MRSA (Metisilin dirençli Staphylococcus aureus) ismini henüz hiç duymamış olabilirsiniz, popüler isimlerinden biri ne yazık ki kendi orijinal ismi değil. Halk arasında ki popülerliğini, ‘et yiyen bakteri’ adı ile aldı. Kendisi gram boyama özelliği pozitif olan, metisiline dirençli olup olmamasına göre isimlendirilen (metisilin duyarlı Staphylococcus aureus/ metisilin dirençli Staphylococcus aureus), yuvarlak (kok) baktericiklerdir. İsminin böyle güzel olması ne yazık ki kendisinin masum olduğunun habercisi değildir. Birçok hastalığa yol açabilmektedirler. Bunun yanına bir de antibiyotiklere direnç kısmı eklenince hayli şamatalı ortamlar gelişebilmektedir. Kendileri ayrıca hastane enfeksiyonlarına da yol açtığından doktorların korkulu rüyasıdır.
Toksik şok sendromu, haşlanmış deri sendromu, besin zehirlenmesi, selülit, impetigo, endokardit, pnömoni gibi birçok hastalığa sebep olabilmekle birlikte, genellikle tedavide ampisilin-sulaktam, vankomisin gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Peki ya bu antibiyotiklere direnç geliştirdiğinde neler olacak? İşte bunun cevabını 2005-2006 yılları arasında ülkemizin de dâhil olduğu salgınlar ile öğrendik. Birçok ölüm görüldü çünkü bilim dünyası henüz bu dirençli ajana hazırlıklı değildi
. MRSA’yı hızlıca tanıdıktan sonra bugüne bakarsak, moleküler biyolog Jacob Hatch’ın öyküsü ile karşılaşıyoruz. Hatch’ın MRSA konusu ile ilgilenmeye başlaması epey üzücü. Babası MRSA enfeksiyonu kapmış ve bacağı ampüte edilmek zorunda kalmış. Hatch ve moleküler biyoloji ve mikrobiyoloji profesörü olan Bradford Berges ile birlikte çalışma ekibi kurmuş, buradan yola çıkarak MRSA üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştı.
Şimdilerde Hatch bakteriye karşı intikam almak için bakteriyofajları kullandığını güzel bir çalışma ile ilan etti. Fajlar, bakteriyi arayıp bulup, enfekte ederek yok etme prensibine göre çalışıyorlar. Brigham Young (ABD) üniversitesinden araştırmacılar, arı kovanlarında, Amerikan yavru çürüklüğüne (Burada Amerikan yavru çürüklüğüne değinmek isterim. Faklı bir bakteri olan Bacillus larvae (Paenibacillus larvae ssp. larvae)’nin sebep olduğu, bal arısı kovanlarında, larvaları enfekte ederek, larvaların çürümesine yol açan bir hastalığa sebep olmaktadır) neden olan bakterileri bu yolu kullanarak kovanları kurtarmayı başardılar. Şimdi de bu fajları MRSA’yı bulup, yok etmeyi hedefliyorlar.
Hatch ve arkadaşlarının yaptığı bu son çalışma hayli yüksek bir dergi olan PLOS ONE’da yayınlandı. Hatch ve arkadaşları, fajların hem yüzeylerde ( cam masa üzeri) hem de kumaşlarda (laboratuvar önlükleri) MRSA bakterisini dekontamine (öldürme) edebildiğini gösterdiler. Fajların etkilerine dair bulgular, şu ana kadar giderek artan antibiyotik direncine sahip ve neredeyse çoğu antibiyotiğe dirençli hatta öldürücü olan MRSA’ya karşı olumlu gittiğini de belirtildi.
Doktorlar tarafından şu an MRSA tedavisinin sadece vankomisin ile yapıldığı fakat yakında bu antibiyotiğin de etkisiz kalacağı belirtildi. MRSA hastane ve bakım evlerinde bulunan hastalık ve yara enfeksiyonlarından sorumlu olabilmektedir. Araştırmacılardan biri olan Berges popülasyonun %30’u bu bakteriyi taşımakta fakat sadece bakteri deriye nüfuz ettiğinde ciddi problemlere yol açabilmektedir. MRSA ile enfekte bireylerde sepsis, pnömoni, menenjit hatta ölüm gerçekleşebilmektedir. Hatch’ın çalışması fajların bakteriyi %99 oranında yok ettiğini göstermiştir.
Berges, fajların bakterileri öldürürken, insana zarar vermediğini, çünkü sadece enfekte bakteri hücrelerini yok etmek için evrimleşmiş olduklarını belirtti. Fajların asla insan hücresini infekte edemeyeceğini hatta bunun olasılık dâhilinde bile olmadığını da vurguladı.
Bugüne kadar, araştırma ekibi tarafından MRSA’yı öldürebilen 6 benzersiz faj tipi tanımlandı. İlerideki araştırmalarında ise MRSA’yı yok edebilecek daha fazla faj geliştirmek hedefleniyor.
Referans : Kyle C. Jensen, Bryan B. Hair, Trevor M. Wienclaw, Mark H. Murdock, Jacob B. Hatch, Aaron T. Trent, Tyler D. White, Kyler J. Haskell, Bradford K. Berges. Isolation and Host Range of Bacteriophage with Lytic Activity against Methicillin-Resistant Staphylococcus aureus and Potential Use as a Fomite Decontaminant. PLOS ONE, 2015; 10 (7): e0131714 DOI: 10.1371/journal.pone
Toksik şok sendromu, haşlanmış deri sendromu, besin zehirlenmesi, selülit, impetigo, endokardit, pnömoni gibi birçok hastalığa sebep olabilmekle birlikte, genellikle tedavide ampisilin-sulaktam, vankomisin gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Peki ya bu antibiyotiklere direnç geliştirdiğinde neler olacak? İşte bunun cevabını 2005-2006 yılları arasında ülkemizin de dâhil olduğu salgınlar ile öğrendik. Birçok ölüm görüldü çünkü bilim dünyası henüz bu dirençli ajana hazırlıklı değildi
. MRSA’yı hızlıca tanıdıktan sonra bugüne bakarsak, moleküler biyolog Jacob Hatch’ın öyküsü ile karşılaşıyoruz. Hatch’ın MRSA konusu ile ilgilenmeye başlaması epey üzücü. Babası MRSA enfeksiyonu kapmış ve bacağı ampüte edilmek zorunda kalmış. Hatch ve moleküler biyoloji ve mikrobiyoloji profesörü olan Bradford Berges ile birlikte çalışma ekibi kurmuş, buradan yola çıkarak MRSA üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştı.
Şimdilerde Hatch bakteriye karşı intikam almak için bakteriyofajları kullandığını güzel bir çalışma ile ilan etti. Fajlar, bakteriyi arayıp bulup, enfekte ederek yok etme prensibine göre çalışıyorlar. Brigham Young (ABD) üniversitesinden araştırmacılar, arı kovanlarında, Amerikan yavru çürüklüğüne (Burada Amerikan yavru çürüklüğüne değinmek isterim. Faklı bir bakteri olan Bacillus larvae (Paenibacillus larvae ssp. larvae)’nin sebep olduğu, bal arısı kovanlarında, larvaları enfekte ederek, larvaların çürümesine yol açan bir hastalığa sebep olmaktadır) neden olan bakterileri bu yolu kullanarak kovanları kurtarmayı başardılar. Şimdi de bu fajları MRSA’yı bulup, yok etmeyi hedefliyorlar.
Hatch ve arkadaşlarının yaptığı bu son çalışma hayli yüksek bir dergi olan PLOS ONE’da yayınlandı. Hatch ve arkadaşları, fajların hem yüzeylerde ( cam masa üzeri) hem de kumaşlarda (laboratuvar önlükleri) MRSA bakterisini dekontamine (öldürme) edebildiğini gösterdiler. Fajların etkilerine dair bulgular, şu ana kadar giderek artan antibiyotik direncine sahip ve neredeyse çoğu antibiyotiğe dirençli hatta öldürücü olan MRSA’ya karşı olumlu gittiğini de belirtildi.
Doktorlar tarafından şu an MRSA tedavisinin sadece vankomisin ile yapıldığı fakat yakında bu antibiyotiğin de etkisiz kalacağı belirtildi. MRSA hastane ve bakım evlerinde bulunan hastalık ve yara enfeksiyonlarından sorumlu olabilmektedir. Araştırmacılardan biri olan Berges popülasyonun %30’u bu bakteriyi taşımakta fakat sadece bakteri deriye nüfuz ettiğinde ciddi problemlere yol açabilmektedir. MRSA ile enfekte bireylerde sepsis, pnömoni, menenjit hatta ölüm gerçekleşebilmektedir. Hatch’ın çalışması fajların bakteriyi %99 oranında yok ettiğini göstermiştir.
Berges, fajların bakterileri öldürürken, insana zarar vermediğini, çünkü sadece enfekte bakteri hücrelerini yok etmek için evrimleşmiş olduklarını belirtti. Fajların asla insan hücresini infekte edemeyeceğini hatta bunun olasılık dâhilinde bile olmadığını da vurguladı.
Bugüne kadar, araştırma ekibi tarafından MRSA’yı öldürebilen 6 benzersiz faj tipi tanımlandı. İlerideki araştırmalarında ise MRSA’yı yok edebilecek daha fazla faj geliştirmek hedefleniyor.
Referans : Kyle C. Jensen, Bryan B. Hair, Trevor M. Wienclaw, Mark H. Murdock, Jacob B. Hatch, Aaron T. Trent, Tyler D. White, Kyler J. Haskell, Bradford K. Berges. Isolation and Host Range of Bacteriophage with Lytic Activity against Methicillin-Resistant Staphylococcus aureus and Potential Use as a Fomite Decontaminant. PLOS ONE, 2015; 10 (7): e0131714 DOI: 10.1371/journal.pone
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
28 Ekim 2015
Kanser Uçuklatan Virüs
07 Mayıs 2016
Zika’nın 70 Yıllık Öyküsü – Yaşlandıkça Aksileşen Virus
01 Mart 2019
Tek Hücrelilere Genel Bir Bakış
16 Nisan 2017
Doğa, Dönen Motor Flagellumu Nasıl Yarattı?
20 Temmuz 2018
Göl Depozitleri Eski Dünya Havaküresi Hakkında Fikir Veriyor
27 Ağustos 2015
Foklarda Hepatit A Virüsüne Oldukça Yakın Bir Virüs Keşfedildi!