunda laktoz toleransı, atalarının sütü günlük olarak daha fazla tüketmeye başlamasıyla gelişti. (Bkz. Avrupalıların Beyaz Ten Rengine Evrimleşmesi Nasıl Gerçekleşti?) Benzer bir şekilde, Hublin, modern insanların, anahtar genetik değişikliklerden fayda sağladığını belirtiyor.


Yaşadığımız ilk 100,000 yıllık süreçte, modern insanlar daha çok Neandertaller gibi davrandılar. Fakat sonra bir şeyler değişti. Geliştirdiğimiz araçlar daha karmaşık olmaya başladı-bu süreç sembolik sanatların gelişmesiyle aynı zaman aralığına denk geliyor. Bir noktadan sonra, aynı atadan geldiğimiz Neandertallerden DNA'mızın farklılaştığı ile ilgili genetik delillere de sahipiz.




Neanderthaller (Homo Neanderthalsis) daha önce düşünüldüğü kadar primitif değillerdi (Credit: Ray Roberts/Alamy) Görsel:10- Neandertaller (Homo neanderthalsis) daha önce düşünüldüğü kadar primitif değillerdi (Credit: Ray Roberts/Alamy) Görsel:10- Neandertaller (Homo neanderthalsis) daha önce düşünüldüğü kadar primitif değillerdi (Credit: Ray Roberts/Alamy)

Genetik yapılarımız karşılaştırıldığında, Neandertallerden ve Denisovan akrabalarımızdan önemli farklılıklarımız var. Genetik bilimcilerin yaptığı genom çalışmalarına göre, bizi tanımlayan birçok benzersiz özelliğimiz bu farklılıklardan kaynaklanıyor. Bunların arasında beyin gelişimi ile alakalı olan çok sayıda farklılık da var. Bu bulgulara göre; Neandertaller, bizim ile benzer beyin büyüklüğüne sahip olsalar bile, bizim hayatımız boyunca beynimizi geliştirme yöntemimiz başarımızın da anahtarı olabilir. Bu genetik farklılıkların nasıl bir faydası olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz. Fakat önermelere göre, bizi farklılaştıran şey hiper-sosyal kooperatif (hyper social cooperative) beynimiz. Dil, kültür, savaş ve aşk; hepsi bizim sosyal bir paydası olan davranışlarımız. Yani sosyal yaşama olan eğilimimiz; semboller kullanmamız ve sanat yapmamız ile sonuçlanmış olabilir.




Gorham Cave, Gibraltar bir zamanlar bir Neanderthal kolonisi burada yaşıyordu. (Credit: Javier Trueba, MSF/SPL) Görsel:11- Gorham Cave, Gibraltar bir zamanlar bir Neandertal kolonisi burada yaşıyordu. (Credit: Javier Trueba, MSF/SPL) Görsel:11- Gorham Cave, Gibraltar bir zamanlar bir Neandertal kolonisi burada yaşıyordu. (Credit: Javier Trueba, MSF/SPL)

Bu yetenekleri geliştirmeden onbinlerce yıl önce, modern insanlar ve diğer insan benzeri türler oldukça yakın özelliklere sahipti. Yani, bizim şu an bulunduğumuz konumda herhangi bir tür de olabilirdi. Fakat diğer türler bunu başaramadılar. Daha doğrusu, biz onları yok ettik. (Bkz. Homo sapiens Ekolojik Bir Seri Katil miydi?) Bizim popülasyonumuzun artması ile diğer türler bir bakıma türler arası savaşta geri çekildiler ve nihayetinde de tamamen yok oldular. Yani hayatta kalmamızı yaratıcılığımıza borçlu olabiliriz. Tabii ki bir ihtimal daha var ve bu ihtimali tamamen görmezden gelemeyiz. Belki de bu konumda olmamızın tek sebebi şanstır. Belki de bizim türümüz şans eseri hayatta kalmıştır ve Neandertaller kısa çöpü çeken taraftır.


(Konuyla ilgili bir diğer yazımız için: Bkz. Bunca Böcek Türü Varken Neden İnsan Türü Tek?)



Bütün bu konunun ilginç yanı, dilin tam kenarına yaklaşmış insan dışı primatların var olmaları, bunların öğrenmeye arzu göstermeleri, bir kez dili öğrendiklerinde onu tümüyle başarılı olarak ve yaratıcı şekilde kullanmalarıdır. Fakat bu, bazı sorular doğurur: Neden onların hepsi tam kenardadır? İnsan dışı primatlardan hiçbirinin karmaşık bir işaret dili neden "mevcut" değildir? Bana göre, bunun mümkün olan tek karşılığı, insanların zeka belirtisi gösteren diğer primatları sistematik olarak yok etmiş olmasıdır.
- Carl Sagan (Cennetin Ejderleri)





KaynakMelissa Hogenboom, Why We Are Only Humans?, BBC-Earth
Retrieved from http://www.bbc.com/earth/story/20150929-why-are-we-the-only-human-species-still-alive





Bu içerik BilimFili.com yazarı tarafından oluşturulmuştur. BilimFili.com`un belirtmiş olduğu "Kullanım İzinleri"ne bağlı kalmak kaydıyla kullanabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir